İrem Buse KIRKKAYALI – EGE TELGRAF / Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü… OECD-AB ve Türkiye verilerine göre, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 15'i engelli bireylerden oluşuyor. Yani dünyada 1 milyar engelli var. Peki, onların hayatlarına ne kadar dokunabiliyoruz? Onları ne kadar anlayabiliyoruz? Aslında belki de daha çok o hayatları istemeden de olsa zorlaştırıyoruz… Dünya Engelliler Günü’nde, onlar kendi sorunlarını bir kez daha haykırdı. En büyük çığlık ise bir gün hatırlanıp hemen her gün unutulmaktı…
Toplumun engelli bireyleri tanımak ve anlamak noktasında oldukça ilgisiz kaldığının altını çizen görme engelli Salih Arıkan, “Engellilerin sorunlarını ve çözüm yollarını gündemde tutup birçok ülkede eş zamanlı olarak tartışılan bir gün. Sorunlarla ilgili farkındalık yaratmak için sadece 3 Aralık gününü beklememeliyiz. Her gün sorunların çözümlerine adımlar atmalıyız. Ülkemizin aslında mevzuat açısından büyük sorunları yok. Hem Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi ve İhtiyari Protokolü’nü hem de 5378 Sayılı Engelliler Yasası ve Yönetmeliklerini mevzuatta uygulamaya çalışıyor. Fakat sorun da burada ‘uygulamaya çalışıyor’ olmalarında…” dedi.
‘SÜRECİ BEKLERKEN MAHRUM BIRAKILIYOR’
Engellilerin zincirin en başında sorunlar yumağına takılıp kaldığının altını çizen Arıkan, ilk olarak bireylerin hak almada karşılaştıkları sorunlara dikkati çekti. Arıkan, “Engellilerin bazı hakları bulunuyor ancak bu hakları elde edebilmek için büyük bir çaba harcıyorlar. Maddi yardımlar genellikle raporlara dayandığı için, yönetmeliklerindeki sürekli değişiklikler rapor almayı oldukça zorlaştırıyor. Engelliler haklarını bilseler de dava süreçlerinin ve prosedürlerin uzunluğu nedeniyle oldukça yıpranıyorlar. Süreci beklerken birçok haklarından da mahrum bırakılıyorlar” ifadelerini kullandı.
“MEKKE’DE DİLENİP MEDİNE’DE DAĞITIYORLAR”
Mücadelede örgütlülüğün de yetersiz olduğunu savunan Arıkan, “Ailelerin desteğiyle hareket eden dernekler var ancak çoğu farkındalık yaratmaya çalışmak yerine sadece ‘toplayıp dağıtma’ anlayışıyla ilerliyor. “Yani Mekke’de dilenip Medine’de dağıtıyor” dediğimiz türden. Hak mücadelesine odaklanan güçlü örgütler bulunmuyor. Niyet olabilir fakat donanımları, teknik altyapıları ve hukuki destekleri yetersiz. Fikirleri var ama projeleri hayata geçirmek kolay olmuyor. Belediyeler de etkinlikler ve projelerde genellikle yetersiz kalıyor. Aile Bakanlığı engellilerle ilgilenen birim ancak iş yükü o kadar fazla ki hangi konuda öncelik vereceklerini bilemiyorlar. Engellilerle ilgili ayrı bir bakanlık ya da başkanlık oluşturulması bu yükü hafifletebilir. Toplum, engellilerle nasıl iletişim kuracağını bilmiyor. Bu nedenle onlara nasıl yaklaşacaklarını veya nasıl yardımcı olacaklarını da kestiremiyorlar. Yardım etmek isterken çoğu zaman yanlış davranıyor ya da engelliyi incitiyorlar. Engelliyi tanımıyorlar ve tanımak için de çaba harcamıyorlar" diye konuştu.
‘HEPİMİZ ENGELLİ ADAYIYIZ’ DİYENLERİ GÖRMEK İSTEMİYORUM
Engellilerin yaşadığı sorunların yalnızca belirli günlerde dile getirilmesinin yeterli olmadığının altını çizen Ege Tüm Engelliler Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi (EGETEKO) Yönetim Kurulu Başkanı Tülay Yenici, “Dün dışarı çıkmadım, bugün de çıkmayacağım. Çünkü törenlerde ‘hepimiz engelli adayıyız’ diye konuşan o kadar çok insan olacak ki onları görmemek için hiçbir yere katılmayacağım. Bugün kutlanılacak bir gün değil, farkındalıkların ön plana çıkması gereken bir gün. Çünkü dışarıda ‘iyi ki kör oldunuz, iyi ki sakat oldunuz’ gibi bir algı var. Öncelikle bu algının kırılması gerekiyor. Yollarımız yapılmıyorsa, bir engelli asansörler bozuk olduğu için metroya binemiyorsa, bir görme engelli sarı bantların kopmasından dolayı yolda takılıp düşebiliyorsa, kafelerin marketlerin tezgâhları yolu kapatıyorsa veya en yaygını bir araç engelli rampasına park ediyorsa bu 3 Aralık gününün hiçbir önemi yok. Biz bunları aşamadığımız sürece hiçbir farkındalığın anlamı olamaz” ifadelerini kullandı.
‘ENGELLİ ALANLARINI DEPO OLARAK KULLANIYORLAR’
Farkındalık günlerinde yapılan konuşmalardaki klişe laflara dikkati çeken Yenici, “Toplantılarda yapılan konuşmalarda ‘Bizde engelli adayıyız’ dediklerinde gerçekten asabım bozuluyor. Engellileri anlamak için illa engelli mi olmak gerekiyor? Engellilerle ilgili bir birim kuruluyor rampanın hangi ölçülerde olması gerektiğini bilmiyorlar. Tuvalet kapılarının içeri değil dışarıya açılmasını dahi ne kadar anlatsak da bu milletimiz anlamıyor. Hatta bazı engelliler için yapılan tuvaletleri depo olarak kullanan yerler de var. Engelli hiçbir yerde insan yerine konulmuyor. Yetkililer nasıl olsa engelli parası alıyor diye evde hapsolmalarını doğru bulan bir millet var karşımızda” mesajını verdi.
‘BİR GÜN DEĞİL 365 GÜN’
“Belirli gün tarihlerinde hatırlanır diğer günler unutuluruz” söylemlerinde bulunan engelli aktivist Seyit Çelebi de “Bir gün değil 365 gün engelliyiz. Ama maalesef ki her Aralık ve Mayıs’ta hatırlanıyoruz. Bu düzen değişmedikçe, her yıl aynı şekilde birkaç gün hatırlanıp diğer günler unutulacağız” diye konuştu.