Bu olaydan birkaç gün sonra İstanbul Aksaray'daki bir kafede yabancı uyruklu olduğu iddia edilen iki grubun da alacak verecek meselesi yüzünden tartıştığı yazıldı. Burada da taraflardan biri diğerini kündeye getirmişti ama kavga sonunda dağıldılar ve birbirlerinden şikayetçi olmadılar.
Nedir bu içimizdeki 'birilerini alıp yere çarpma' isteği? Trafikte, sokakta, toplu ulaşımda, banka sırasında, hastanede, her yerde... İş yerlerinde huzur yok. Mahallede komşular saç saça baş başa... Özellikle trafikte her gün bir başka kavga. Herkesin işi 'en önemli', herkesin aracı 'en iyi', herkes 'en güçlü', 'en haklı'... Motosikletliyi sayan yok, bisikletli zaten görünmez! Neyi paylaşamıyoruz? Kime, ne ispatlamaya çalışıyoruz?
İnsanların konuşamaması, anlaşamaması ne acınası, değil mi? Tartışmalar kavgaya dönüyor, bi bakıyorsunuz taşlar, sopalar hatta teknikler devreye giriyor. Sonuç? Sonrasını düşünüyor muyuz hiç? Mesela trafikte kündeye getiren adamın, karşısındaki bayılınca yanına gidip kontrol ettiğini görüyoruz görüntülerde. Anlaşılan o da beklemiyordu. Demek ki bir anlık öfke, size ve sevdiklerinize, başkalarının en kıymetlisine dönüşü olmayan zararlar verebilirmiş, değil mi? Hükmedemediğiniz o 5 dakika, oradaki herkesin tüm ömrünü değiştirebilirmiş. Elbette amaç bu değil ama tercih edilen yolun sonu bellidir. Umarım sürücü bir an önce sağlığına kavuşur, yaşananlar iki sürücü başta olmak üzere hepimize ders olur.
'OH BE' DİYORUZ
Çok güzel örnekler de var elbette, yazmadan geçemeyeceğim. Birkaç yıl öncesinden şahane bir video var. Kendisini görmeyen otomobil sürücüsüne çıkışan motosikletli, şoförün naif şekilde özür dilemesiyle yumuşamıştı. Hatta 'Neden kavga etmiyorsun?' diye şakayla sormuştu. Görüntüler izleyenlerin hala içini ısıtıyor. Helal olsun bu sürücülere.
Bir başka güzel örnek daha vereyim, içimiz açılsın. Yine bir otomobil sürücüsü ve motosiklet sürücüsü karşı karşıya gelmişti. Motosikletlinin dikkatli davranmadığını savunan otomobil sürücüsü, uyarmıştı. Sözlü tartışma sonrasında adamın kendisini de düşündüğünü anlayan motosiklet sürücüsü zor günler geçirdiğini söylemiş, özür dilemişti. Sonra da 'Hakkını helal et' diyerek bir şeyler içmek için kafeye davet etmişti. Bu olay ikilinin çay, kahve sohbetiyle sona erdi. Ne şahane, değil mi!
Haberlerde genelde hep en kötüsünü görüyoruz. Oysa güzellikler de var. Sosyal medya, yol veren hatta şakalaşan hiç olmazsa hatasında özür dileyen sürücü videolarıyla dolu. Biraz sakinlik, biraz empati sadece günümüzü değil tüm hayatımızı kurtarabilir, hatta güzelleştirebilir.
"Pehlivan, güreşte insanları yenen değildir. Asıl pehlivan, öfke anında kendisine hakim olandır." Hz. Muhammed. Gücümüzü hep güzellikten yana kullanmamız dileğiyle.
İYİ HABER
Kocaeli’nin Körfez ilçesindeki Med Marine Tuncer Şen Fen Lisesi’nin öğrencisi üç arkadaş, görme engelli bireyler için "akıllı gözlük" tasarladı. Efe Ardıç, Elif Deniz Karabaş ve Osman Demir, projelerini 7 ayda hayata geçirdi. Üzerinde mikrofonlu kamera bulunan gözlük, çektiği fotoğrafları bilgisayara aktarıyor. Bilgisayar da görseli işleyerek elde ettiği bilgiyi sesli olarak kullanıcıya iletiyor. Mesafe sensörüyle kullanıcıyı önüne çıkan ani engellere karşı uyarma özelliğine sahip olan gözlüğün daha da geliştirilmesi için çalışmalar sürüyor.
GÜZEL İÇERİK
Çocuk İçin İçerik Derneği, dijital çağın çocukları için rehberlik yapıyor. İnternet siteleri üzerinden uzmanlar ile kitap, film, uygulama ve oyun değerlendirmeleri yapan sivil toplum kuruluşu, 2- 18 yaş arası için önerilerde bulunuyor. ‘Doğru yaşa doğru içerik’ sloganıyla çalışan topluluk sosyal medya hesaplarında, “Amacımız çocukların tükettiği dijital içerikler konusunda ebeveyn ve eğitimciler arasında üst düzey bir farkındalık ve bilinirlik oluşturmaktır” mesajını veriyor.