Saçlarından bir tel aldım...
- Her yerde saç var... - Yerlerde saç var... - Kimin bu saçlar? - Bilemiyorum... Yanlış anlamayın bu sefer şarkı söylemiyorum, mütemadiyen evde geçen konuşmalarımızdan bahsediyorum... Ah b...
Uzmanlar, sonbaharda saç dökülmesinin diğer mevsimlere göre daha fazla arttığını söylüyor. Bunun nedeni ise sonbaharda sebze ve meyvenin az olması nedeniyle vitamin alımının azalması ve hava sıcaklığının ani değişimleri ile havadaki nem ve su oranının değişimiymiş...
Bak sen...
İçinde bulunduğumuz zorlu koşullar nedeniyle bir saçlarımızdan trip yememiştik...
Bu sorunda yalnız da değiliz! Sosyal medyada da benimle aynı sorunu paylaşan kardeşlerimi görüp kendimi avutuyorum.
‘Sosyal medya’ demişken...
Nasıl engin bir deniz... Nasıl bir lebiderya...
Tırnağın mı koptu? Çat! Formül...
Başım mı ağrıyor? Çat! Bir ot-gül...
Fazla kiloların mı var? Çat! Bir kür...
Tabii ki de saç dökülmesine ilişkin de birkaç şey buldum... İçlerinde sizi kel bırakabilecek olanlar da var, aman dikkat!
Ben kendimce sağlıklı bulduğum bir tanesini denedim, sonuç fena değil... Uzun vadede ümitliyim; başaracağız!
Hemen paylaşıyorum: 10 ila 15 adet karanfili bir bardak kaynar suya atıp 10 dakika demleyerek karanfil çayını kolayca hazırlayabilirsiniz. Ardından süzerek; kapalı bir kavanozda ılıyana kadar demlenmeye bırakın daha sonra saç diplerine masajla uygulayın.
Bu uygulamayı birkaç gün (etkisini görene kadar) üst üste yaptıktan sonra; bir süre haftada bir gün ve sonraları on beş günde bir uygulayarak dökülmeye karşı önlem alabilirsiniz.
Önerenler, “Diğer yöntemler gibi rahatsız edici bir kokusu yoktur. Bu özelliği sayesinde hem kış aylarında hem de yaz aylarında rahatlıkla kullanılabilir. Hazırlanması ve uygulanması son derece zahmetsizdir. Özellikle tercih etmediğiniz sürece uygulandıktan sonra durulama gerektirmez. Çok kısa sürede sonuç verir ve tonik görevi görür” diyor...
Bakalım, göreceğiz...
***
Ne zamandır bir kitap paylaşmamıştım... Eksik kalmasın!
“Serçem, sen dalamazsın sulara... Senin kanatların ancak göğü yarabilir; mavi suları değil...”
Şiir gibi yüreği olan bir kalemden dökülen kelimeler bunlar...
Semra...
“Kayıp giden zamanın izinde çocukluğun masumiyetini ve ilk aşkın heyecanını aramanın hikayesi” diyor, sevgili Mazlum Vesek...
Semra’sını ve dalıp gidilecek bir hikaye arayanlara Semra Ablanız’dan tavsiye...
Küçük kalbin ateşlere düşmüşse zamanın birinde... Yer sofrasında, titrek bir mumun ışığında sofradaki katığa dalıp kalmışsa gözlerin, çok seveceksin bu kitabı!
Şans dolu bir hafta dilerim...