Nihat AK/EGE TELGRAF- Cumhuriyet Bayramı coşkusu İzmir’de bir başkadır; her dalgalanan bayrak, her yükselen marş bu topraklarda yaşanan direnişin yankısıdır. Kurtuluşun ve bağımsızlığın kahraman şehri İzmir, bu yıl da 101 yıllık Cumhuriyet’in gururunu ilk günkü azimle, zaferin ateşinden aldığı güçle kutluyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hakkı Uyar, İzmir’in Cumhuriyet tarihinde üstlendiği önemli rolü değerlendirirken, şehrin bağımsızlık ve kuruluş sürecindeki simgesel yerine vurgu yaptı. 

‘KALKINMANIN TEMELİ’

İzmir’in Türk İstiklal Savaşı’nın “kızıl elma”sı ve nihai hedefi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Hakkı Uyar, “Kentin Yunan işgalinden kurtuluşu ile birlikte yeni bir dönem başladı. Nüfus mübadelesi ve diğer yollarla Rum, Ermeni nüfus kenti terk etmesiyle siyasal kaos ortamı da sona erdi. Ancak, ticareti önemli ölçüde elinde bulunduran gayrimüslim unsurların gitmeleri kentin eski ihtişamını yitirmesi anlamına gelmekteydi. 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı ile birleştiğinde çok daha derin etkilere yol açtı. Kentin hinterlandı ile birlikte Yunan işgalinden büyük zarar görmesi, tabloyu daha da olumsuz bir hale getirdi. Nitekim kentin ve ülkenin kurtuluşundan 5 ay kadar sonra İzmir’de toplanan Türkiye İktisat Kongresi’nde dönemin İktisat Vekili Mahmut Esat (Bozkurt) Bey, yaptığı konuşmada ilk olarak yanmış yıkılmış bir coğrafya teslim almayı ve çekilen çileleri ortaya koydu. Bozkurt’un konuşması, ülkenin içinde bulunduğu ruh halini özetliyordu. Bununla birlikte İzmir, kurtuluş mücadelesinin başlayıp bittiği şehir olduğu kadar, düzenlenen iktisat kongresiyle kuruluşun, ekonomik kalkınmanın temellerinin atıldığı şehir oldu” dedi.  

Kuruluşun ilk yıllarında sorunların ağırlığında ekonomi olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Uyar, “Cumhuriyetin ilk yıllarında İzmir’in temel sorunları İzmir yangını sonrası şehrin yeniden inşası, mübadele sonucu gelen muhacirlerin yerleşim ve barınma sorunları, ticaretle uğraşan gayrimüslim nüfusun mübadele ve diğer yollardan şehri terk etmesiyle ekonomide oluşan boşluk, gayrimüslim nüfusun ekonomik hayattan çekilmesiyle beraber onu izleyen dönemde Dünya Ekonomik Buhranı’nın da etkisiyle ekonomideki daralma, fiyatlardaki düşüş, köylünün ürünün para etmemesi, ağır vergiler ve ekonomik krizin işsizliği artırması ve işçi ücretlerinin düşmesi olarak sayılabilirdi. Bu sorunlar, kentin siyasal yaşamına damgasını duracaktır. Dolayısıyla İzmir’de temel sorun ekonomiktir; Cumhuriyetin ilk yıllarında gerçekleştirilen modernleşme amaçlı devrimlerin yarattığı tepkilerin siyasal yansımalarını görmek pek olası değildir. İzmir, bir Cumhuriyet kentidir. 1924-1925 döneminde kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve 1930’daki Serbest Cumhuriyet Fırkası’na bu bağlamda bakmak daha doğru olacaktır” ifadelerini kullandı.

‘ÇÖZÜLEMEDİ’

İzmir’in önemli isimlerinden Kazım Dirik ve Dr. Behçet Uz'un katkılarına rağmen, toplumsal sorunlar kısa vadede çözülemediğine vurgu yapan Prof. Dr. Uyar, “İki dereceli seçimleri CHF açık ara kazanırken, muhalefet partisinin İzmir’de önemli bir ağırlık kazanmadığı da görüldü. Bunda muhtemelen partinin muhafazakâr yapısı kadar, eski İttihatçı kadronun yıpranmışlığı ve Milli Mücadele’yi kazanan kadronun karizmatik varlığını (M. Kemal Paşa ve dolayısıyla CHF) saymak gerekir. TpCF’nin gösteremediği başarıyı, 1930’daki yerel seçimlerde İzmir’de Fethi Okyar’ın Serbest Cumhuriyet Fırkası gösterdi. SCF’nin bu başarısının arkasında nedenler nelerdi? Bunun arkasında sanırım 1929’da başlayan dünya ekonomik bunalımını aramak gerekir.  İzmir’in önemli isimlerinden Kazım Dirik ve Dr. Behçet Uz'un katkılarına rağmen, toplumsal sorunlar kısa vadede çözülemedi ve 1930’da SCF’ye, 1946 sonrası ise DP’ye muhalefet desteği arttı ” diye konuştu.

Empati'nin konuğu Yasemin Kay Allen: Annemin ismine sorumluluğum vardı Empati'nin konuğu Yasemin Kay Allen: Annemin ismine sorumluluğum vardı

‘CUMHURİYET’İN TEMELİ’

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında İzmir’in üstlendiği rolü dile getiren Prof. Dr. Uyar, “ İzmir, Türk Kurtuluş Savaşı’nın başladığı ve bittiği yerdir. Yunan için ise İzmir, Anadolu macerasının başladığı, “Küçük Asya Faciası”nın yaşandığı ve Megali İdea’nın gömüldüğü yerdir. Dolayısıyla İzmir, bağımsızlık mücadelesinin fitilinin ateşlendiği, kurtuluşun ve aynı zamanda da kuruluşun kentidir. Bu noktada İzmir’in kurtuluşu sadece Türkiye’nin bağımsızlığının değil, çağdaş Türkiye’nin de habercisi oldu. Atatürk’e “İzmir’i aldıktan sonra artık biraz dinlenirsiniz, Paşam. Çok yoruldunuz” diyen Halide Edip Adıvar’a, kurtuluş günlerinde Atatürk, “Dinlenmek mi? Yunanlardan sonra birbirimizle kavga edeceğiz, birbirimizi yiyeceğiz” demesi yapacağı devrimlerin habercisi gibidir. Atatürk’ün sıklıkla geldiği, annesini defnettiği ve evlendiği, Halifeliğin kaldırılmasına ilişkin toplantı yaptığı kent olan İzmir, hiç şüphesiz Cumhuriyetin temellerinin de atıldığı yerdir” dedi.

Kaynak: EGE TELGRAF