Nihat AK/EGE TELGRAF- Beş yılda bir yapılan mahalli seçimler ile belediye başkanları, meclis üyeleri, muhtarlar ve ihtiyar heyeti üyeleri belirleniyor. Gelecek yıl 31 Mart Pazar yapılacak seçim öncesi müstakbel aday adaylarını heyecan bastı. Çarşı pazar alışverişlerinde, toplantı ve düğün gibi halka açık alanlarda boy göstermeye başladılar. Yıllardır toplumsal hayattan uzak olmasına rağmen sosyal medya hesaplarını vatandaşla çekildikleri fotoğraflarla dolduranlar, şimdiden halkın tepkisiyle karşılaşıyor. Prof. Dr. Kamuran Elbeyoğlu aday adaylarının son çırpınışlarını Ege Telgraf’a değerlendirdi.
Seçimlerin yaklaştığının aday adaylarının ayak seslerinden anlaşıldığını vurgulayan Prof. Dr. Kamuran Elbeyoğlu, “Halkın en yoğun olduğu semt pazarına gidiyorsunuz. İki üç kameraman ışıklarını yakmış, iki üç fotoğrafçı sürekli flaşlar patlatıyor. Önde bilinen simalar, hemen yanında X partinin müstakbel belediye başkan aday adayları, hemen arkalarında müstakbel belediye meclis üye aday adayları. Pazarı turluyorlar, halkı tavaf ediyorlar. Pazar esnafına veya vatandaşa kulak veriyorsunuz. ‘Beş senedir sırça köşklerinden inmeyenler, güneş gözlükleriyle halkın arasından geçenler yine aramızda. Belli ki seçim yaklaşıyor’ diyor. Bazı siyasetçiler ‘Halka indik’, bazı yurttaşlar ‘Siyasetçi halka indi’ ifadelerini kullanıyor. Bizim siyasi literatürümüzde işte ‘halka inmek’ diye bir tabir var. ‘Belediye başkanı halka inmeli, milletvekili halka inmeli, siyasetçi halka inmeli’ terimleri var. ‘Halka inmeli’ demek ne demek? Yani sen zaten yükseklerde bir yerdesin, oraya ineceksin ve onları göreceksin. Bu samimi bir yaklaşım değildir. Biz toplum olarak ‘halka imek’ terimini ortadan kaldıracak bir anlayışla bir yaklaşım sergilemeliyiz” dedi.
YEREL SİYASET FARKLI
Yerel dinamikleri harekete geçirebilecek yönetim anlayışının genel siyasetten farklı olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Elbeyoğlu, “Yerel seçim öncesinde geniş halk kitleleriyle fotoğraflar çektirenler oluyor. Onlarla yan yanayım omuz omuzayım görüntü vermeye çalışanlar oluyor. Halkı dinlermiş gibi, sorun çözermiş gibi yapanlar oluyor. Yerel seçimlerin yaklaşmasıyla bunun sayısının arttığını halkımız görüyor. Adı üzerinde yerel yönetim. Halkla bir bütün olan, yerel dinamikleri harekete geçirebilen kişi ve ekiplerden oluşmalı. Yerel değerleri bilenlerden oluşmalı. Seçime yönelik bir takım vaatlerle siyasetçilerin halka gitmesi çok inandırıcı olmuyor. Önemli olan bunu bir hayat tarzı haline getirmiş olmaktır. Sadece seçimden seçime gelip fotoğraf çektirmekle bu işin gideceğini zannedenler arasındaki farkı halk da görüyor. Bir ilçeye veya ile ‘ne katabilirimci’ ile ‘ne kapabilirimci’nin arasındaki farkı halk iyi bilir” ifadelerini kullandı.
KÜRESEL BAKIŞ
Yerel yönetimlerin küresel bakış açısına da sahip olmasının gerekli olduğunu belirten Prof. Dr. Elbeyoğlu, “Yerel yönetimlerde görev almaya talip olan arkadaşlarımızın halkımızla sürdürülebilir bir iletişimi olmalı. İkincisi, yerel dinamikleri harekete geçirebilir yetenekleri olmalıdır. Üçüncüsü, gerektiğinde yerel yönetimler yerel sorunlara global bakış açısıyla yaklaşabilmelidir. Küreselleşme dediğimiz kaçınılmaz gerçeğin içindeyiz. Yaşadığımız ufak bir bölge sadece oraya özgü kalmıyor. Bütün dünya ile bağlantılı aslında. Yerel yönetimler bulundukları şehirleri dünya ile birleştirmelidir aslında. Aksi halde dışa kapalı köhne zihniyetlerin eseri olur. İnsani değerler ortaktır. Yerel yönetim gerçek bir demokrasiyi hayata geçirmelidir. Köylüsü, memuru, işçisi dahil edilmelidir. Yerel sorunlara global bir bakış açısıyla yaklaşabilecek kişi ve ekipler yaşam alanlarına değer katar” diye konuştu.