Para oyununun fendi ömür boyunu yendi
Kaliteli, yetenekli hakem, sporcu, antrenör, saha komiseri neden mi yetişmiyor ? Televizyondan izlemekle olmaz ki. Maçları canlı canlı izleyemiyorlar, ambiansı yaşayamıyorlar. İşte bundan yetişmiyor....
STOCKHOLM SENDROMU
Ahir zaman alametleri. Hak etmeyenler şöhret oluyor. Memleket şovmen dolu. Kendini beğenmişten, megalomandan, egosu yükseklerden geçilmiyor. Gerçek emekçileri görmezlikten geliyorlar. Zirve dediğin nedir ki. Bir rüzgarla inersin geldiğin yere. Ama onlar her zaman haklıdır, onlar her şeyi bilir. Kızarlar ama yine de izlerler. 'Halk böyle istiyor' derler, utanmadan, seviye de yerlerde. Sokakta göremezsiniz onları. Görünce de elini sıkmak için, özçekim için sıraya dizilirler. Bir nevi Stockholm Sendromu bunun adı. Şifası, ilacı önce insan olmaktır. Metin Gören ağabeyimiz, üstadımız var. Yıllarca yorum yaptı, hatırladınız mı?
4 KİTAPLI ADAŞIMA VEDA
Egosu, havası yoktu. Laubali olmadı. Hatta TRT 3'de Tansu Polatkan'la yaptığı yıllarca süren 'Türkçeyi en iyi kullanan program ödülü' bile aldı. Halkla bütünleşme ayaklarıyla, güzel Türkçemizi katletmeden harika işler yaptılar. Çoğu futbol izleyicisine sorun 'tanımıyorum, hatırlamıyorum, yorumcu mu idi' diyecektir sevgili Metin Gören için. Şimdiki bazı ekran soytarılarını, medya maymunlarını herkes tanıyor da. Yaman çelişki. Var bunda bir tuhaflık. Neden çünkü Metin ağabeyimiz insan gibi insan, adam gibi adamdı. İyi yorum yapardı, aşağılamadı, reklam için, para için yapmadı.
CANLARA SELAM OLSUN
Gazeteci, spor yazarı, televizyon yorumcusu, Türkiye Spor Yazarları Derneği Ankara Şubesi eski başkanı, eski profesyonel futbolcu. Ödüller aldı bol miktarda. 4 de kitap yazdı. 'Hadi bana futbol anlat', 'İmzalı Arşivimdeki Manşetler', 'Haydi bastır sporumuzdan gırgırlar' ile 'Arşivimdeki manşetler'. Unutmayacağım sizi adaşım, sevgili Metin ağabeyim. Gittiğiniz yerde nurlar, ışıklar için olun. Süleyman Alasya, Gazanfer Karpat, İsmet Badem, Doğan Koloğlu, İslam Çupi, Necmi Tanyolaç, Hüseyin Yangır, Metin Ok, Nihat Uçar, İsmet Tongo, Onur Belge, İsmail Alkılıçgil, Ceyhan Gür, Hasan Yılmaer, Devrim Sağıroğlu, Erol Yaşar Türkalp, Veli Necdet Arığ, Nezih Demirkent, Mustafa Öztoprak, Necati Karakaya, İlhan Söyler, İlyas Namoğlu, Şevket Özçelik, Ünver Ergün, Necati Bilgiç, Celal Demirbilek, Aydın Sevgel, Şakir Kuruş ve daha nice nice saygıdeğer büyüklerime selam olsun.
SEN DE UNUTMA BİZİ
Her meslekte, her işte, her uğraşta bu var. Oluyor, olacaktır da. Palazlanan, bir yerlere gelenler. Yetiştiği ocağı, emek verenlerini, öğretmenini, destekleyenleri, okulunu unutuyor. Kişi tek başına, asla bir şey olamaz, bir yere gelemez. Herkesin emeği ve hakkı vardır. Sporcu musun mesela. Tesisatçıdan, çimleri biçene, aşçıdan, çaycıya kadar herkesin hakkı, emeği vardır. Yetiştiğin kulübe, yetiştirme bedeli ödeniyor da. Sen, siz, sizler yetişme hakkınızı ödüyor musunuz ? Bu parayla filan olmaz. Hatırlanmak, bir alo, bir nasılsın bile yeter çoğu zaman. Sırf sporculukta değil, hakemlikte de spor yazarlığında da antrenörlükte de bu böyle.
BİELEFELD'Lİ BURAK'TAN SÖZ
Altınordu Futbol Akademisi’nde (ALFA) yetişen Burak İnce Bundesliga'dan Arminia Bielefeld’e transfer oldu. Devre arasına kadar Altınordu'da forma giyecek, sonra da yepyeni bir macera başlayacak Burak için hayırlı uğurlu olsun. Metin Oktay Yerleşkesi’nde kaptan Ahmet İlhan Özek ile buluşan, ALFA öğrencileriyle de vedalaşan Burak'a mikrofonu eline alan minik sporcular sordu. Düşünen, sorgulayan yeni nesil böyle. ‘Çağlar Söyüncü ve Cengiz Ünder hiç ziyaretimize gelmiyor. Sizden ziyarete gelmenizi istiyoruz. Bunun sözünü istiyoruz' dedi. Burak da 'Söz veriyorum' yanıtı verdi. Yolun açık olsun Burak, sözünü unutmayacağız. Bekleyip, göreceğiz. Unutacak mısın, yoksa ?