Evet! Önce film gibi, hikaye gibi ya da yalnızca bir basit oyun gibi gözüken çoğu şey aslında hayatımıza ait ciddi bir dönemin ve hatta köklü bir değişimin başlangıcı olmuştur. Robot kelimesi, köken o...
Evet! Önce film gibi, hikaye gibi ya da yalnızca bir basit oyun gibi gözüken çoğu şey aslında hayatımıza ait ciddi bir dönemin ve hatta köklü bir değişimin başlangıcı olmuştur. Robot kelimesi, köken olarak Josef Çapek isimli Çek roman yazarının hikayesinde geçen, insan eliyle üretilmiş mekanik işçi makinenin adı olarak dünya literatüründe ilk kez kullanılmıştı.
Eski Slav dilinde çalışmak anlamındaki “robota” kelimesinden türetilmişti. 1920 de ilk kez bir romanda geçen robot kelimesinin sonrası yüzyıllara damga vuracağını elbet hiç kimse hayal etmemişti. Bugün hayatın her alanında var olan robotlar bir zamanlar bir sanatçının hikayesinde var olmuş yaratıcı bir kurgudan ibaretti.
Belki döneminde hiç itibar görmemiş sanatçının hiç dikkate alınmamış o eseri bugün dünyamıza hakimiyet kurmaya devam ediyor. Makine üreten makinalar, tarım yapan makinalar, eken diken ilaçlayan dronlar, sivil savunma yapan insansız hava araçları, askeri birlik ve mühimmatlar, ameliyat yapan robotlar üretilmeye devam ediliyor.
Aslınsa hepsinin düşünme gücüne yaslandığı bir hikaye ile başladığı göz önünde bulundurulursa, oyun veya oyuncak olarak görülen, düş gücünün varsayımlarına dayanan her şey daha şimdiden yeni yüzyıla damgasını vurmuş gözüküyor.
Ünlü Hollywood prodüksiyonlarının çoğu dijital teknik alt yapı sayesinde çekilmiş ancak hayal edilmeyenden çok daha ötesini vadetmişti. Bir zamanlar kablosuz veya görüntülü telefonlar bizlere ütopya olarak görünüyordu. Çok yakın bir gelecekte ise bugün için halen ütopya sayılan hologramlar hayatımıza girecek gibi gözüküyor.
Bugün insan eliyle yapılamayacak milimetreden küçük mikron seviyesindeki cerrahi müdahaleleri yapan robot cerrahlar hayatımıza girmiş durumda. Kullandığımız pek çok makineyi, aracı yapanlar yine robot işçiler. İnsan hayatını kolaylaştırmak üzere üretilen her yeni robot, filmlerde hikâye diye baktığımız robot çağına bizleri bir adım daha yaklaştırıyor.
2023 yılında dünyamız üzerinde yaşayan en yaşlı kuşak, ortalama 1940 ve öncesi doğumlu olanlar, 70 ile 80 yaş aralığındaki büyüklerimizdir. Bu jenerasyonun çoğu halen akıllı telefon dahi kullanamamakta, e-mail, e-devlet, e-randevu, bankamatik gibi uygulamaları kavrayamamaktadır.
Çok değil yalnızca bir kuşak ötesinde, uzay çağı gerçekten yaşanmaya başlanmış olacağı öngörülmekte, nefes kesen bir değişimi işaret etmektedir. Motorin mi kurşunsuz yakıt mı tartışmadan hemen sonra, hibrit araçları ve akabinde yalnızca elektrikli otomobilleri gördük. Belki de bataryaya mental olarak alışamadan havai araçları görecek, belki de hayal edemediğimiz bir hızla ışınlanmayı konuşacağız.
Hepsi bir hikaye şaka veya oyun olarak insanoğlunun düş dünyasında üremiş, hayali kurulmuş ve gerçek olabileceği imkansız sayılıp o şekilde öngörülmüş teorik hatta ütopik varsayımlardı. Bugün ise ağızdan yuttuğumuz, tüm sindirim sitemini içeriden fotoğraflayıp kaydettikten sonra sindirim sistemiyle vücuttan atılan hap şekline getirilmiş aplikasyonları kullanan tıbbi gereçler hayatlarımıza girdi.
Yuttuğumuz ve işi bitince vücuttan atılan, sadece görüntülemek değil de gereken ameliyatı da yapabilen mikro robotların iş başına geçmesi ne kadar zaman sürer? Her birimiz işi emeği veya iş gücünün karşılığını sunabilen robotların etrafımızda dolaşıyor olması sizce ne kadar zaman sonrasıdır? Bilinmez.
İnsanoğlunun yaratıcılık yolculuğunda yalnızca çocuksu düşler gibi başlayan oyunlar ve onların yarattığı hikayeler bizleri nereye götürecek, göreceğiz.