Sağlık çalışanıysan, derdini Marko Paşa'ya anlat
Sağlık Bakanlığı’nda görev yapan bir sağlık çalışanıysanız, eğer güç odaklarından birine yakın değilseniz ve hakkınız...
Sağlık Bakanlığı’nda görev yapan bir sağlık çalışanıysanız, eğer güç odaklarından birine yakın değilseniz ve hakkınızı arıyorsanız, görevinizi yaparken haksızlığa uğrama ihtimaliniz yüksektir. Özellikle kamu hastanelerimizde yöneticilerimizin sözleşmeli olması ve idareci olmanın tek referansının siyasetten geçmesi maalesef devlet hastanelerimizin işleyişine siyasetin ve veya hükümete yakın sendikaların müdahalesine de açık hale getiriyor. Yaklaşık iki yıldan bu yana pandemiyle mücadele etmekte olan, yaşanan zorlu süreçte adeta bitmiş tükenmiş olan sağlık çalışanları, bir yandan da kendilerine yapılan haksızlıklarla, hukuksuzluklarla, adaletsizliklerle, hasta ve hasta yakınları tarafından uygulanan sağlıkta şiddetle mücadeleye devam ediyor.
9 BİN DOKTOR
Sonuç, son bir yılda yaklaşık dokuz bin doktorumuzun kamudan ayrılması, özel sağlık kuruluşlarına ve yurt dışına gitmesi. Ve sendika görevimiz gereği ziyaret ettiğimiz pek çok sağlık çalışanımızın yurt dışına gitmek, yurt dışında görev yapmak için çabaladığını görmek, Tıpta Uzmanlık Sınavı’na (TUS) hazırlanan pratisyen doktorlarımızın üçte ikisinin yurt dışına gitmek için yabancı dil öğrenmek için çalışması, gerçekten çok üzücü. Pek çok sağlık çalışanımızın haklı olduğu konularda bile, sonuç alamaması, yada gözünün önünde bir başka sağlık çalışanı arkadaşına yapılan haksızlıkta, arkadaşının hakkını arayamaması, haklılığını kabullendiremiyor olması, maalesef çalışanlarımızı umutsuzluğa sevk ediyor.
Mesela;
Bir başhekim, bir devlet hastanesinden, bir uzman doktoru güvenlik görevlileri marifetiyle, yaka paça dışarı attırıyor. Olay anının, kamera kayıtları olmasına rağmen, yapılan inceleme sonucu uzman dr bir başka hastaneye sürgün ediliyor. Başhekim arkadaşımız hiçbir şey olmamış gibi koltuğunda oturmaya devam ediyor. Bir hemşireye dâhiliye servisinde standartlara göre bakması gereken, dört tanesi yoğun bakım hastası olmak üzere, bakması gereken hastanın tam dört katı hastaya baktırıyorsunuz. Serviste çalışan Dr. ve hemşire, İki kez mavi kot (acil yardım) veriyor. Defalarca hemşire takviyesi talep ediliyor. Hemşire takviyesi verilmiyor. Servis şefi, hemşire ve personel tarafından üç imzalı tutanak tutuluyor. Evrak kayıttan geçirilerek işleme konuyor. İlgili nöbet gününde başhemşireye temsil eden süpervisiör hemşire tarafından, usulen tutanağın en az iki imzayla tutulması gerekirken tek imzalı tutanak tutuluyor. Tek imzayla tutulan tutanağın geçerliliğinin olmamasına rağmen, tutanak işleme konuyor ve hemşire arkadaşımıza kınama cezası veriliyor.
Bir başka hastanede enfeksiyon hemşiresi olarak görev yapan hemşireyi alıp, muhtemelen torpilli olan bir başka hemşireyi enfeksiyon hemşirelik görevini vermek için görevden alınıyor. Görevden alınan enfeksiyon hemşiresi mahkemeye gidiyor. Hastanede sertifikalı olan tek enfeksiyon hemşiresi olduğu için mahkemeyi kazanıyor görev yerine iade ediliyor. İdare, vay sen misin mahkemeyi kazanan der gibi, görevi olmayan pek çok görevi kendisine tebliğ ediliyor. Ve ardı ardına, uyarı, kınama, maaş kesme cezaları.
‘AŞAĞILAMA VE HAREKET’
Bir başka hastanede, bir yönetici tarafından protez ortoz teknisyenlerine yapılan aşağılama ve hakaret, kabul edilebilir gibi değil. Görev tanımları atölyede protez ortoz yapmak olan protez ortoz teknikerleri ilgili hastanenin acilinde görev tanımlarında var yada yok önlerine gelen işleri yapıyorlarken, huzurlu çalışmakta iken, hastane idaresin müdahalesiyle huzurları kaçan, motivasyonu bozulan çalışanlara, ayrıca bir idareci tarafından yapılan toplantıda, “sokaktan it getirsem sizin yaptığınız işi yapar” içerikli aşağılama ve hakaret. Bir başka hastanede, sağlık memuru iki sağlık çalışanına yine idare tarafından inceleme soruşturma ve sonuç resen tayin. Yani, kendi talepleri olmadan her ikisine de bir başka ilçeye tayin. Konu yargıya taşınıyor. Sonuç, her iki arkadaşımızda yargı yoluyla görev yerlerine iade. Bir başka kurumda sayın sağlık bakanımızın defalarca talimatı olmasına rağmen, iki doktorumuza kesintisiz 36 saat nöbet. Ve 36 saat nöbet ten çıkan dr. arkadaşımızın biri nöbet çıkışı iki kez küçük çaplı trafik kazası. Ya kaza büyük olsaydı. Yukarıda verdiğimiz örnekler emin olun ki, devede kulak. Yaşanan o kadar çok haksızlık hukuksuzluk var ki, haklı olan haklılığını ispat edemiyor. Umarım, yaşanan bu haksızlıkları, hukuksuzlukları, adaletsizlikleri, ayrımcılıkları, ötekileştirmeleri yapanlar yarın kendileri aynı davranışlara maruz kalmazlar. Elbette yönetimlerde ufak tefek hatalar, kusurlar olabilir. Ancak, gözünüzün içine çomak sokar gibi hatalar olmamalı. Ve bu hatayı yapan bürokrat bunun faturasını mutlaka ödemeli.