Ahmet Buğra TOKMAKOĞLU- EGE TELGRAF/ İzmir’den hafta sonu kaçış noktası olarak Söke’yi tercih ettik ve ilk durağımız Güllübahçe Köyü oldu. Söke merkezinden uzaklaşıp çevresine adım attıkça, doğa ve tarih kendini tüm ihtişamıyla gösterdi. Güllübahçe Köyü, küçük tesisler, kafeler ve restoranlarla dolu şirin bir cazibe merkezi sunuyor. Köyün en dikkat çekici yapısı ise Aziz Nikolaos Kilisesi. 1821 yılında, eski bir kilisenin üzerine inşa edilen bu yapı, Hristiyan dünyasında önemli bir figür olan Aziz Nikolaos anısına yapılmış. Kilisenin iç kısmı oldukça etkileyici olsa da, freskler zamanla tahrip olmuş ve binanın yıkılma tehlikesi nedeniyle içeri girmek tehlikeli ve yasak. Biz sadece fotoğraf çekimi için içeri girdik, ancak ziyaret etmeyi planlıyorsanız dikkatli olmanızda fayda var.
Priene Antik Kenti: Tarihin Derinliklerine Yolculuk
Güllübahçe’den sonra rotamız Priene Antik Kenti’ne yöneldi. Milattan önce 7. yüzyıldan itibaren bilinen bu antik şehir, Yunan dönemine ait birçok önemli yapıyı barındırıyor. Athena Tapınağı, Zeus Tapınağı, Demeter Tapınağı, tiyatro ve agora gibi yapılar burada yer alıyor. Athena Tapınağı’nın sunağının kalıntılarını gördük; burada Athena heykelinin parçaları bulunmuş fakat günümüze sağlam olarak ulaşmamış.
Doğanbey Köyü: Tarihin Gölgesinde Bir Köy
Doğanbey Köyü’ne, tarihi adıyla Domati’ye gittik. Bu köy, Kurtuluş Savaşı sırasında Yunanistan’a göç eden Rumlardan kalan bir yerleşim yeri olarak biliniyor. Eski evler özenle restore edilmiş ve köy oldukça güzel bir görünüme kavuşmuş. Konaklama için şirin butik oteller ve restoranlar mevcut. Ayrıca, burada bir ev almak isteyenler için birçok satılık yapı da bulunuyor. İzmir’den kaçış arayanlar için bu rota, doğa ve tarihle iç içe, keyifli bir hafta sonu geçirme fırsatı sunuyor.
