Rezilliğin son perdesi
İki gün önce bir beyefendi Bostanlı’da aracını park edip bir kahve içmek üzere mevcut bir kafeye doğru ilerliyor. Aynı an...
İki gün önce bir beyefendi Bostanlı’da aracını park edip bir kahve içmek üzere mevcut bir kafeye doğru ilerliyor. Aynı anda aynı kaldırımda Karşıdan gelmekte olan kadının uyarısı ile eşi birden duruyor ve yola iniyorlar. Adam kafeye doğru yürümeye devam ede dursun, bu kez arkasından gelen iki genç birbirlerine başkasının da duyacağı şekilde sinkaflı cümleler kurarak dövelim mi diyordu. Adam arkasına döndüğündegördüğü sırt çantalı, sakallı, saçı at kuyruğu modern bir genç alaca karanlıkta kaldırımda duvara işemekte. İnanılır gibi değil. Hemde kafeye ve bitişik camiye 30 metre kadar mesafede. Sinir olmamak imkansız. İktidar bir alem, muhalefet bir alem. ‘Neden?’ dersen iktidarı da muhalefeti de ilgilendiren neler var bakalım. Trafik şımarıklığı devletin elinden çıkmış yetişmek çok zor. Kim nereye isterse park ediyor. Ve yan yana ikili park sırası her yerde. Pazarlama yapan kamyonet ve kamyonlar istediği gibi mal indiriyor, işi bitinceye kadar kimseyiumursamıyor. Birde geçmek için bekleyen araç sahiplerini azarlıyor. Şikayet gereği duyduğun anda bakıyorsunuz internetiniz de yok en yüksek bazda da internetiniz olsa istikrarlı çalışmıyor. İnternet firmasına bu durumu nasıl belgelendireceksin misal? Sinirler gitti. Pat! Bir ses aracınızın dikiz aynası çarpıldı çarpan bir kurye, ayna 3,5,7,9 bin lira kim ödeyecek? Kuryeler niye kurumlara sigortalanmaz anlaşılır gibi değil. Bankerler kanunu insanlar batınca çıkmıştı aynı onun gibi bir durum. Aslında her alanda durum böyle.
Hiç bir kaldırım yürünecek gibi bir ebatta değil. Bir de yola park etmeyi önlemek için konulan kasa ve sandalyelerden yol kimin belli değil. İlgililer bu hali biliyor mu bilinmez! Bir de ‘Skyline’lar var her yerde, her kaldırımda hem de her yere bağlı, kırmızı ve yeşil olmak üzere trafik yanıltıcı iki ışığı mevcut.Sadece trafik için yanıltıcı ışığı söz konusu değil tek elle kullanılıyor. Araç önlerine aniden fırlıyor, çok süratli gidiyor, kaldırımda çarpmadık çocuk kadın adam bırakmıyorlar. Dahası Skyline üzerinde telefonla konuşuluyor. Ölüme davetiye’ Tamirat tadilat dışında çukur bulunmayan cadde deyok gibi. Zemine iyi sıfırlanarak oturtulmamış demir ızgaralara küt diye vurulmakta ve ilgilisine söylendiğinde bize yer bildir deniliyor o kadar. Otopark olan yerlerde araçlar otoparka mecbur edilemiyor. Tamirat tadilatlı yol güzergahlarında can kurtaranlar (ambulans) için özel geçici bir hat düşünmekte hayati fayda olabilir.
Yeri gelmişken hasta katılım payları yüksekmi değil mi ilgilenen yok ama kapalı ambalaj nohut, fasulye kontrol ediliyor. Eczacılar şikayetçi de ilaç ücretlerinde eczanelerin kar payı ve primleri nasıl acaba inceleniyor mu? ‘Tarım kredi büyük baş hayvan satacakmış hangi partilinin hayvanı kaça alınacak acaba?’ iddiaları ne olacak. Hiç bir alanda denetimi olmayan devlet kendi halkının günahına giriyor.
Millet Genç Osman’a yapılanın bedelini mi ödüyor? Yazılı basına ve ekranlara gelince yalan rüzgarları, fırtına olmuş. Seçime kadar her kim olursa olsun diline hakim olması gerekiyor, mutlaka da olmalı. Yalakalar da yalakalığı abartmamalı. Ülkeye en çok yalakalık zarar veriyor. İzmir’de sadece başka tarım da var fikrine takılı kalmamalı. Şehrin sahilleri gereksiz bir şekilde doldurulmamalı Sahilde veya yakınında ki birçok alanı da karanlıkta bırakılmamalı. Karşıyaka sahili genelde böyle. Karavan konusunda sahil çok doldurulmuş. Bir de karavanlar yeme içme konumu yaratmakta ise zaman içinde problem çıkabilirler. Sahil karavan konusunda bir düzenlemeyi hak ediyor ve bu düzenleme kontrollü emniyetli bekçili bir alana taşınma gereği gösteriyor. Yöneticiler unutmasın ki milletimiz 10-30-50 yaşlarında ve sonraki yaşlarında hiç huzur bulmadı. Esasen ülkeye demokrasiyi oturtmak için yapılan ihtilaller istikrarsız bir ülke yarattı. İktidar kimin elinde olursa olsun millet doygun bir demokrasi göremedi. Mutlu müreffeh yaşayamadı, hala ucu açık siyasi söylemler ile milletin sinir uçlarına zarar veriliyor. ‘Efendim bu nerden çıktı?’ derseniz yazdığımız ufacık meseleler insanları iride ediyor. Ayrıca düzeltildiği de görülmüyor.
Öfkeli insanlar, toplumu oluyoruz ve herkesin bu gerçeği görmesi gerekiyor. İncir çekirdeği gibi düşünülen ihtiyaçlar halledilmezse devlet güvenini yitirir. Bostanlı’da ayan beyan işemek gibi ipsiz sapsız görüntüler artar.
Kimse bulunduğu durumu ham hayaller boş vaatler ile kurtaramaz.
Vakitlice kendimizi sorgular olmalıyız. Eğer kendimizi sorgular olamazsak yanlışlar devam ederse, deprem gibi hepimiz altında kalırız!