Oldu mu bu şimdi?
Küçük bir çocuk olduğunuzu düşünün. Bir şeyi çok istiyorsunuz, tam sahip olacakken bir anda elinizden geri alınıyor. Ne kadar üzülürdünüz, canınız sıkılırdı. Dinamo Kiev maçında Fenerbahçe de tam olar...
İZMİR-İSTANBUL-İZMİR
24 saatte İzmir’den İstanbul’a gittik, Fenerbahçe-Dinamo Kiev maçını yerinde izledik geri döndük. Maçın sonucu dışında heyecanlı bir deneyim yaşadık fakat böyle bir sonucun alınması hepimizi fazlası ile üzdü,maçtaki atmosfere daha sonra deyinirim ama maçın ilk yarısında Fenerbahçe çok iyi oynadı. O kadar çok gol kaçırdı ki, belki de ilk yarıdan 2-0 öne geçebilirdi. Zaten maçın öncesinde yapılan antrenmanda bile Fenerbahçe’nin forvet oyuncuları topu kaleye sokamadı... Tam gol geldi derken, hakem golü iptal etti. Şampiyonlar Ligi ön elemesi maçlarında VAR’ın olmaması çok garip. Hakemin İtalyan olduğunu düşünürsek yıllardır VAR sisteminin rahatlığıyla maç yöneten hakemlerin ilk anda karar vermesinin giderek zorlaştığını düşünebiliriz. VAR olsaydı, hakemin bu kararı tartışılmazdı bile ve gerçekten pozisyonda bir sorun yoksa Fenerbahçe erken sayılabilecek bir dakikada öne geçerdi. İkinci yarıda penaltı kazanmasına rağmen gol atamamak takımın moralini bozmuştu ve üstüne İsmail Yüksek’in kırmızı kart görmesi ve 10 kişi kalmasıyla birlikte her şey altüst oldu. Daha devre arasında İstanbul’a birlikte geldiğimiz spor müdürümüz Caner Tok ve junior spor müdürümüz Feyaz Tatar ile konuşurken Yüksek’in ikinci sarı kart veya direkt kırmızı kart görme ihtimalini konuşmuştuk. Crespo’nun oyuna girmesi gerektiğini de söylemişlerdi ve tam olarak görüldü ki oyuncu değişikliğinden sonra takımı ne kadar ileri götür. Maçın son dakikalarında kornerden gelen golle beraberlik sağlandı ve uzatmalara gidildi. Ne yazıkki rakibe karşı bir kişi eksik olmanın dezavantajını yaşayan bir Fenerbahçe gördük. Oyuncular gerçekten çok yorulmuştu ve top hep rakip takımdaydı. Maalesef Dinamo Kiev bir gol daha buldu ve Şampiyonlar Ligi’nden elenen Fenerbahçe oldu. Daha iyi oynayan tarafın her zaman kazanamadığı bir spor işte futbol. Yani, oldu mu bu şimdi?
TÜYLER DİKEN DİKEN
Hayatımda ilk kez bu kadar büyük bir stadyumda ve bu kadar çok sayıda seyircinin olduğu bir maç izledim. Yaklaşık 50 bin taraftarın hep bir ağızdan marşlar söylemesi, ıslıklaması, takımını desteklemesi çok güzeldi fakat Dinamo Kiev’in ilk golünden sonra yaşananlar maalesef maçın önüne geçti.Taraftarın hep bir ağızdan ‘Putin’ tezahüratı yapması, rakibin Ukrayna’da devam eden ve binlerce insanın ölümüne sebep olan savaşın kötü yanına bir göndermeydi. Futbolda rakip olunabilir, sahada kavga edilebilir ama savaş bir insanlık suçudur.
EFSANE KONUM
Ülker Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu konum olarak dünyanın sayılı stadyumlarından biri. Bir de akustiğin bu kadar iyi olması seyir zevkini daha yukarı taşıyor. Maçtan önce Kadıköy’de, Kalamış’ta Moda’da, Bağdat Caddesi’nde yaşanan heyecanı gördüm. Bölgede yaşayan herkes kendini bu maça endekslemiş gibiydi. Stadyumun altındaki Fenerium inanılmaz çok doluydu. Ayrıca başka bir yönden baktığımızda bir İzmirli olarak sadece 10 saatte gördüğümüz trafik bizi canımızdan bezdirdi. Kısa mesafe de olsa, bir yerden bir yere ulaşmak gerçekten çok yorucu. Kıyaslamak ne kadar doğrudur bilmiyorum ama İzmir’in de bir metropol şehir olduğunu hesaba katarsak, trafik konusunda da her konuda olduğu İstanbul’dan çok daha iyi durumda olduğumuz tartışılmaz bir gerçek… İstanbul'da yaşama hayali kuruyoruz bazen, gidelim gezelim istiyoruz ama ne demişler; evim evim güzel evim!