Nasrettin Hoca ve fincancı katırları!

Abone Ol

Nasrettin Hoca fıkralarını hepimiz biliriz. Herkesin diline pelesenk olan “Fincancı Katırları” fıkrasını hepimizin malumu. Ne dersiniz, bugün de isterseniz köşe yazımıza bu ünlü fıkra ile başlayalım…

       Nasrettin Hoca bir gece mezarlığın yanından geçerken, “acaba şu öteki dünya nasıl bir yerdir, insan öldüğünde sorgu meleklerinin geldiği doğru mudur, gelirlerse acaba ne tür sorular sorarlar” diye bir meraka düşüp, boş bulduğu bir mezarın içine yatmış.

       Hoca “melekleri” beklerken, bir gürültü duymuş. Başını mezardan çıkarıp, ne oluyor diye bakmış. Gürültünün nedeni meğerse tam o sırada oradan geçmekte olan nakliye işlerinde kullanılan fincancı katırlarıymış. Katırlar, bir çukurun içinden kafasını çıkarıp baktığında, fincan yüklerini taşıyan “fincancı katırları” bir anda hocayı karşılarında görüp de ürkünce, sırtlarındaki bütün yük yerlere saçılmış, fincanlar paramparça olmuş. Katırları ürkütüp, yüklerindeki fincanların kırılmasından rahatsız olan katırların sahibinden, Nasrettin Hoca, sağlam bir dayak yedikten sonra, yüzü gözü yara içerisinde eve giden hocayı gören karısı; “Hoca bu ne hal?” diye sormuş.

       Perişan haldeki hoca da; “Aman hanım sorma, öteki dünyadan geliyorum” demiş… Bunun üzerine karısı, “Eee, nasılmış oralar?” diye soruverince, hoca da; “Fincancı katırlarını ürkütmediğin sürece, güzel,” yanıtını vermiş… Aman haaa bizlerde “fincancı katırlarını” ürkütmeyelim…

       Enflasyon yüksek, satıcılar istediği gibi fiyatları günlük yükselterek artırıyor. Tarladan bir liraya aldığı malı tezgâhlarda, mağaza raflarında 35 liraya satıyor. Sözde 200 gram. Ekmek  (tartıldığında hiçbir zaman 200 gram gelmeyen ekmek 10 Lira, şimdi ona da zam istiyorlar. Simit (gevrek) 12,5 lira, Avuç içi kadar boyoz veya poğaça 12,5 Lira, Kibrit Kutusu kadar peynir:12,5 Lira. Bir Bardak ince belli çay: 17,5 – 25.00 Lira. Domates tarlada 3 Lira, Manav veya Markette 45.00 Lira. İşte enflasyon, Halkın belini büken gıda fiyatlarından bazıları. Daha diğerlerini saymıyorum…

       Sözüm ona, piyasada Ticaret Bakanlığının denetim memurları, Belediyelerin Zabıta Memurları kontrol yapıyorlarmış. TV kameraları önünde göstermelik iki kontrol gerisi yoktur. Bu kontroller yapılıyor da bizler mi görmüyoruz yoksa etkisi oluyor da bu kontrollerden sonra fiyatlar ucuzluyor da biz fiyatların ucuzladığını mı görmüyoruz?

       Bir yanda iktidar, emekli ve memur maaşlarına zam yapıyor. Emekli maaşına yapılan cüzi zam eline geçmeden tüm temel gıdalar başta olmak üzere: elektriğe, suya, belediye otobüslerine, sizin anlayacağınız iğneden ipliğe zam furyası başlıyor. Ev kiralarını daha yazmadım. Oturulmayacak en kötü ev kirası On beş bin liradan başlayıp, yükseliyor… Emekli maaşı: 12.500 Lira, ev kirası: 15.000 Liradan başlıyor. Yemek içmek, giyim, elektrik, su, telefon ve diğer ihtiyaçlar için harcanacak para daha yok. Ne yapalım. Dilenmeye mi çıkalım. Yoksa gayri meşru işlere mi başlayalım. Diye emekli yakınıyor. Emekliye bir dokun, bin ahh işit…

       Bir yanda hayat pahalılığı, diğer yanda az emekli maaşı. İşte bu iki uçurum arasından ortak yol bulabilmek için uğraş veriyor ama pek de öyle kolay olacağa benzemiyor… Bu hepimizin malumudur. Biz gazetecilere anlatılanları buradan dile getirmeye çalışıyoruz. Yazmadığımız zamanda bize (İktidarın adamı mısınız?” sorusu geliyor. Tabi bu yazdıklarımızdan da kısa vadede artık sonuca bir katkı sağlama olasılığı bulunmasa da, uzun vadede fayda getirebileceği düşüncesinde de değilim…