Otur, rahatla ve sakinleş; meditasyonla…

Abone Ol

Yeni hafta, yeni bakış açıları, belki de artık daha fazlası… E, o zaman ne diyoruz ‘Merhaba…’

Son zamanlarda gözlemlediğim bir durum kimse zihnini yönetemiyor. İçindeki başka dışındaki başka bir insan sanki, zihin karışıklığı yorucu olsa gerek... Net olmayan yorar ve yıpratır. Zihninizdeki size iyi gelmeyen düşüncelerden meditasyon ve yoga ile kurtulabilir siniz. Meditasyon sırasında dikkati odaklar ve zihni dolduran ve gerilip strese neden olunan düşünce akışı ortadan kaldırılır. Bu süreç sonunda fiziksel ve duygusal olarak refah artışı yaşanır. Seçilen meditasyon çeşidine bağlı olarak rahatlamak, kaygı ve stresi azaltmak için meditasyon yapılabilir.

Yoga üstatları bedeni güçlendirerek daha esnek hale getirmemizi ve zihinle birleştirmemizi söylerler. Eğer daha önce yoga yapmayı denediyseniz bu tavsiyeyi yerine getirmenin hiç de kolay olmadığını bilirsiniz. Ayaktaki pozlardan birisindesinizdir ve bacak kaslarınız yanıyordur. Başınızı dizinize getirmeye çalışırsınız ve hamstrig kaslarınız yırtılacak gibi olur. Bağdaşta, meditasyon oturuşundasınızdır ve omurganız çöküyor, dizleriniz açıyor ve tek düşünebileceğiniz şey akşam yemekte ne yiyeceğiniz oluyor.  Dersten harika hissederek çıkarsınız, fakat sonra önünüzden biri hızla geçer ve öfkeleniverirsiniz. Yoga sizi daha güçlü biri yapmış olsa da daha iyi bir insan yapmamış olabilir. İnsanların bedenleri değişir fakat zihinleri hala oradan oraya atlamaya, kalpleri hala gerginlik ve korku katmanları arasında gömülü kalmaya devam eder. 

Çoğu insanın yoga dersinden, geldiklerinde olduğundan çok daha iyi bir fiziksel durumda ayrıldıklarını, ancak kişisel bir uyanış hissi bulmalarının hemen mümkün olamayabileceğini söylüyor. Yoga pozlarını uygulamak, kasları güçlendirmek, nefesi iyileştirmek, toksinlerden arınmak ve sinir sisteminin rahatlatmak için eşsiz bir metot olsa da, dersin sonunda oluşan tatlı, ahenkli yenilenme hissi yoga stüdyosunun kapısından sokağa adım atıldığı anda büyük bir hızla yok olabilir. İnsanların bedenleri değişir fakat zihinleri hala oradan oraya atlamaya, kalpleri hala gerginlik ve korku katmanları altında gömülü kalmaya devam eder. Kişiliğiniz A tipindeyse, yoga uygulamanızı da hayatınızın geri kalanında yaptığınız gibi saldırgan ve yarışçı bir yoga yaparsınız.  Eğer özensiz ve dağınık iseniz duruşunuz da bunu yansıtır, kolayca sinirleriniz bozuluyorsa bu eğilim yoga asanaları sırasındaki zorluklar karşısında da daha yoğun olarak ortaya çıkar. Yoganın fiziksel uygulamaları günümüz dünyasında ki bu kalıpları değiştirmek için kendi başına yeterince güçlü bir ilaç değil maalesef.
Uyanık ve yargısız bir biçimde hislerimizle kalarak, olduğumuz kişiyi her yönüyle kabul ederek, narin kalbimize bakabilecek cesareti kazanmaya başlarız. Kendimizle kurduğumuz bu dostluk iyi bir alışkanlığa dönüştükçe, insanların kalplerini de görebilmeyi başlar ve onlara da nazik davranmak için ilham alırız. Artık elimizde, kendimizle, diğerleriyle, ailemizle ve dünyayla akıllıca, hassasiyetle ve içten gelen bir biçimde etkileşimde bulunmanın reçetesi olan, açgözlü olmayan uyanıklık hali, şefkat, cömert, enerji ve disiplinli güç gibi malzemeler vardır.

