Lütfen biraz konuşabilir miyiz?
Dr. Mindy, öfkeden adeta deliye döner ve canlı yayında haykırır: “Tanrı aşkına, biz ne zaman birbirimizle konuşabileceğiz! Ne...
Dr. Mindy, öfkeden adeta deliye döner ve canlı yayında haykırır:
“Tanrı aşkına, biz ne zaman birbirimizle konuşabileceğiz! Ne zaman birbirimize birşeyler söyleyebileceğiz ve ne zaman birbirimizi duyabileceğiz!”
Bu sözler, sadece sunuculara değil Kıyamet’e adım adım yaklaşan dünyaya da bir isyandır aslında...
“Yukarı Bakma!”; orijinal adıyla “Don’t Look Up!”
Netflix’te. Tavsiye ederim...
Bilim insanları Kate Dibiaski (Jennifer Lawrence) ve Dr. Randall Mindy (Leonardo DiCaprio), bir kuyruklu yıldızın dünyaya çarpacağını tespit eder. Hangi kapıyı çalsalar ciddiye alınmazlar. Bir şekilde ABD Başkanı’na ulaşırlar. Kendi gündemine gömülmüş Beyaz Saray’ın dikkatini çekemezler. Ancak muhteşem performansıyla Meryl Streep’in canlandırdığı Başkan, daha sonra bu iki bilim insanının çaresizliğini politik bir avantaja çevirir.
Filmin mesajı, tüm dünyanın geleceğini ilgilendiren bir konuda bilimin yol göstericiliğinin kabul edilmemesi gibi düşünülse de asıl ana fikir başka...
Sosyal medyadan geleneksel medyaya, siyasilerden halka birçok kesim, filmin senarist ve yönetmeni Adam McKay’in eleştirilerinden payını alıyor.
Sosyal medyanın kutuplaşmayı körüklemesi...
Geleneksel medyanın her konuyu şova dönüştürmesi. Dürüstlüğün değil, sadece imajın kuşattığı bir dünya...
Siyasilerin ayrıştırıcı dili...
Halkın umursamazlığı...
Peter Ishermen’in (Mark Rylance), kendini iş insanından öte bir kurtarıcı olarak görmesi, yeni nesil sermaye temsilcilerine çok açık bir gönderme.
Dini ve mitolojik göndermelerin yanısıra aile kurumumun korunması, zaten bir Hollywood klasiği...
Son bölümde mütevazı aile sofrası İsa’nın son yemeğini simgeliyor. Sofranın birleştirici gücü, her zorluğa rağmen teknoloji çağının çılgınlıklarının dışında kalan aklı selim insanları temsil ediyor.
Filmin finalinde elitistlerin kendilerini dondurup gelecekteki medeniyete bir kapsül ile inişi, tam bir Nuh’un Gemisi ve türeyiş metaforu...
Ancak Başkan’ın karaya ayak basar basmaz bir yaratık tarafindan yenmesi, -Başkan da olsa- insanın doğaya karşı mücadelesindeki acizliğini sembolize ediyor.
Ancak filmin ana fikri bu saydıklarımın çok daha ötesinde...
Bundan 15-20 yıl öncesine kadar iyi-kötü herkesin tartışabildiği iletişim zeminleri vardı. Ancak siyasiler ve sosyal medya öyle bir kutuplaşma yarattı ki, neredeyse karşı görüşe en ufak bir tahammül kalmadı.
‘Yukarı Bakma!’ işte tam da bu ayrışmayı anlatıyor.
Hem de ne ayrışma...
Kuyruklu yıldızın dünyaya çarpacağına inanmayanlar ‘Yukarı bakma’ sloganında birleşirken, karşı grup ‘Yukarı bak’ diyor. Kutuplaşma kültürü, Kıyamet söz konusu olduğunda bile mantığın önüne geçiyor.
Taraftarlık insanın doğasında var.
Yalnızlık korkusuna bağlı aidiyet duygusu...
Herkesin kendi inandığı gerçekliğin içinde taraftarlığın da bir sınırı olduğu gerçeğini unutuyoruz çoğu zaman.
İşte bu yüzden Dr. Mindy’nin sözleri isyandan öte evrensel bir mesaj niteliğinde.
Gerçekten, biz ne zaman birbirimizle konuşabileceğiz?