Ne kokuymuş be arkadaş!
80’li yılların ortaları. Yaşım 7-8 ya var ya yok. Memleketten eve dönüyoruz.
80’li yılların ortaları.
Yaşım 7-8 ya var ya yok.
Memleketten eve dönüyoruz.
Ege’nin o meşhur ağustos sıcağı yine kavuruyor ortalığı.
Kurulmuşum dönemin efsane otobüsünün kadife koltuklarına.
Bakmayın efsane dediğime. Aslında bildiğin 302.
Çoğunda klima bile yok.
İçerisi yanıyor.
Sigara dumanına (O zamanlar içiliyordu) Mazot kokusu karışıyor,
Radyodan belli belirtisiz çızırtılar içinde yükselen sanat müziği nağmeleri.
Emel Sayın söylüyor.. Yağdır mevlam su!
Şoförün yanı başındaki küçük bir vantilatör adeta alev üflüyor.
Üst camlar yarı açık…
Ama hava ne mümkün.
Dışardan cehennem sıcağı vuruyor.
Yol bitmek tükenmek bilmiyor.
Kilometre sayıyoruz.
Salihli, Turgutlu derken Bornova… Nihayet İzmir’deyiz.
Oh be! Sonunda geldik.
Garaj o zamanlar Atatürk Stadı’nın yanında.
Denize yaklaşır yaklaşmaz Aman Allahım!
O ne koku.
Burnunu tıkayanlar, nefesini tutmaya çalışanlar
Öff çekenler... Poşeti kapanlar.
Çocuk aklımla o gün anladım ki
İzmir kokuyor arkadaş.
Üstünden neredeyse 40 yıl geçti..
Koca şehir 5 büyükşehir belediye başkanı gördü
Burhan Özfatura, Yüksel Çakmur, Ahmet Priştina, Aziz Kocaoğlu, Tunç Soyer
İzmir hala kokuyor arkadaş.
Turgut Özal başbakandı.
Demireller, Çillerler, Erbakanlar geldi geçti
O gün doğan çocuk, bugün neredeyse torun sahibi oldu.
İzmir hala kokuyor arkadaş.
Mesela Berlin duvarı ayaktaydı.
Rusya Federasyonu henüz kurulmamıştı.
SSCB diye bir ülke vardı.
Amerikan Başkanı Ronald Reagan’dı.
Hani şu ünlü kovboy.
Haritalar değişti.
Yeni nesiller yetişti.
Ama o malum koku hiç değişmedi.
Üstüne kocaman laflar edildi.
Çevre ödüllü, milyon dolarlık tesisler gösterildi
“Bu iş, bu kez tamam” dendi.
Yetmedi.
Filmler çekildi… Demeçler verildi.
Seneye körfezde yüzerim diyenleri gördü bu gözler.
Ne mi oldu?
Tabi ki lafla peynir gemisi yürümedi.
Kışın söylenenler yazın unutuldu.
Körfezin kara sularına giren olmadı da;
Çeşme’nin serin, mavi sularına koşan çok oldu.
Koku mu? O bizimle İzmir’de kaldı.
Üstelik o zamanlar sadece Salhane’deydi.
Seneden seneye dağıldı. Yayıldı.
Karşıyaka, Mavişehir, Göztepe derken tüm şehri sardı.
Artık koca bir şehir kokuyor arkadaş.
Hiç mi bir şey yapılmadı.
Elbette yapıldı.
Yarım asır önce start verilen Büyük Kanal Projesi en büyük umuttu.
Onda da borular küçültüldü, Yağmur ve kanalizasyon kanalları bazı yerlerde birleştirildi. Yani İzmir’i bilmeyenler İzmir’i kurtarmaya kalktı.
Sonra.. Sonrası yok.
Basit, günü kurtarma ya da milletin gazını alma çabaları.
Lögarlara filitre takmak gibi göstermelik makyajlar.
İzmir melteminin o tuzlu deniz kokusunu maalesef artık hatırlayan yok.
Sıcak yaz akşamları herkes klimalı salonlarda TV’lerin karşısında
Sahilde atılan voltalar, bol çiğdemli balkon sohbetleri, sokak gezmeleri
Hepsi dalga dalga yayılan o malum koku ile kaybolup gitti.
Sokağa çıkma, pencereyi açma,
Mümkünse nefes de alma.
İzmir Yaz Ev Hapishanesine hoş geldiniz.
Ne kokuymuş be arkadaş !