Mahmut Ekrem’in soyundan ilk Ekrem: Ercüment Ekrem Talû
Türkçe edebiyata damga vurmuş Recaizade Mahmut Ekrem’in soyundan gelen edebiyatçılar 15 yıla yakındır basın, edebiyat...
Türkçe edebiyata damga vurmuş Recaizade Mahmut Ekrem’in soyundan gelen edebiyatçılar 15 yıla yakındır basın, edebiyat ve düşünce dünyasında etkili olmaya devam ediyor
Ercüment Ekrem Talû, 66 yıl önce aramızdan ayrıldı. Edebiyatçı bir aileden geldi ve yazın alanında daima gündemde oldu. Türk edebiyatının bu özel isminin hayatına bir bakalım.
Talû, ömür boyu devletin çeşitli kademelerinde görev yapmış ve birçok gazete ve dergide fıkra, sohbet, makale, hikâye, roman, hatıra ve şiirler yayınlamış, bir dönemin çok okunan yazarları arasına girmiş bir yazar ve mizah ustasıdır.
Tanzimat döneminin ünlü şairi Recaizade Mahmut Ekrem’in oğludur. Çevirmen Esin Talu Çelikkan ile ilk Türk spor spikerlerinden Muvakkar Ekrem Talu’nun babası; gazeteci yazar Umur Talu, şarkı sözü yazarı Çiğdem Talu, gazeteci yazar Ekrem Murat Çelikkan’ın dedesidir.
1888 yılında İstanbul’da, İstinye’deki yalısında dünyaya geldi. Babası, Tanzimat Dönemi şairlerinden Recaizade Mahmut Ekrem Efendi, annesi Güzide Hanım’dır. Namık Kemal’e duyduğu sevgi ve saygıdan ötürü babası ona “Ahmet Kemal” adını koydu; annesi ise “Ercüment” adını ekledi. Ailenin en küçük oğlu idi.
MÜTERCİMLİK DÖNEMİ
Babası onu lisan öğrenmesi için özel bir gayret göstererek yetiştirdi. Farsça, Fransızca, İtalyanca, Latince, Yunanca, İngilizce, Almanca, İspanyolca, Lehçe dillerini öğrendi. İstinye İptidai Mektebi’nden sonra Galatasaray Lisesi'ni ve Mekteb-i Hukuk'u bitirdi; bir süre Paris Siyasî İlimler Okulu'na devam etti. Henüz çocuk yaşta iken, İbülhakkı Tahir Bey’in çıkardığı “Çocuklara Mahsus Gazete”'de ilk yazıları yayımlandı. Bu yazılarda daha çok kaybettiği ağabeyi Mehmet Nijat’tan bahsetti.
1906'da Düyun-u Umumiye'ye mütercim olarak girdi; 1908'de Ayan Meclisi mütercimi, daha sonra da Babıâli teşrifat memuru oldu. 1908’de saraydan Abidin Paşa’nın kızı Feriha Hanım ile evlendi. 1909’da oğlu Mehmet Muvakkar dünyaya geldi.
AHMET RASİM’LE İKDAM’DA
II. Meşrutiyet’in getirdiği özgürlük ortamında Ahmet Rasim in teşviki ile gazeteciliğe başladı. Önce İkdam’da tercümanlık ve düzeltmenlik, ardından Tercüman-ı Hakikat’de yazarlık yaptı. Genellikle alaycı bir üslûpla kaleme aldığı mizahî fıkraları, sohbet ve hikâyeleri yayınlandı. Yazılarında “Karga”, “Çekirge”, “Kertenkele”, “Ebul Muvakkar”, “Evliyayı Cedit” gibi müstear isimler kullandı. 1913’te atandığı Divan-ı Humayun Teşrifat memurluğundan 1916’da istifa ederek ayrıldı; gazetecilikle meşgul oldu. Memuriyet hayatına 1919 yılında, Hamdullah Suphi Bey’in önerisi ile Damat Ferit Paşa hükümetinin Hariciye Nezareti Matbuat Umum Müdürlüğü'ne atanarak geri döndü[1]. İşgal altındaki İstanbul’da bu görevi yerine getirmeye çalışırken işgal kuvvetlerini kızdırdığı için bir süre tutuklu kaldı. Aynı göreve aralıklı olarak üç defa getirildi (1919-1924, 1927-31).
