Kendi göbeğini kesenler
Bu kez farklı olur mu, belki geçmişten ders çıkarabilmişizdir umuduyla geçen yorucu saatler. Her geçen saat azalan umut ve artan kaygılar… Türkiye bir deprem ülkesi. Bu cümleyi hemen herkes hayatın...
MEVZUAT TAMAM AMA DENETİM?
Neredeyse her beş yılda bir gündeme gelen imar afları, 99 depreminden sonra dünyaya örnek gösterilen bir mevzuata sahip olmamıza rağmen rüşvet çarkıyla, eş-dost-tanıdık referansıyla kağıt üzerinde gösterilen denetimler insan canının ne kadar önemsiz olduğunu her seferinde gösteriyor bize.
Daha 3-4 yıl önce inşa edilen binaların tuzla buz gibi olduğu yere çökmesi, gevşek zemine inşa edilen 15-16 katlı rezidansların yana yatması bu kadar insanının canını alanların hiç mi sorumluluğu yok diye vicdanları yaralıyor.
İskenderun ve Antakya’da yakınlarımızı kaybettik. Depremin üzerinden 36 saat geçmesine rağmen hiçbir arama kurtarma görevlisinin ulaşamadığı bu bölgede insanlar yakınlarının cansız bedenleriyle çaresizlikle yardım bekledi, bazı yerleşim bölgelerinde de yardım beklemeye devam ediyor.
Adıyaman ve köylerinde, Kahramanmaraş’ın kırsal bölgelerinde, Gaziantep Nurdağı’nda çaresizlikle yardım beklendiğini, insanların Twitter üzerinden ünlülerle iletişime geçip yardım için yalvardıklarına tanık olduk.
Yaşanan süreçle ilgili, organizasyonla ilgili söyleyecek onlarca şey var. Hukukun egemen olduğu, hata yapanın, kurallara uymayanın cezalandırıldığı, namuslu vatandaşın teşvik edildiği bir ülkede yaşamak istiyorum. Kendi göbeğini kesen, kendi göbeğini kesmek zorunda bırakılan bir ülkede yaşamak kimsenin hayali değil.