“Metan Hidrat” doğalgazda ithâlat bağımlılığının ilacı olabilir mi?
Doğalgaz Türkiye’de gündelik yaşamdan ısınmaya, enerji üretiminden sanayinin ve ulaşımın temel girdisi olmaya kadar hayati önemde bir emtia. Temiz bir enerji kaynağı olması nedeniyle son 40 yılda dün...
EPDK BİZİ DOĞRULUYOR
Türkiye, ithal ettiği doğalgazın önemli bir bölümünü Rusya, İran ve Azerbaycan’dan gelen boru hatlarından sağlıyor. Boru hatlarının yanı sıra sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) da ithal ediyor. Cezayir, Nijerya, Norveç, Katar ve ABD’den alınan LNG, özel tasarımlı gemilerle Aliağa ve Silivri’de karada ve denizde yüzer olarak bulunan çevrim santrallerine geliyor ve burada gaz haline getirilerek sisteme veriliyor. Şüphesiz LNG’nin maliyeti -hele ki spot piyasadan alınıyor ise- boru hatlarından gelen gaza göre çok daha yüksek. Ancak çok soğuk kış günlerinde olduğu gibi, aşırı doğalgaz tüketildiği ve arzın talebe yetişemediği durumlarda can simidi oluyor.
Türkiye’de doğalgaz yataklarının olup olmadığı, tıpkı petrol gibi şehir efsaneleri arasında başı çekiyor. “Trakya bölgesinin tektonik yapısı nedeniyle doğalgaz için çok müsait olduğu” iddiası bugüne kadar kanıtlanmış değil. Ancak şu da bir gerçek: Türkiye’nin ihtiyacının ancak yüzde 2 ilâ 3’ünü karşılayan doğalgaz kuyuları da büyük oranda Trakya’da bulunuyor…
Pekâlâ Türkiye’nin doğalgaza olan bağımlılığı ilelebet sürecek mi?
Amerika’da son 15 yılda adeta mucize yaratan ve ülkeyi enerji ithalatçısı yapıdan kurtararak ihracatçı yapan Kaya Gazı (Shale Gas), bu noktada ilk akla gelen seçenek.
Ama tek seçenek değil!
KURTARICI METAN HİDRAT MI?
Türkiye’nin enerjide kaynaklarını çeşitlendirmede henüz detaylı çalışmaları ve kaynak tespiti yapılamamış metan hidrat potansiyeli bulunuyor.
Metan hidrat 46 adet su molekülünün, yüksek basınç ve düşük sıcaklıkta 8 adet metan molekülünü bir kafes şeklinde kuşatarak hapsetmesi ile oluşturduğu katı formdan oluşuyor.
Uygun sıcaklık ve basınç ortamında katı halde bulunan, su ve metan bileşiminden oluşan metan hidrat, içerisinde yüksek oranda metan ihtiva ediyor. Bu özelliği ile enerji sektöründe “yanan buz” olarak tanımlanan metan hidrat, doğalgazdan 6 kat daha az hacim kaplıyor.
Kimyasal bir etken, sıcaklık ya da basınç değişimi ile bu formun bozulması ile açığa su ve metan gazı çıkıyor. Metan gazı ise doğalgaz ile aynı kimyasal bileşenlere sahip. Ortam koşullarına göre değişse de 1 atmosfer basınçta 1 metreküp katı metan hidrattan, 160 metreküp metan ve 0,8 metreküp su elde edilebiliyor. Ayrıca bu bileşimde çok daha düşük oranlarda etan, propan, bütan, karbondioksit gibi bugün petrokimya sektörünün temel hammaddeleri arasında yer alan endüstriyel gazlar bulunuyor. Metan hidratı şu anda sadece Japonya deneme amaçlı üretiyor.
KARADENİZ’DE HAZİNE Mİ?
Karadeniz’in, balçıktan oluşan zemini nedeniyle doğal bir metan hidrat potansiyeli barındırdığı bilimsel araştırmalara da konu olmaya başladı. Metan hidratın dünyadaki keşfedilmiş bütün konvansiyonel ve konvansiyonel olmayan gaz kaynaklarından daha büyük bir potansiyele sahip olduğu düşünülüyor. Ancak bugün için bir rakam telaffuz etmek güç. Zira dünya genelinde keşif ve test yapılan potansiyel alan sayısı çok az seviyede. Keşif ve test yapılan alanlarda ekonomik ve teknik olarak üretilebilecek kaynakla ilgili devam eden çalışmaların sonuçları, sektörün geleceğini şekillendirecek.
Potansiyel alanların nitelikleri, dünyada kullanılan yeni teknolojiler neticesinde elde edilen bulgular, doğalgaz piyasalarındaki devrimin metan hidrat kaynakları ile yaşanacağı beklentilerini uyandırıyor.
TPAO’DAN 7 YILDIR SES YOK
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), 2015 yılında Karadeniz ve Marmara’da metan hidrat ile ilgili çalışma başlatmıştı. TPAO’nun o zamanki Genel Müdürü Besim Şişman, Karadeniz’de metan hidrat potansiyelinin bulunduğu tespitini yapmış, bu kapsamda oluşturdukları bir ekibin çalışmaya başlayacağını belirtmişti.