Memduh Güney/EGE TELGRAF- Suriye’de değişen rejim sonrası gündemde Suriyelilerin Türkiye’den ülkelerine dönüşü var. Birçok şehirde Esad rejimin devrilmesi sonrası kutlama yapan Suriyeliler ile ilgili geriye dönüş algısı oluşturulsa da gidiş yolu o kadar da engelsiz görünmüyor. Suriye’de yaşanan son gelişmeleri ve Türkiye’nin dış politikadaki hamlelerini değerlendiren Üsküdar Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi Müdür Yardımcısı Dr. Güler Kalay, Esad iktidarının devrilmesinin Ortadoğu’da güç dengesini önemli ölçüde değiştirdiğini ifade etti. Suriye’nin bölge güvenliğinde önemli bir yer olduğunun altını çizen Kalay, “Biden yönetimi henüz iktidarı devretmeden bu süreçteki kararlılığını gösterdi” dedi.

“UKRAYNA KARŞILIĞINDA…”

Rusya’nın Ukrayna ile devam eden savaşında Suriye üzerinde daha fazla mesai harcayamayacağını fark etmesinin süreci etkilediğini söyleyen Kalay, “Doha görüşmelerinde en dikkat çeken iletişim Türkiye-İran-Rusya üçlüsü arasında oldu. Doha görüşmelerinin yanı sıra Trump ve Macron, Ukrayna lideri Zelensky ile görüştü. Bu görüşmeler sonucu Rusya, Ukrayna karşılığında Suriye’yi bıraktı diyebiliriz” dedi. 

“GEÇİŞ SÜRECİ”

Türkiye’de Esad rejiminin devrilmesinin ardından kamuoyunda olumlu bir tepki oluştuğunu aktaran Kalay, “Hem diktatörlük rejimi son buldu hem de göçmenler geri dönecek diye bir algı var. Ancak nihai sonuç tam böyle diyemeyiz. Aynı zamanda Türkiye’nin sınırında yer alan radikal oluşumlarla birlikte yeni bir göç dalgası var mı sorusu da soruluyor. Bu noktada tam aksini söyleyebiliriz. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın bu konuda net açıklaması var. Fidan, tüm gruplarla iletişim halinde olduklarını geçişlerin yumuşak bir şekilde ilerleyeceğini belirtti. Bu sürecin kazananı önce İsrail sonra da Biden yönetimindeki Amerika oldu” ifadelerini kullandı.

“KÜRT DEVLETİNİN KONUMU…”

Türkiye ilgilendiren bir diğer konunun bölgedeki Kürtler olduğunu söyleyen Kalay, “Süreç içerisinde Suriye’de bir ulus devleti mi yoksa federal yapıya sahip bir devlet mi kurulacak bilmiyoruz. Ancak Türk hükümeti bölgede kurulacak özerk bir Kürt devletinin Suriye’nin güneyinde olmasını tercih eder. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin açıklamaları bize süreçle ilgili birçok işaret veriyor. Süreç içerisinde İran-Rusya ve Türkiye’nin arasında derinlikli görüşmeler olduğunu Bahçeli’nin açıklamalarından anlıyoruz. Türkiye bu durumda bölgesel güç etkisini artırmış durumda. Rusya ve Türkiye ilişkileriyle ilgili birçok spekülasyon var. Süreci doğru okumak lazım. Doha görüşmelerinden anlaşılan Rusya’nın tamamen çekilmeden Türkiye’nin sınır koruma sürecine destek olmak amacıyla bölgede kalacağını görüyoruz. İlerleyen süreçte Türkiye’nin adımları da bölgedeki rolünü net bir şekilde belirleyecektir” dedi. 

“ALTYAPISI ÇÖKMÜŞ”

“Şu anda Suriye’de bir belirsizlik var” diyen ekonomist Bülent Toptaş, “Yeni yönetimin nasıl bir sistem oluşturacağı net değil. Bölgemizde Afganistan, Irak, Suriye ve Libya çöktü. Afganistan’da büyük bir geriye gitme yaşandı, çağın gerisinde kaldılar. Libya’da hala çatışmalar sürüyor. Irak ise daha yeni güven ortamını oluşturabiliyor. Suriye’ye baktığımız zaman geri dönülebilecek bir ortam var mı? Şu an bilmiyoruz. Altyapısı çökmüş bir ülke var ortada. En iyi örnek Irak, orada da 25 yıllık bir süreçten bahsediyoruz” dedi. 

