Kitap okumak bulaşıcıdır!

Yalnızlık hissi yaşıyorsanız, kaliteli uyku sorununuz varsa, hayattan zevk alamıyorsanız, çevrenize karşı kendinizi ifade etmekte güçlük yaşıyorsanız ve ufak tefek unutkanlıklar yaşıyorsanız reçeteniz...

Abone Ol

YÜZDE ON İKİ ARTTI

Kendimce yaptığım istatistiği raporlara dökecek olursak, iki bin 900’den fazla kişiyle yapılan Türkiye Okuma Kültürü araştırmasına göre; 2008’den bu yana okuma oranı yüzde 30’dan yüzde 42’ye yükseldi ama bu oran hala yeterli değil. Araştırmaya göre 30 yaş altındakilerin daha fazla okuduğu tespit edildi. Nüfusun yüzde 10’u düzenli kitap okuma alışkanlığına sahipken 30 yaş altı 19 milyon gencin en az yarısından fazlası, efsanelerdeki gibi beceriksiz gençler olmadığı ortaya çıktı. Araştırma, iki bin 900’ün üstünde kişiyle konuşularak 166 mahalle veya köye gidilerek gerçekleştirilmiş. Bu kişileri bulmak için yüzde 16’sı kırsal, yüzde 52’si metropol, yüzde 52’si kentsel bölgelerde olmak üzere 9 bin kapı çalınmış ve ilginç bir tablo ortaya çıkmış. Araştırma sonuçlarına göre; “Son üç ayda kaç kitap okudunuz?” sorusuna yüzde 36’sı okumadım, yüzde 34’ü 1-2 kitap okudum demiş. Araştırmaya katılanların yüzde 22’sinin hiç kitabı yokken yüzde 32’sinin 20’den fazla kitabı var. Aslında bakarsanız kitap okumak bulaşıcı bir eylem. Ebeveynlerini kitap okurken gören bir çocuk ister istemez kitap okumaya yönelir. En güzel örneğini de yine geçtiğimiz günlerde saat 07.30’da metro da gördüm. Bir anne ve 7-8 yaşlarındaki çocuğu kitaplarını açmış okuyordu. Çocuk, neredeyse her sayfada en az 2 kelimenin anlamını soruyor; annesi de sabırla tek tek açıklıyordu. Dışarıdan bakan bir göz olarak bu durumun onlar için yemek yemek, su içmek kadar sıradan ve normal olduğunu anlamak zor olmadı. Kitap okumak, değerli zamanımızda ‘kayıp’ olarak göreceğimiz değil; çoğumuz için temel insani ihtiyaçlar arasına girdiğinde her konuda biraz daha bilinçli, kültürlü, iletişim kurabilen ve mutlu varlıklar olacağız buna eminim.