Pandemi dostları kargocular
Pandemi yani salgın bir yılını doldurmak üzere. Asıl bir yıldır insanın asosyalleşme sürecini incelemek lazım....
Pandemi yani salgın bir yılını doldurmak üzere. Asıl bir yıldır insanın asosyalleşme sürecini incelemek lazım.
Egonun tavan yaptığı, “Benden sonrası tufan” anlayışı, toplumsal yapıyı iyice bozuyorken karınca misali buna direniyordum.
Konulan kurallara uymak bir yana bir başkasına zarar vermemek, alacağım virüsü bir başkasına bulaştırmamak için evden çıkmadım desem yalan söylemiş olmam.
Dost sohbetlerine düşkün biri olmama rağmen, dost yüzünü görmeye hasret kaldım.
Pandemi döneminde yeni ve güzel dostluklar kurdum. Evden çıkamayınca yaşamak için gerekli gıda ve malzemeleri tabi ki sanal alışveriş siteleri üzerinden sağlamak zorundayız. İyi ki kapımıza kadar getiren güzel insanlar var. Pandemide en iyi dostlarım onlar oldu. Kargo şirketlerinde geçimini sağlamak, yaşamlarını sürdürmek için her türlü riski göze alan kargo çalışanlarının hakkı ödenmez. Son bir yıldır onların sayesinde yaşamı sürdürdük desem abartmış olmam. Bazı yerlerde asansörleri kullanmalarının yasaklandığını duyduğumda üzülmek bir yana çok kızmıştım. Bu güzel insanlar zaten kendilerini korumak zorundaydılar, kendini koruyan birinin başkasına nasıl bir zararı olabilir ki. Üstelik siz istiyorsunuz onlar getiriyorlar. Zamanla yarışmaları da çabası. 25’inci kattakini siparişini merdivenlerle nasıl çıkıp ta taşıyacak. Bir de ağır kargoları düşünün.
Bu güzel insanları yormamak için bazen sipariş vermekten bile kaçındım. Fakat bir insan yüzünü görmeye hasret kaldığımız zamanlar oluyordu. Birisinde söyledim hatta “Kardeşim bir haftadır insan yüzüne hasret kaldım. Sizi görmek için bu sefer sipariş verdim” dediğimde kargocu kardeşimin sevincini gördüm. Bir yıldır bize her koşulda hizmet veren kargocu kardeşlerimin hakkı ödenmez.
Özellikle işini çok güzel yapan iki kargo şirketi ile anlaşması olmayan yerlerden sipariş vermeme kararını aldım.
Yaptığınız iyilikler dönüp dolaşır sizi bulur derler çok doğru. Fotoğraf arşivimde 140 bin civarında fotoğraf var. Hemen hepsini sahiplerine sanal ortamda paylaşmışımdır. Huzur evi ve çocuk yuvasındakilere ise baskısını yaparak götürmüşümdür. Bunlar için de hiç kimse bir kuruş ödedim diyemez. Bu iyilikler bana göre dün karşılığını fazlası ile buldu. Flaşta kullandığım şarj cihazı ve şarjlı pillerde sorun var diye yazdığım şirket yetkilileri test yapılması için karşı ödemeli kargo ile göndermemi istediler. Mutluluğun fotoğrafını ücretsiz çektiğimi anlamış olmalılar ki bu fotoğraflarda bizim de katkımız olsun dercesine cihaz ve pillerin yeni versiyonlarını ücretsiz gönderdiler. Yüzünü, sesini bile bilmediğim şirket yetkilisi Bengü Toker ve Zeynep Işıkoğulları’nı gerçekten tanımak isterdim. Ülkemin böyle duyarlı insanları olduğu için mutluyum.
Evrensel insani değerlere ve kurumsal kimliğe sahip çıkmak, başarının, başarının getirdiği mutluluğun en güzelidir. İnsanlık en yüce değerdir.
Mustafa Kemal Atatürk ne güzel söylemiş; "Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır." Yanlışların yetkililerin yönetimsel ve planlama hatalarından kaynaklandığı bir ülkede toplumun mutlu olması düşünülemez. Pandemi sürecinde mutsuz olan dünyanın ve asosyalleşen insanların işi zor.
Kısıtlamanın gevşemesi insanları rehavete kaptırmamalı. Covid-19, korona virüsün en tehlikeli türü. Allah insanlığı daha büyük tehlikelerden korusun.
Küresel ısınmayı insanlık için en büyük tehlike olarak görüyorum. Bill Gates, Bitcoin madenciliğinin aşırı enerji kullanımı nedeniyle çevre için zararlı olduğunu, iklime zarar verdiğini söylüyor. Ben de aynı fikirdeyim.
SONSÖZ: “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için.”