Pek çok kişi aksini düşünse de yoga yapmak rahatlamakla her zaman aynı şey değildir. 
Aradığımız rahatlığı içinde bulunduğumuz dış koşulları değiştirmekle değil kendi zihnimizin hiç koşullarını anlamaya başlayarak bulabiliriz. Zihnimizi tıpkı havanın durumu gibi düşünebilirsiniz: Durmadan değişir ve ondan asla kaçamayız. Nereye gidersek gidelim ve dışarıda hava nasıl olursa olsun, fırtınalı veya esintili, sıcak veya soğuk, rahat veya kapalı hissetmemize neden olan tek şey zihnimizdir. Budizim bizlere her şeyin geçici olduğunu, her şeyin değiştiği hakikatini öğretir.  Değişimle savrulabiliriz ya da değişime uyum sağlamayı öğrenebiliriz. Bazen değişim o kadar yavaştır ki bunu göremeyebilir ve rahat olsa da aslında bizi uykuda tutan huylarımıza tutunup kalabiliriz. Bazen değişim o kadar hızlıdır ki, korkarız ve büyük bir enerjiyle tepki verir ya da tam tersi, şaşkına dönebiliriz. Değişimle bu şekillerde ilişki kurmak sıra dışı bir durum değildir. Dünyadaki en önemli gerçeklerden bir tanesi ızdırabın varlığıdır. Eğer değişimle yalnızca onu reddederek ya da sinirlenerek ilişki kurarsak, hayattaki fırsatları kaçırır ya da zamanımızın çoğunu mutsuz geçiririz. Bilmemiz gereken ikinci gerçek ise kendi kendine ızdırabımızı kendimizin yarattığıdır. Izdırabın sebebi hayatımızda olan bitenler değil, onlara karşı tutumumuzdur: durumların, insanların olduklarından farklı olmasını, gitmesini ya da sonsuza kadar kalmasını ya da istediğimiz yönde değişmesini isteme eğilimimizdir. Değişim kaçınılmaz olduğuna göre, değişim çamurlu Mississippi nehri gibi yavaşken uyanık kalabilmek için ustaca yollar geliştirmek ve hayatta sanki mekanik bir boğa üzerinde oradan oraya savruluyormuş gibi hissederken rahatlamayı ve tutunmayı öğrenmek hayrımıza olur. 

Zihnimiz adeta yumurtlayan bir tavuk gibi düşünce üretir. Bu bir sorun değildir ve meditasyon uygulaması bunu değiştirmeye çalışmaz. Meditasyon sırasında tüm düşüncelerinizi uzaklaştırmaya çalışmayın. Çoğu insan meditasyonun kafayı boşaltmakla ilgili olduğunu düşünür fakat boş bir zihnin insanlar için faydalı olduğu görülmemiş bir şeydir. Meditasyon sırasında az düşünce veya çok düşünce, iyi ya da kötü düşünceye sahip olmak diye bir şey yoktur. Meditasyon uygulamasının temel amacı aslında insanın kendisiyle arkadaş olmasını sağlamaktır. Meditasyon sırasında düşüncelerin ortaya çıkışını görmek, onları tatmak, etiketlemek ve tekrar tekrar nefese geri dönmek, hepimizin pek çok düşüncesi olduğunu, çoğu zaman tekerrür ettiklerini, fakat hiçbirinin gerçek olmadığını anlamaya başlamanın tekniğidir. Eğer sakince yerimizde oturmaya devam edersek, mutlu ya da mutsuz, tüm düşüncelerin yalnızca yüzeye çıkıp sonra da yok olduğunu görebiliriz. Meditasyon minderi üzerinde tıpkı hayattaki gibi pek çok deneyim yaşarız ve meditasyon bu yüzden hayatın ta kendisi gibi görülebilir.
Meditasyon yaparken önemli olan, meditasyon yapmaya veya meditasyon uygulamasına bir proje zihniyeti ile yaklaşmamaya çalışmaktır: aynen günlük yaşamımızda olduğu gibi bir şeyleri idare etmeye çalışma, hayatımıza organize etme, listemizdekileri eritme ve bunları tekrar tekrar yapma huyumuzu kırmak için önemli bir fırsattır. Meditasyon görev odaklı bir aktivite değildir. Meditasyonunuzun kendi zihninize, işlerinize, dünyanın size sunduklarını açılma süreci olmasına izin verin. Hiçbir şey yargılamaz ya da farklı olmasını dilemezseniz, bu süreç olduğunuzu düşündüğünüz kişi veya içinizde barındırabileceklerinize dair fikirleriniz ile ilgili farklı açılımlar açılımlara sebep olabilir.

Günün sözü: Tüm varlıklar mutluluğa ve mutluluk kaynaklarına sahip olsun. 
Tüm varlıklar ızdıraptan ve ızdırap kaynaklarından özgür olsun. 
Hiçbir varlık özgürlüğün gerçek neşesinden ayrı düşmesin. 
Tüm varlıklar bağımlılık ve hoşnutsuzluktan uzak, tarafsız bir mevcudiyet içinde yaşasın.

Sevgilerle…