KURTULUŞ SAVAŞI YILLARI
1920‘de Aka Gündüz ile birlikte çıkarttığı Alay Gazetesi’ndeki yazıları ile Türk Kurtuluş Savaşı’nı destekledi. Damat Ferit hükümetini hicveden yazılarından dolayı kovuşturmaya uğradı; dergiyi sadece 12 sayı çıkarılabildi. Alay’ın kapanmasından sonra yazılarını Sedat Simavi’nin “Diken" dergisinde sürdürdü.
İlk kitabı “Evliya-ı Cedid”, 1920 yılında yayımlandı. Bu kitapta işgal günlerinin İstanbul’unu anlattı. Kitap büyük ilgi gördü. Diken Dergisi’nde tefrika edilen “Viraneler” adlı romanını ise 1922 yılında “Kopuk” adıyla romanlaştırdı. 1922 yılında Türkiye’ye gelen Fransız yazar Claude Farrère’nin mihmandarlığını yaptı; Mustafa Kemal'le görüşmek üzere Kocaeli'ne yaptığı seyahatte kendisine refakat etti. Mütarake döneminde ayrıca “Lâne” adlı bir çocuk dergisi çıkardı.
1924 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Riyâset-i Cumhur Başkâtibi (Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri) oldu; bu görevden 1925 yılında affedildi. Kısa bir süre İstanbul şehremeniliği yaptı.
Eşi Feriha Hanım’ı 1929 yılında veremden kaybetti. Aynı yıl Şehremini Rıdvan Paşa’nın kızı Hatice Hanım ile evlendi. 1927 yılında yeniden getirildiği Matbuat Müdürlüğü görevini sürdürmekte olan Ercüment Ekrem, 1931 yılında da Varşova Elçilik Müsteşarlığı’na atandı. Varşova’ya taşındıktan sonra kızı Esin dünyaya geldi. 1934'te yurda dönüp gazeteciliğe devam etti. Soyadı Kanunu çıktığında “Talû” soyadını aldı.
EDEBİYAT ÖĞRETMENLİĞİ DÖNEMİ
Çeşitli dönemlerde Mekteb-i Mülkiye, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Gazi Terbiye Enstitüsü Fransızca Öğretmenliği, Galatasaray ve Notre Dam de Sion liselerinde Fransızca ve edebiyat öğretmenliği görevlerinde bulundu.
1943 yılında eşi Hatice Hanım’dan boşandı. Hayatını kızı Esin ile birlikte Tokatlıyan Oteli’nde sürdürdü. Öğretmenlik ve gazeteciliğe devam eden Talu, 1948’de gazetecilikte 50. yılını kutlayarak jübilesini yaptı. 1950’de Galatasaray Lisesi’nden emekli oldu 1952’de Türk-Fransız kültür ilişkilerine katkılarından dolayı “Légion d’honneur” nişanı verildi.
1945’te “Dünden Hatıralar” adıyla anılarını yazdı. (Torunu Murat Çelikkan, yıllar sonra Radikal gazetesindeki köşesine de ‘Dünden Kalanlar’ adını verecekti). Son zamanlarına kadar Şehir Tiyatroları Edebi Heyeti ve Sular İdaresi İdare Meclisi üyeliğinde bulundu. 16 Aralık 1956'da hayatını kaybetti. Cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi.
Roman, hikâye ve tiyatro eserleri kaleme almış olan Ercüment Ekrem, eserlerinde toplumsal meseleleri mizahi bir açıdan konu etmiş; Ahmet Rasim ve Hüseyin Rahmi tarzı bir anlatımı benimsemiştir. “Meşhedi” adlı bir İranlı’nın abartmalı serüvenlerini anlattığı mizahî hikâye ve romanlarıyla tanındı.
ESERLERİ
ÖYKÜ
Teravihten Sahura (1923)
Sevgiliye Masallar (1925)
Kız Ali (1926), Güldüren Kitap (1927)
Meşhedi’nin Hikâyeleri (1927)
ROMAN
Evliya-yı Cedid (Yeni Evliya Çelebi, 1920)
Asriler (1922)
Gün Batarken (1922)
Kopuk (1922)
Sabir Efendinin Gelini (1922)
Kan ve İman (1923)
Şevketmeâb (1925)
Kundakçı (1926)
Meşhedi ile Devrialem (1927)
Gemi Arslanı (1928)
Meşhedi Aslan Peşinde (1934)
Kodaman (1934)
Pepeloğlu (1938)
Beyaz Şemsiyeli (1939)
Bu Gönül Böyle Sevdi (1941)
Çömlekoğlu ve Ailesi (1945)
ANI
Dünden Hatıralar (1945)