Kuramsal anlamda Akdeniz Sineması’nı ön plana çıkaran ödüllü yönetmen Ragıp Taranç “ İzmir’in her tarafı plato” diyor
İzmir 1962, doğumlu. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Sinema – Televizyon ve Fotoğrafçılık Ana Bilim Dalı mezunu. Halen aynı fakültede film tasarımı bölüm başkanı, Yönetmenlik ana sanat dalı başkanı.1988’den bu yana belgesel film, deneysel ve kısa metrajlı film çekiyor. Uluslararası festivallerde birçok ödülü var. Dünyanın sayılı festivallerinden ödüllerle dönmüş son belgeseli 9/8 Zenne 1.Flamingo Kültür ve Sanat Günleri’nde gösterilecek Doç. Dr. Ragıp Taranç’la dünden bugüne keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
“Hep bağımsız mı çalıştınız?”
“Evet. Güzel sanatlar fakültesine bağlıydım ama gerçek anlamda bağımsızdım. Teknik anlamda üniversitenin katkısı oluyordu. Ekonomik anlamda şartları kendimiz ayarlıyorduk. Film çekmek için kredi kullandığımız çok oldu. Akdeniz Sineması’ndan uzak duruyordu yönetmenler şimdi döndüler. Akdeniz ülkelerine benzer bir İzmir sinema fonu lazım. “Sinemacılara yer vereceğiz, plato vereceğiz” söyleminden daha önemli. İzmir film fonu bağımsız sinemacılar için platodan çok daha önemli. İzmir’in her tarafı plato. Rahmetli Atıf Yılmaz gelirdi,” hadi bakalım nereye götüreceksin beni “derdi. Buca sokaklarına kadar her yerde film çekmiştir. Ömer Kavur da öyle. Çok değerli bir kent burası”
Doç. Dr. Ragıp Taranç belgesel çekerek başlamış sinemacılığa. Portföyünde çok sayıda film, belgesel ve klip var. Çoğu da çeşitli festivallerde ödül alan bu filmlerden bazıları şunlar. Kapıkule Haziran 1989 , İzmir İzmir,Bir Düğün Masalı, Hıdrellez ,Bazıları Onlara Levanten Diyor, Haziran Yağmurları, Damlacık, Gara,9/8 Zenne. “1980 Sonrası Türk Sineması’nda Kadın” kitaplarından en dikkati çekeni. Fotoğraf sergileri var değişik yerlerde açtığı.
Taranç ile ilgili ekşi sözlük’te şöyle bir entry var..” Yönetmen öğretim görevlisi. Madem çok birikimli bişiler yapsın yahu” Ne diyor bu konuda?
“Yapmak için para lazım. Bugün 1 milyon liradan aşağı bütçeler yok. O nedenle uzun metrajdan daha çok belgesel çalışıyorum. Bulgaristan göçü ilk ses getiren belgeselim. 1989 da Kapıkule’ de yurdumuza girişleri çektim. O zaman sadece TRT vardı. Dışişleri Bakanlığı filmimizi bütün dünyada kullandı. O yaz Çandarlı’da yine bir belgesel çekiyordum. Çağrı gelince apar topar kapıkuleye giitik. 2 ve 3 sınıf öğrencileri lle. Rahmetli Turgut Özal’ın ziyaretini de çektik. Sonra bu kez 2000 yılında Kosova’dan gelen göçmen kadınlar oldu. Onların hayatlarını belgeledim. Gerçekten çok zor durumdaydılar. Her iki filmde de çok ilginç hikayeler oldu”
“Ve 9/8 Zenne”
“.2015 de romanlar üzerine çalışmalar başladı. Roman derneklerinin başında olan Abdullah Cıstır bey fakülteye gelip gidiyordu. “Hıdrıllezi farklı bir karnaval , bir festival gibi kutlamak istiyoruz, bize yardımcı olur musunuz?”dedi. Daha önce Sezen Aksu’nun klibini de yönetmiştim, oradan biliyor beni. İlk Tepecik’e gittiğimde çok şaşırdım. Genç kızlar, erkekler, ilginç kıyafetler ,sokak müzisyenleri,yemek içki.. Hıdrellez kutlaması gerçekten enteresan. Bol malzeme bir belgesel için. Orada zenneyi tanıdım. Şov yapıyor. 2016 da yine gittik ama o sene terör vardı, hıdrellez sönük geçti. 2017 de hıdrellez öncesi zenne (Erbey Özçalabi) ile buluştuk. Kaldığı mekana götürdü bizi. Partneri dansöz Esra (Şenkeman) ile tanıştırdı. Ben bugüne kadar yaptığı mesleğin tarihçesini, kültürünü bu kadar iyi bilen böyle bir insan tanımadım. Dansözlerin hareketlerine kadar herşeyi biliyor. Kendisiyle ilgili de herşeyi anlattı ve bu belgesel 45 dakika olarak ortaya çıktı. Sonra da ülkemiz dışında bol bol ödül aldı. Almaya devam ediyor”
9/8 Zenne belgesel filminde hıdrellez Rio Karnavalı’nı aratmayacak şekilde perdeye yansıyor. Tepecik roman mahallesinde yaşayan genç kadın ve çocukların yanı sıra belgesel Zenne ’nin dansları ve farklı kişiliğiyle zenginleşmekte. Belgesel’in görüntü yönetmeni Levent Berber, Kamerada Melih Tomak ve Gülten Taranç var. Görsel efektler Cenk Çalışkan’dan. Müzik Danışmanı Berrak Taranç. Yapım Direktörü Faik Kartelli. Aldığı ödüller arasında Endonezya’da düzenlenen Jakarta International Humanitarian & Culture Awards Festivali, Girit İnsan Hakları Sinema Festivali, Roma Film Festivali, San Diego SFAFF Academy Awards, New York Dumbo Festivali ilk akla gelenler..
“Bir yönetmen olarak film seyretmek nasıl bir duygu?”
“Mesleki deformasyon oluyor tabii ki. Bir filmin hastalığını herkesten önce görebiliyorum. Öğrencilerime de hep şunu söylüyorum. Kendiniz olun. Sonuçta bir film yapacaksınız, o filmde kendinizden birşeyler olsun. İnsanlar sizin samimiyetinize inanırsa sizinle yolculuk yaparlar”
Doç. Dr. Ragıp Taranç’ın eşi de öğretim üyesi.Ege Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda. Kızı hem sinemayla hem müzikle ilgileniyor.”Antalya Altın Portakal ödüllü “Yağmurlarda Yıkansam “ilk uzun metraj filmi. İlk ona girdiği Tanju Okan Müzik Yarışması’nda önümüzdeki günlerde sahnede de performans gösterecek. Avukat olan diğer kızı ise ailenin telif haklarını koruyor.Damadı ile baba mesleği çiftçilik yapıyorlar birlikte.Taranç her tür müziği dinlemeyi seviyor. Bu belki de işinin bir parçası. Kitapta öyle. Araştırma da okuyor, polisiye romanda. DVD film koleksiyonu inanılmaz. Güneydoğu mutfağı özellikle Antep ve Antakya mutfağını çok seviyor. İzmirli olarak ege mutfağından da vazgeçmek olmaz tabii ki. Araba olarak kamyonet kullanıyor, film için çok malzeme var taşınacak. Futbolda Galatasaraylı, baskette Karşıyakalı. Bir güzel arkadaşı da kedisi Pedro.