Ramazan öncesi et ve ekmek fiyatlarına gelen zamlara bir yenisi ekleniyor. Sebze ve meyve fiyatlarına da büyük oranda zam geleceği belirtiliyor. Türkiye Halciler Federasyonu Başkanı Yüksel Tavşan, fiyatları olağanüstü zamlanan sebze meyvede havaların ısınmasıyla bir miktar fiyat düşüşleri olacağını, ancak şimdi de Ramazan zamlarının yaşanacağını söyledi. Ramazan öncesi vatandaşın belini büken ve gıda fiyatlarında önü alınamayan sorunlara yönelik önemli bilgiler veren Gıda Mühendileri Odası Başkanı Uğur Toprak, “İthalata bağlı sistemin değişmesi ve üretim için doğru politikaların uygulanması gerek aksi koşulda fiyatlar kontrol edilemez” dedi.

‘AÇIKLIĞA KAVUŞMALI’

Yaşanan savaş ve ithalat döngüsünün Türkiye’de gıda fiyatlarını olumsuz etkilediğini paylaşan Toprak, “Dolayısıyla bu, gıda enflasyonu ve fiyat artışı olarak geri dönecek." demiştik Ukrayna Rusya arasında henüz sadece bir gerilim varken. Üretime dönmemiz lazım. Trakya, Konya civarında ayçiçeğini yetiştirebiliyoruz. Ancak ne yazık ki tarım arazilerinin ranta peşkeş çekilmesi, çiftçinin üretimden uzaklaşmasıyla her sene ay çiçeği üretimimiz geriledi. Her sene daha fazla ihtiyaç oluyor. Türk lirası değer kaybediyor. Ürünleri dolarla aldığımız için fiyatlar daha da artıyor. Dolarla birlikte akaryakıta da hemen her gün zam geliyor. Bundan da en çok lojistik etkilendiği için dağıtım mekanizmasındaki zamlar da gıdayı etkiliyor. İhracat yasakları (yapılan anlaşmalar gereği ürün göndermesi gereken firmaların karşılaşacağı cezai yaptırımların durumu, konteynerlerde yüklü gitmeyi bekleyen ürünleri durumu vb.) ile ilgili muallakta olan durumlar açıklığa kavuşturulmalı” dedi.

‘EMEKÇİ HALK ÇEİYOR’

Pandemi süreciyle birlikte özellikle üretimin öneminin anlaşıldığını vurgulayan Toprak, “Her zaman dediğimiz gibi ithalatçı politikalardan artık vazgeçmek gerekiyor. ‘Paramız var ki ithal ediyoruz’ mantığı iflas etti pandemi ve bu savaş süreci bize bunu kanıtladı. Sürekli dile getirdikleri yerli ve milli kavramının altını doldurmaları, gerekliliklerini yerine getirmeleri gerekiyor. Çiftçilerimize kazandırarak bu ülke topraklarında yetişebilen ürünleri kendimiz üretmeliyiz. Gıda Egemenliğine dayalı, kamucu tarım ve gıda politikalarını benimsemeli ve yürürlüğe koymalıyız. Her geçen sene buğday üretimimiz de azalıyor. İthalat miktarı ise artıyor. Ne yazık ki yakın gelecekte un ve ekmek için de benzeri durumları yaşayacağız. Elbette ki zeytin ve zeytinyağında da. Tarım arazilerimiz, meralarımız azalmaya başlıyor çünkü bu alanlar artık inşaata, turizme, madene, sanayiye, enerjiye peşkeş çekiliyor. Zeytin alanları için de 7 kez bu yapılmak istendi. 8. kez maden, enerji kılıfıyla karşımıza geldi. Zeytin alanlarımız, tarım arazileri ve meralarımız ranta peşkeş çekilmeyecek kadar değerli, serbest piyasa ekonomisine bırakılmayacak kadar önemlidir. Ama ne yazık ki biz bunu koruyamıyoruz. Bu zamlar ve savaşlar ülke ekonomisini etkiliyor. Sebze meyve üretimi girdi maliyetleri nedeniyle sorunlar yaşıyor. Gıda enflasyonu en çok Ramazanda iftarını yapan vatandaşı etkileyecek. Yanlış politikalardan vazgeçilmediği sürece yurttaşın alım gücü her geçen gün azalıyor ve tüm yükü yine emekçi halk çekiyor” diye konuştu. Rana Beyza Öztürk / Özel Haber
Editör: TE Bilisim