Nüfusu yaklaşık 40 bin olan bu prenslik, İstanbul'daki bir mahalleye yakın büyüklükte olmasına rağmen, sahip olduğu servetle tüm Avrupa'nın kraliyetlerini geride bırakıyor.

Lihtenştayn Prensi Hans-Adam II, yaklaşık 4 milyar sterlinlik servetiyle Avrupa'nın en zengin prensi unvanını elinde bulunduruyor. İngiltere Kralı Charles'ın serveti ise 1,8 milyar sterlin civarında, yani Hans-Adam II'nin servetinin yarısı kadar. Prens Hans-Adam II'nin serveti, ülkenin önde gelen bankacılık ve varlık yönetim şirketi LGT Group'taki büyük hisselere dayalı. Ayrıca, Lihtenştayn Prensliği'nin serveti, gayrimenkul yatırımları, devasa orman alanları ve başarılı şarap işletmeleri gibi farklı yatırımlar aracılığıyla büyütülüyor.

Bir banka gibi yönetilen ülke

Lihtenştayn, düşük vergileri ve güçlü finansal yönetimiyle tanınan bir ülke. LGT Group, Prens Hans-Adam II'nin liderliği altında küresel bir bankacılık devi haline gelmiş durumda. Bu akıllıca yapılan yatırımlar, Lihtenştayn Prensliği'nin diğer Avrupa krallıklarını finansal açıdan geride bırakmasını sağlıyor. Prens'in serveti, esas olarak özel yatırımlar ve girişimlerden elde ediliyor. Bu yaklaşım, Lihtenştayn'ı, devlet fonlarına bağımlı olan diğer kraliyet ailelerinden ayıran önemli bir fark yaratıyor.

Kulaklıklar sonunu getirdi: Arkadaşlarının çabası yetersiz kaldı Kulaklıklar sonunu getirdi: Arkadaşlarının çabası yetersiz kaldı

Küçük bir ülkenin büyük yatırımları

Lihtenştayn Kraliyet Ailesi, büyük ölçüde özel yatırımlara dayanarak servetlerini katlamayı başarmış. Bu model, devlet fonlarına dayalı geleneksel kraliyet servetlerinin ötesine geçerek, aileyi Avrupa'nın en zengin monarşilerinden biri yapmış.

Kaynak: İHA