Mayın tarlasından farksız
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, merakla beklenen istatistikleri açıkladı: Geçen ay bin 662 şirket kapandı. Böylelikle yılın ilk 7 ayında 12 binden fazla şirket iflas bayrağını çekti. Ya güzel İzm...
KONUŞUYORUZ AMA...
Tepede güneş, hava 45 derece sıcak.
Giymişsiniz bembeyaz gömleği, aracınızla seyir halindesiniz.
‘Güm’ diye bir ses duyuyorsunuz.
Kuş uçmaz kervan geçmez bir kara parçasının orta yerinde, patlamış lastiğinizle baş başa kalıyorsunuz.
Öfkelisiniz, yetişmek zorunda olduğunuz bir işiniz var.
Çaresizsiniz, yedek lastiğiniz yok.
Telefon çekmiyor, şarj az.
Etrafta tek bir insan yok. Gelip geçen araç yok. Araba sesi yok. Değil cırcır böceği, çıt yok.
Uzaklardan, sapsarı tarlaların arasından bir karartı yaklaşıyor. Karartı bir süre sonra belirginleşiyor. Bölgenin köylüsü, kırış kırış suratını aydınlatan bir ifadeyle şöyle diyor:
“Lastik mi patladı abi?”
Başka bir ortam olsa cevap hazır; “Kör müsün be adam!” diyeceksiniz fakat gönül razı değil.
Adamcağız aslında şunu diyor;
“Merhaba! Görüyorum ki zor durumdasınız. Kabul ederseniz size yardım etmek istiyorum.”
Son dönemde retorik ve diyaloglarımızın değiştiğini düşünüyorum. Başka bir deyişle, karşılıklı konuşmalarımız fikir üstüne fikir koyma yerine her konudan haklı çıkmaya yönelik bir fikir çürütme mücadelesine evrildi.
Bunun temelinde mutlakta bir eksikliği kapatmanın telaşı yatıyor olabilir. Ancak bana göre mutluluk, haklı çıkmak zorunda kalmadığım muhabbetlerdir.
Gerisi sadece insan ilişkileri...