İrem Buse KIRKKAYALI / EGE TELGRAF- Türkiye’de hayvanlar ve yaşam alanları konusunda pek çok yanlış anlaşılma mevcut. Özellikle evcil hayvanlarla sokak hayvanları arasındaki farklar sıkça karıştırılıyor. Veteriner hekim Kutlu Dayıoğlu, bu karışıklığı ortadan kaldırarak Türkiye’deki hayvan sevgisinin evrimi hakkında Ege Telgraf TV’de İlkay Kıyak’ın sunduğu "Hayatın İçinden" programında önemli bilgiler verdi.
‘DENETLEMELERE GEREKLİ ÖZEN GÖSTERİLMİYOR’
“Kediler, köpekler ve hatta bazı kanatlılar evcil hayvan kategorisinde yer alır” diye sözlerine başlayan Dayıoğlu, “Evcil hayvanlar genellikle evlerde, çiftliklerde ya da çeşitli barınaklarda yaşayan hayvanlardır. Pek çoğumuz evcil hayvanları satın alarak ya da sahiplenerek yaşamımıza dahil ederiz. Satın aldığımız yerler genelde üreticiler oluyor. Üreticilerin bir kısmı hobi olarak hayvan üretimi yaparken bir kısmı ise bu eylemi ticari amaçla yapıyor. Maddi kazançlarını göz önünde tutan bazı üreticiler, hayvan sağlığına dikkat etmeyip sağlıksız koşullarda üretim yaparken bazı üreticiler ise can dostları kendi evlatlarından ayırmıyor. Üreticilerin denetlenmesine maalesef ülkemizde gerekli özen gösterilmiyor. Bu yüzden çoğu hayvan kötü şartlarda yaşamaya mahkum bırakılıyor. Eğer denetlemeler yeterli düzeyde olmaz ise evcil hayvanlar sağlıksız ortamda üretilmeye devam edilecektir” dedi.
‘KISIRLAŞTIRMA İLE KONTROL ALTINA ALINABİLİR’
“Sokak hayvanları aslında sahipsiz hayvanlar demektir” diyen Dayıoğlu, “Doğada, şehirde veya sokakta hayatta kalmaya çalışan köpekler, kediler ve diğer hayvanlar aslında sokak hayvanlarıdır. Sokak köpekleri çok eski zamandan beri insanları koruyan bekçi köpekleri olduğu için sokakta yaşamak konusunda doğuştan yeteneklere sahiptir. Kediler ise şehirde yaşamak konusunda oldukça başarılıdır. Ancak şehirleşmenin fazlalaşması ve nüfusun artmasıyla birlikte artık insanlar hayvanlarla yaşamaktan maalesef ki hoşlanmıyor. Hayatta kalma içgüdüleriyle yaşam mücadelesi veren bu hayvanlar çoğunlukla kırsal bölgelerden gelir ve kısırlaştırılmadığı için çoğalır. Bu konuyla ilgili en faydalı çözüm ise kısırlaştırma. Bu sayede üreme kontrol altına alınabilir ve sayıları fazla olmadan sağlıklı bir yaşam sürebilirler” ifadelerini kullandı.
‘YABAN HAYVANLARIN TÜREMESİYLE BAŞLADI’
Hayvanların evcilleşme süreci, yaban hayvanlarının türemesiyle başladı. Kurttan türediği bilinen ilk evcil hayvan köpeklerdir. Binlerce yıl süren evcilleşme süreci ile çeşitli köpek ırkları da ortaya çıkmıştır. Dayıoğlu bu sürecin ‘suni seleksiyon’ ile gerçekleştiğini ve bunun yine doğada olan sürecine benzer olduğunun altını çizdi ve “İnsanlar, güçlü ve sağlıklı genleri tercih ederek yeni türler üretmişlerdir. Örneğin, minik bir terrier ya da büyük bir pirene çoban köpeği, suni seleksiyon sayesinde türemiştir. Ancak doğada, vahşi hayvanlar doğal seleksiyon yoluyla hayatta kalır ve türlerini sürdürebilir. Sokak köpekleri de doğal seleksiyon ile hayatta kalmış, zamanla evrimleşmiş ve adapte olmuştur” dedi.
‘ONLARIN İHTİYACI FARKLI’
“Egzotik hayvanlar, genellikle özel bakım gerektiren ve doğada yaşayan hayvanlardır” diyen Dayıoğlu, “Kaplumbağalar, iguanalar ve diğer sürüngenler, evcil hayvan olarak beslenebilen egzotik türlerden sadece birkaçı. Ancak bu tür hayvanların sağlıklı bir yaşam sürdürebilmeleri için doğada karşılaştıkları ortamların yaratılması gerekir. Örneğin, iguana gibi sürüngenler, güneş ışığına ve kalsiyuma ihtiyaç duyar. Ancak Türkiye’de egzotik hayvan besleyebilmek için daima uygun koşullar sağlanamayabilir. Hayvanlar uygun habitat koşulları olmayınca sağlıklı bir yaşam süremiyor. Egzotik hayvanların da üretilmelerinde genellikle seçmeli eşleştirme dediğimiz yöntem kullanılıyor. Yani hayvanların renklerinin ve genetik özelliklerinin değiştirilmesinin, doğada gerçekleşen seleksiyonla aynı temele dayanıyor” ifadelerini kullandı.
‘HAYVANLAR İÇİN BÜYÜK TEHLİKE’
Çevre kirliliğinin her şeye olduğu gibi sokak ve evcil hayvanların da hayatına etki ettiğinin altını çizen Dayıoğlu, “Hayvanların yaşam alanlarını tehdit eden en büyük unsurlardan biri de çevre kirliliği. İnsanların çöplerini bulundukları yere bırakması ve doğaya zarar vermesi, hayvanlar için büyük tehlike oluşturuyor. Ayrıca, plastik atıklar ve mikroplastikler, hayvanların yaşamını olumsuz etkileyebiliyor. Duyarlı olmazsak çevremiz gibi hayvanlarımızı da kaybedeceğiz” dedi.
‘BİRLİKTE HAREKET ETMELİYİZ’
Hayvanların sağlıklı ve güvenilir bir ortamda yaşamaları için toplumun birlikte harekete geçmesi gerektiğini vurgulayan Dayıoğlu, “İnsanların birlikte yaşadıkları evcil, sokak ya da egzotik hayvanlarla ilgili sorumlulukları yerine getirmeleri, doğaya ve canlıya saygı göstermeleri gerekir. İlgili kurumların da hayvan bakımı ve kısırlaştırma gibi görevlerinde daha etkili ve planlı bir yaklaşım sergilemeleri asıl sorumluluğu olmalı. Birlikte yaşadığımız hayvanların yaşam haklarına saygı göstermek ve sağlıklı bir yaşam sunmak sadece onların değil, hepimizin ortak sorumluluğudur” diye konuştu.