“HÜKÜMET İSTEMEYEBİLİR”

Göç konusunda çok büyük bir hareket olmayacağını düşündüğünü belirten Toptaş, “Savaştan önce Türkiye, Suriye’ye göre daha cazip bir ülkeydi. Burada vasıflı çalışan Suriyeliler var. Doktorlar, mühendisler var. Onlar burada çalışmalarına devam etmek isteyebilir. Vasıfsız olanların da şu an oraya gidip ne yapabileceği şüpheli. Rejim değişti ancak büyük eksiklikler var. Hükümette Suriyelileri gönderme konusunda istekli ve aceleci davranmayabilir. Sonuç olarak Suriyeliler ülkemizde önemli bir işgücü oluşturuyor. İşgücü maliyetlerini aşağı çektikleri ve rekabet gücünü artırdıkları ortada. Anadolu’da sanayiciler ucuz iş gücü konusunda şimdiden endişeliler. Suriye’de bir düzen ortamının kurulması örneklerde incelendiğinde 15 yılı bulabilir. Bu sebeple Türkiye tarafından itici Suriye tarafından da çekiş anlamında çok fazla bir hareket olmayabilir” ifadelerini kullandı. 

“DENGELER DEĞİŞTİ”

Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, Ege Telgraf’a Türkiye'nin Suriye politikası, bölgedeki stratejik öncelikler ve güvenlik meseleleri üzerine önemli değerlendirmelerde bulundu. Yaycı, Suriye Milli Ordusu'nun sahadaki operasyonel mücadelesine ve bu süreçte yaşadığı engellere dikkat çekerek, Heyet Tahrir El- Şam'ın (HTŞ) rolüne vurgu yaptı. Ayrıca, bölgedeki dinamikleri uluslararası bir perspektiften ele alarak, "Büyük Orta Doğu Projesi" gibi küresel stratejilerin Türkiye ve bölge üzerindeki etkilerine dair önemli çıkarımlarda bulundu. Cihat Yaycı, Suriye Milli Ordusu'nun bazı bölgelerde operasyonel faaliyetlerinin Heyet Tahrir El-Şam (HTŞ) tarafından engellendiğini belirterek bu durumun bölgedeki dengeler üzerinde etkili olduğunu ifade etti.

İzmir’de kestane üreticilerine hibe desteği: 2 bin 620 gal arısı dayanıklı fidan! İzmir’de kestane üreticilerine hibe desteği: 2 bin 620 gal arısı dayanıklı fidan!

BOP VURGUSU

Yaycı, "Büyük Orta Doğu Projesi" adı altında uluslararası arenada bir düzenleme yapılmaya çalışıldığını öne sürdü, bu tür projelerin Türkiye'nin bölgedeki çıkarlarını doğrudan etkileyebileceğine dikkati çekti. Yaycı, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın iktidardan gitmesi halinde bölge için ne tür bir kazanım sağlanacağına dair tartışmaların yapılması gerektiğini söyledi ve bu konuda daha derin analizler yapılmasının önemine vurgu yaptı.

3 ÖNCELİK

Türkiye'nin bölge politikalarında üç temel önceliğe odaklanması gerektiğini belirten Yaycı; “Sınır güvenliği, Türkmenlerin haklarının korunması ve Türkiye'nin stratejik çıkarlarının gözetilmesi. Suriye'de bir bölünme senaryosunun gerçekleşmesi durumunda, Türkmenlerin haklarının korunarak bir Türkmen devleti kurulması gerekiyor. Bu konu Türkiye için stratejik bir mesele. Suriye Milli Ordusu'nun sahadaki başarıları Türkiye için oldukça değerli” ifadelerini kullandı. Yaycı sözlerini şöyle tamamladı; “Türkiye'den Suriye'ye dönen sığınmacılar tekrar Türkiye'ye geri dönmemeli. Bu hem güvenlik hem de sosyal politikalar açısından doğru bir yaklaşım.”

Kaynak: EGE TELGRAF