Taa.. 74 yıl evveldi. Memleketi Sarıkamış’ın İslamsor köyünden binlerce kilometre ötede, ne havasını, ne toprağını, bildiği bu garip ülkenin kuş uçmaz, kervan geçmez coğrafyasında saatlerdir yürüyordu. Yorulmuştu. Elindeki tüfek her adımda biraz daha ağırlaşıyor, mermi sandığı avuç içlerini parçalıyordu. Makineli tüfek nişancısıydı. Yani yükü ağırdı. Karanlık çöker çökmez 14 can yoldaşı ile birlikte keşif için düşman bölgesine yollanmışlardı. Her tepenin ardında, her ağacın dibinde düşman mevzilerini tarıyor, deyim yerindeyse çalı çıtırtısına bile pür dikkat kesiliyorlardı. Şimdi evde olabilirim diye düşündü. Anamın dizlerinin dibinde, kardeşlerimin yanında, sıcacık yatağımda. Sonra birden gönüllü olduğunu hatırladı. Üstelik terhisine birkaç ay kala. “Yapma. Etme” diyenlere aldırmamış, “ Herşey kısmet” demişti. Gün ağarırken karşılarına çıkan köprüden titrek adımlarla geçtiler. Karşı kıyıya varır varmaz sanki kıyamet koptu. Her yerden üstlerine mermi yağıyor, tepelerinde bombalar, havanlar patlıyordu. İlk kurşunu omzuna yemesi uzun sürmedi. Sonra sol bacağına.. Sonra sağ ayağına. Ah’lanıp, Vah’lancak zamanı yoktu. Tetiğe sürekli basıyor. Biten şeridin yerine anında yenisini takıyordu. Akşam karanlığı basarken bir mermi daha yedi. Sol kolu parçalanmıştı. Hacı Altıner 14. kurşunu da yemişti. Yanındakilere döndü.
-Mermilerinizi verin. Siz çekilin. Dedi.
-Bu yaralarla ben buradan çıkamam
Son kurşununa kadar, tek başına köprüyü tuttu. Karanlık çökünce Çin mevzilerinden de ateş kesilmişti. Baktı. Mermi sandığı da boşalmıştı. Tüfeğini boynuna astı sürünmeye başladı. En son şafağın söktüğünü fark etti. Sonra gözleri ağırlaştı. Ve bir çalının dibinde kapandı. Onun ve arkadaşlarının bu kahramanca direnişi Türk Tugayı’na zaman kazandırmış, mevzilenen Mehmetçik kendinden kat be kat Çinlilere 3 gün boyunca çarpışmış, kuşatmayı yararak, cephenin yarılmasını önlemişti. Onu Amerikalılar buldu. Ölmemişti. Hastaneye götürüldü. Hemen ameliyata alındı. Washington’da milli kahraman ilan edilmişti. Dile kolay Amerikan 2. Kolordusu’nu yok olmaktan kurtaran Türk’tü o. Hem de 14 kurşun yemesine rağmen. Başkan Truman’la Beyaz Saray’da kabul etti. Amerikan Ordusu’nun en yüksek madalyası olan Gümüş yıldız ile onurlandırıldı. Güney Kore Cumhurbaşkanı’nca liyakat madalyası, Birleşmiş Milletler’ce üstün hizmet madalyası, Fransa tarafından Legion D Honneur madalyası ile ödüllendirildi. Yıllar sonra çekilen Rambo’ya esin kaynağı olduğu iddia edildi. Amerikan vatandaşlığını kabul etmedi. Memleketine döndü. Politikacıların maaş bağlayalım tekliflerini reddetti. Kıbrıs Savaşı’ndan sonra ABD, Türkiye’ye ambargo koyunca, ABD başkanına mektup yazdı. Aldığı tüm madalyaları iade etti. Hacı Altıner, binlerce Kore Gazisi gibi sessiz bir yaşam sürüp, kendi halinde isimsiz bir kahraman olarak yaşama veda etti. 29 Kasım 1950’de. 24 yıl önce Asya’nın uzak bir ülkesinde şehit düşen 721 kahramanımız ve 2 bin 147 gazimizin aziz anısına..