EGE TELGRAF / Tuğçe Güler - İzmir, yıllardır Körfez kirliliğiyle boğuşuyor. Her geçen yıl artan kirlilik ve birlikte getirdiği kötü koku, şehri adeta içine çekiyor. Bir zamanlar parlak mavi suları ve temiz havasıyla ünlü olan Körfez, şimdi bulanık, kirli ve solunamaz bir hale gelmiş durumda. Son günlerde Bostanlı sahilinde yaşananlar, İzmir’in bu büyük çevre mücadelesinin ne kadar zor olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. İzmir Körfezi’nin en güzel kıyılarından olan Bostanlı sahilinde, denizin üstü geçtiğimiz günlerde yeşil bir örtüyle kaplanarak vatandaşları endişelendirdi.

9-40

KÖRFEZ YEŞİLE BÜRÜNDÜ

Karşıyaka’nın Bostanlı sahilinde denizin üstü resmen yeşile büründü. Denizin yeşilliğine neden olan ‘deniz marulları’ İzmir Körfezi kirliliğinin, sadece bir görüntüden ibaret olmadığını, aslında çok derin bir sorunun yansıması olduğunu bir kez daha gösterdi. Bostanlı sahilinin neredeyse tamamında görülen bu görüntü, çevre kirliliğinin ne denli ilerlediğini ve denizin sağlığı ile ilgili büyük bir tehlike oluşturduğunu gözler önüne serdi. Kıyıya vuran yosunlar ve kararmış deniz suyu gündemdeki İzmir Körfez Kirliliği nedeniyle çevre konularında hassaslaşan İzmirliler için büyük endişe yarattı. Sosyal medya hesaplarından yaşananları an be an paylaşan bölge sakinleri ‘Acil çözüm bulun’ çağrısı yaptı.

Özellikle Bostanlı Balıkçı Barınağı çevresinde yoğunlaşmış halde olan bu yosunlar yani ‘deniz marulları’ özellikle bölgedeki sakinleri tedirgin etmiş durumda. Balıkçılar, her yıl karşılaşılan bu duruma alışmış olsalar da sahilde vakit geçirenler için son birkaç haftadır kıyıya vuran yosunlar ve kötü koku, artık ciddi bir sorun haline geldi. Bölge halkı, yosunların mevsimsel olduğunu kabul etse de son dönemde bu kadar yoğun şekilde kıyıya vurmasının İzmir Körfezi’ndeki kirliliğin boyutlarının arttığını gösterdiğini düşündüklerini belirtti.

8-53

Konuyla ilgili Ege Telgraf gazetesine konuşan ve bölgede ‘Balıkçı Basri’ olarak bilinen esnaf, yosunlarla ilgili bölge halkının endişesini anladığını ancak gerçeğin sanılanın aksine bir çevre kirliliği değil sadece mevsimsel bir doğa olayı olduğunu dile getirerek “Ben yıllardır burada balıkçıyım, her sene yosunlar böyle yukarı çıkar. Yosunlar zaten canlı varlıklar olduğu için hep hareket halindedir. Onlar sonradan oluşan bir şey değil deniz yaşamının parçasıdır. Kıyıya vurmalarının sebebi de mevsimseldir. Havaların soğuması ile deniz altındaki oksijenin azalmasıyla bu canlılar her sene deniz üstüne çıkar. Bahar aylarında ise yeniden deniz altına inerler. Denizin üstü pis görünüyor diyorlar ama bu bir doğa olayı” diyerek görüşlerini paylaştı.

"KÖRFEZ TARİHİNİN EN KİRLİ DÖNEMİ”

Yaşanan bu çevre kirliliğiyle ilgili açıklamalarda bulunan Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, İzmir Körfezi'nin son yıllarda, tarihindeki en kirli dönemini yaşadığını belirtti.

“Körfez tarihini bir bütün olarak ele almak lazım. 1955 yılından itibaren, atıklar arıtılmadan denize bırakıldı. Bu durum, zamanla insan nüfusunun artmasıyla birlikte daha da kötüleşti. Özellikle denizdeki oksijen seviyesinin düşmesiyle, balıkların yaşam alanları olumsuz etkilendi. Bu süreç, denizin biyolojik çeşitliliğini ve ekosistemini ciddi şekilde tehdit etti” sözleriyle açıklamalarda bulunan Yaşar, “Körfez’deki kirliliğin bu noktaya gelmesinde, arıtma sistemlerinin eksikliği büyük rol oynadı. Fabrikaların atıkları, belediyenin altyapısı ve atık yönetimi yetersiz kaldı. Bu sorunların sonucunda, deniz yaşamı ciddi şekilde etkilendi. 2012 yılından sonra, deniz marulları (makroalgler) ilk kez çoğalmaya başladı. 2023 yılı itibarıyla ise, bu algler Körfez’in neredeyse her yerini kapladı. Bu, Körfez’deki suyun aşırı organik yük nedeniyle doygunluğa ulaşmasının bir işareti ve deniz ekosisteminin işleyişine zarar veriyor” dedi.

Türkiye Barolar Birliği'nden 'Narin' açıklaması Türkiye Barolar Birliği'nden 'Narin' açıklaması

10-18

Son olarak Yaşar, bu sorunun çözülmesi için bir an önce ortak aklın devreye girmesi gerektiğini söyledi ve 27 Kasım’da yapılacak belediye çalıştayını işaret etti. “Çözüm için sadece altyapı ve arıtma sistemlerinin yenilenmesi yeterli değil” mesajı veren Prof. Dr. Yaşar, “Çevre bilincinin artırılması ve düzenli olarak denetimlerin yapılması gerekiyor. Arıtma sistemlerinin etkin bir şekilde çalıştırılması, eskiyen altyapının yenilenmesi ve deniz ekosisteminin sağlığını koruyacak önlemlerin alınması gerekmektedir” diyerek yapılacak olan çalıştayda, kararların alınmasının önemli olduğunu, ancak esas olanın bu kararların etkin bir şekilde uygulanması gerektiğini belirtti.

Kaynak: Ege Telgraf