İzmir’in “çılgın projesi”, Çandarlı Temiz Enerji İhtisas OSB olmalı…
Temeli 2011 yılı Mayıs ayında atılan Çandarlı Limanı, çok büyük ve pek çoğu da hayali hedeflerle yola çıkan bir proje idi. Haziran ayında yapılacak seçimler öncesinde alelacele temeli atılan liman, “D...
// AYNI DEVLET “HAYIR” DEMİŞTİ
Bu raporu hazırlayan çalışma komisyonunda, o yıllarda adı DLH olan ilgili kamu kurumunun uzmanları da vardı.
Dikkatli okurlarım anımsayacaktır.
Bu raporu daha önce detayları ile bu sütunlarda yayınlamıştım.
Neyse…
Sorun sadece yanlış hedef belirlenmesinde bitmemişti.
Apar topar başlanan inşaat faaliyetinde bir dizi sorunlar yaşanmış, rıhtım kazıklarında kaymalar yaşanmıştı. Yap-İşlet-Devret (YİD) modeli ile ihaleye çıkılan liman projesi için iki kez işletme ihalesine çıkılmış ve ihaleye teklif veren bile olmamıştı. Liman, AK Parti’nin İzmir için belirlediği 35 Proje arasında en çok önem verilen ve yatırım bedeli en yüksek projeydi.
Ve geldik bugüne…
// 3 MİLYAR TL ÇÖP MÜ?
Geçen 12 yılda yaklaşık 150 milyon dolar (yaklaşık 3 milyar TL) harcanan bu projenin akıbeti belli değil.
Ortalıkta kalakalan milli servetin ekonomiye değer yaratacak şekilde kullanılması için son derece akıllıca kurgulanan ve gerçekleşirse Türkiye’yi denizüstü (offshore) rüzgâr enerjisinde adeta dünyanın en önemli üretim üssü yapabilecek bir proje var.
Yine dikkatli okurlar anımsayacaktır.
Bu konuyu köşe haberlerimizin sütunlarında pek çok kez işlemiş ve Çandarlı’nın tek kurtuluş yolunun denizüstü rüzgâr enerjisi santrallerine odaklanan bir üretim merkezi olması gerektiğini belirtmiştik.
İzmir, Türkiye’deki 4 rüzgâr türbin kanadı fabrikasının tamamına, 7 kule fabrikasının 4’üne ve ülkedeki tek Ar-Ge merkezine ev sahipliği yapan bir şehir.
Bu ölçüde kümelenme başarısı gösteren bir şehrin “dünyada bile olmadığını” altını çizerek vurgulamakta fayda var.
// ALKIŞLAR İZKA’YA
Ve kısa süre önce, İzmir Kalkınma Ajansı’ndaki uzmanlar Çandarlı liman sahasının hemen arkasında bulunan alanda “Temiz Enerji İhtisas Organize Sanayi Bölgesi” kurulması için bir doküman hazırladılar.
Hem de görevleri olmadığı halde…
İzmir’in açık ara en iyi çalışan kamu kuruluşu olan İzmir Kalkınma Ajansı’nın çalışmalarının etkili olduğunu, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın ağzından ilk kez bu projeye destek veren açıklamayı işitince öğrenmiş olduk.
Sektörün en az iki senedir dile getirdiği ve hızla gerçekleşmesi olası bu öneriyi detaylandıran İzmir Kalkınma Ajansı’nı yürekten tebrik ediyoruz…
205 milyon dolar yatırım, 15 bin kişilik istihdam ve en az 1.5 milyar dolar ihracat potansiyeli yaratacak İhtisas OSB projesi, bu kentin geleceğinden sorumluluk hisseden herkesi heyecanlandırmalı.
Dünyada baş döndüren bir hızla gelişen denizüstü rüzgâr enerjisi santralleri artık derinlikten bağımsız yüzer santraller olarak projelendiriliyor. Akdeniz ve Ege gibi derin denizlerde hızla yaygınlaşan bu sistemlerin üretiminde İzmir, dünyanın en önemli üretim merkezi olabilir.
// HERKES, HER ŞEY HAZIR!
