Ekonomi

Kalite demek açlık demek mi?

Vatandaşın kalitesiz gıdalarla doldurmak zorunda kaldığı market ve pazar poşetiyle ilgili uzmanlar ekonomideki kötü günleri ve ‘yerli üretimin’ önemine dikkati çekti

Abone Ol

Memduh Güney/EGE TELGRAF-Asgari ücrete zam yapılmaması sonucu artan enflasyon karşısında ezilen vatandaş kaliteli gıda tüketmekten yoksun. Her geçen gün artan market ve pazar fiyatları insanları en ucuz ürüne yöneltirken sadece karın doyurmak için kalitesiz gıdaların tercih edilmesine sebep oluyor. Ne tükettiğini bilmeyen vatandaşın kalitesiz gıdaya ayırdığı bütçe ise her geçen gün artıyor. “Gıdaya ayrılan bütçe sorun değil ancak hangi kalemde ne kadar kısıtlama yaptığınız önemli” diyen ekonomist İbrahim Attila Acar, “Tüketimde en uygunu tercih etmeye çalışıyoruz. Kırmızı et bin lira diyoruz ki balık ya da tavuk yeriz. Ama kişiler kırmızı eti de tüketmek istiyor. Daha ucuza ve daha kötü de üretilse beslenmek zorunda olan bir toplum var. Şu an simit peynirle kaç gün idare edilebilir” ifadelerini kullandı.

‘ABD’DEN GELİYOR’

Türkiye’nin çok üretmekle ilgili bir sorunu olmadığını ancak yerli malına olan talebin artması gerektiğini söyleyen Acar, “Yerlisi varken ithali tercih etmemeliyiz. Türkiye’ye Çin’den sarımsak, Amerika’dan ceviz, İran’dan antep fıstığı geliyor. Osmanlı Dönemi’nden itibaren Ukrayna’dan buğday ithal ediyoruz, oradan gemilerle Samsun’a ardından da trenlerle Ankara’ya ve Anadolu’ya dağıtıyoruz. İstanbul’a Balkanlar’dan, İzmir’e ABD’den buğday geliyor. Zeytin zengini ülkeyiz ancak Yunanistan ve İspanya zeytini tüketiyoruz” dedi.

‘YERLİ MALI’

Gıda fiyatlarının kontrol altına alınması için Türkiye’nin yeni bir üretim ve tüketim modeline geçmesi gerektiğini söyleyen Acar, “Peynir almaya gittiğimizde raflarda hem yerli üretim hem yabancı marka ürünleri görüyoruz. Yabancı üretimi de tercih ediyoruz. Neden ithal peynirler tercih ediliyor bunun değişmesi lazım. Dövize ihtiyacı olan bir ülkeyiz. Döviz ihtiyacı artınca maliyetlerde yükseliyor. Yerli malına yönelmedikçe ithal ürünler tercih ettikçe fiyat artışları bitmeyecek” ifadelerini kullandı.

“AÇ KALINACAK”

Kaliteli ya da kalitesiz her gıdanın fiyatının yükselmesinin sebebinin yüksek enflasyon ve üretim maliyetlerindeki artış olduğunu söyleyen Tüketiciyi Koruma Derneği Başkan Yardımcısı Fatih Kurdoğlu, “Üretici kar amacıyla bu yola başvuruyor” dedi. Kurdoğlu, “Gramaj küçülterek, porsiyon düşürerek kalitesiz ürünler kullanarak piyasaya bu ürünleri sunuyorlar. Örneğin; peynirde süt tozu tercihi, katı yağ kullanımı gibi tercihler oluyor. Kira ve enerji maliyetlerinden sonra ayakta durabilmek için buna başvurduklarını belirtirken aksi halde tüketicinin sağlıklı gıdaya ulaşmasının imkanının olmayacağının altını çiziyorlar” ifadelerini kullandı.

“GÖZ YUMULUYOR”

Tüketicinin sağlıklı gıdaya erişememesinin sebebinin gelir kaynaklı olduğunu söyleyen Kurdoğlu, “Emekli maaşı, asgari ücret şu an kaliteli gıdaya yetmeyecek miktarda. Maaşlarda ciddi bir artış olsa üreticiler de bu yola başvurmayacaktır. Alım gücünün azalması ve üretimin devam etmesi için üretici kalitesiz gıda satışıyla ayakta kalma derdinde. Piyasada dengenin sağlanması için firmalar bu yola giderken denetleyenler de bunlara göz yumuyor” dedi.

“TOKLUK HİSSİ”

“Kalitesiz gıdaların toplum sağlığını olumsuz etkilediği kesin” diyen İzmir Tabip Odası Başkanı Ceyhun Özyurt da, “Muhtemeldir ki normalde gıdanın içinde olması gereken doğal bileşenler konusunda da eksiklikler var. Fiyatların bu kadar hızla arttığı ortamda kaliteli gıdanın gerçek anlamda piyasada olması çok zor görünüyor. Hem fiyat açısından hem sağlık açısından uyumlu olacak gıdanın da fiyatı enflasyonist ortamda yüksek oluyor. Muhtemelen bazı gıdalarda kaliteden ödün veriliyor. Kabul edilmiş bir kalite ve gıdanın tüketilmesi tokluk hissi yaratmaktan başka bir katkı vermiyor” dedi.