Kazı çalışmaları, Cumhurbaşkanlığı kararıyla kararlılıkla sürdürülen projeler arasında yer alırken, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın koordinasyonunda Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Rabia Akarsu'nın başkanlığında devam ediyor. Kazılar, 4 yıl önce başlatılmış ve bu yıl da yoğun bir şekilde sürdürülmektedir.

Pulur Höyük2

Doç. Dr. Akarsu, kazılarda açığa çıkan buluntular arasında taş mimari izleri, sabit ocaklar, tahıl siloları, fırınlar ve seramik atölyelerinin bulunduğunu belirtti. Bu yıl yapılan çalışmaların, erken kalkolitik dönem tabakalarına ulaştığını gösterdiğini ifade eden Akarsu, "Yuvarlak taş mimari izleri ve değişim gösteren seramik malzemeler ortaya çıkardık. Özellikle buğdayların depolandığı tahıl siloları ve çamur bloklarla inşa edilmiş atölyeler dikkat çekici," dedi.

Kazılarda elde edilen veriler, Pulur Höyük'ün 7 bin yıl önce yerleşik bir yaşam alanı olduğunu ve tarım ile hayvancılık faaliyetlerinin sürdüğünü göstermektedir. Akarsu, "Bu bölgede yapılan arkeolojik çalışmalar, Anadolu'nun tarihi açısından önemli bilgiler sunuyor. 9 radyo karbon çalışması sonucunda milattan önce 4 bin 300 ile 1000 yılları arasında kesintisiz bir yerleşim olduğunu tespit ettik," diye ekledi.

Türk Halk Müziğinin ölümsüz sesi: Neşet Ertaş’ın bu kadar sevilmesinin nedeni ne? Türk Halk Müziğinin ölümsüz sesi: Neşet Ertaş’ın bu kadar sevilmesinin nedeni ne?

Ayrıca, kazı alanında bulunan kadın heykelciği gibi nadir buluntular, bu çalışmaların önemini bir kat daha artırmaktadır. Akarsu, "Pulur Höyük, tarih boyunca pek çok uygarlığın kesişim noktası olmuş bir alan. Her yıl bu kazılar sayesinde yeni ve önemli bilgilere ulaşmayı sürdürüyoruz," diyerek projeye olan inancını dile getirdi.

Kaynak: AA