Bilgi hazır, teknoloji hazır, insan kaynağı hazır, yatırımcı hazır ve en önemlisi yatırım yeri hazır.
Üretildiği yerden ihracata ya da montaja gidebilecek; doğaya, çevreye ve ulaşım sistemlerine olumsuz etkisi olmayacak ekipmanlar, İzmir’in dev bir pazarda “tek tabanca” olması demek…
Ve hemen hiç konuşulmayan bir diğer konu, Türkiye’nin denizüstü RES’lerde ne kadar potansiyel kurulu gücene sahip olduğunun belli olmaması…
İlgili kamu otoritesi olan Enerji Bakanlığı’nın son teknolojik olanaklarla yeni bir ölçümleme yaptırması ve “Denizüstü RES’ Potansiyel Atlası”nı yayınlaması gerekiyor.
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Bergüzar Özbahçeci, Doç. Dr. Ünver Özkol ve ekiplerinin yaptığı araştırmada çıkan sonuç ise –sıkı durun- Türkiye’nin sadece denizüstü RES’lerde 75 bin megavat kurulu güç potansiyeli olduğu yönünde.
Türkiye’nin mevcut kurulu gücünün bugün itibarıyla 103 bin seviyesinde olduğunu da hatırlatmam gerek…
2030’A KADAR EN AZ 10 BİN MW DENİZÜSTÜ RES HEDEFİ OLMALI
Dünya genelinde denizüstü RES’lerin büyük kısmı İngiltere, Almanya, Çin, Danimarka, Belçika ve Hollanda’da bulunuyor. Avrupa Birliği ülkelerinin, Rusya–Ukrayna savaşının etkisi ile yenilenebilir ve temiz enerji sektöründe yatırımların önünü tamamen açtıkları görülüyor. Avrupa ülkeleri sadece denizüstü RES’lerde 2030’a kadar 200 bin MW kurulu güç hedefi açıklandılar.
Türkiye’nin mevcut üretim altyapısı ile bu pastadan en iyimser tahminle yüzde 5 pay alması durumunda –ki isterse çok daha fazlasını alabilir- en az 10 bin MW kurulu güç hedefini yakalayabileceği anlaşılıyor.
// NEDEN “HEDEF” İSTENİYOR?
Pekâlâ bu hedef neden önemli?
Türkiye’nin potansiyelini bizlerden çok daha iyi bilen yatırımcılar, karar vermeden önce kamu otoritelerinin konuyu ne ölçüde bildiğine ve sahiplendiğine bakıyorlar.
Biz ise iki senelik mücadeleden sonra Sanayi Bakanı’nın ağzından çıkan iki cümleye sevinmekle yetiniyoruz.
Türkiye’nin denizüstü RES’lerde stratejik hedeflerinin henüz açıklanmaması ve politika belgelerinin uluslararası yatırımlar için uyumlu olmaması temel eksiklik olarak karşımıza çıkıyor.
Dünya devleri dört gözle bu hedeflerin açıklanmasını, mevzuatın uluslararası sisteme uyumlu hâle getirilmesini bekliyor. Dünyada yenilenebilir ve temiz enerjide söz sahibi ülkelerinin, maalesef bizim potansiyelimizi bizden daha iyi bildiklerini belirtmemiz gerekiyor.
DEV POTANSİYELE HAZIR MIYIZ?
DRES’lerin kurulacakları bölgelerde rüzgâr enerji potansiyeli, deniz derinliği ve taban yapısı, kıyıya uzaklığı, çevresel ve sosyal faktörlere dikkat edilmesi gerekiyor. Ayrıca projelerin askeri yasak bölge ve eğitim-atış sahası içinde olmaması, deniz trafiğini engellememesi ve kıta sahanlığı açısından sorun teşkil etmemesi önem taşıyor.
Türkiye’de DRES’lerde sıfır noktasında olmasının nedenleri arasında; Karadeniz, Ege Denizi ve Akdeniz’in derin denizler olması geliyor. Ancak son yıllarda deniz derinliklerinden bağımsız olarak yüzer DRES’lerin kuruluyor olması, Türkiye’yi hem kendi denizlerinde hem de yakın coğrafyasında lider ülke yapma potansiyeline sahip.