Elinden bir şey gelmez, sesi çıkmaz. Hak, adalettir güya isteği, gel gör ki. O ve onlar da çok hata yapmıştır. Bazen farkında olmadan. Kasten, aleni, bilerek olmasın da. Bir ofsaytı, penaltıyı, tacı bile. Bahane ederek hak aranır, sözüm ona. Ya doğruysa, %50 yani. O yarısı da menfaat icabı, kendine göre yanlış. Sana yapılan yanlış değil, kuralın doğrusu belki de. Gittin mi derse, davete öğrendin mi peki ? Kendine yapılanı, hakkının yenmesi olarak görür. Tek bir kişiye yüklenir, tüm olayı onun sırtına yükler. Oysa bir baksa çevresine. Belki de adaletsizlik yapan yok. Nasıl bakarsan öyle görürsün, toplum psikolojisi. Sen belki öyle görmek istiyorsun. Spor bu, alt tarafı bir oyun. Bugün kötü davrandığınla, bir gün aynı forma giyersin, hiç belli olmaz. Hangi yüzle bakacaksın. Hep ve her zaman adına süper lig deneni baz alırlar. Kendi olmaz, başkası olur. Örnek alınacak futbolcu mu kaldı. Bu kadar bozuk düzenin içinde, her şey paraya dayandı. Yukarılara çıkmak istiyorsan, para kazanmak istiyorsan. Sen topunu oyna biraderim, kardeşim. Boş kaleye atamadın, sana bir şey dedik mi Allah aşkına. Olabilir, hep gol atan mı var. Hiç kaybetmeyen takım, antrenör, kulüp mı var ? Sizler birer Messi, Ronaldo, Maradona, Pele değilsiniz. Hakemler de Collina, Vautrot değil. 50 metreden penaltıyı, 20 metreden ofsaytı görürsün. Sen neymişsin be abi. Ama hep kaybedince. Kazanınca sus pus. Biriniz kazanınca, hele ki son dakika ofsayt denilen, öyle olduğu tahmin edilen golle. Bir kez olsun, hakeme, 'Hocam bu gol nizami değil vermeyin. Haram puan istemiyoruz. Rakibimizin emeğine yazık, onların da ailesi var' deyin. Valla bu yazma işlerini filan bırakıp gideceğim. O kadar teknolojiyle VAR'a rağmen karar verilemezken. Sonuçta başında insan var. Her ofsayt, ofsayt değil ki. 'Her gördüğünüze, her duyduğunuza, her yazılana inanmayın' derim. Açık kapı bırakın. Belki de hayatının pozisyonuna oynatmıştır, haksızlık etmeyin. Karşıyaka, İzmirspor forması giyen Salih abim vardı, yakışıklı, karimza Salih Kurucuk. Oğlu da doğru yolda Fatih Kurucuk. Lakabı 'Rüzgârın Oğlu', Milli şampiyon atlet Semra Aksu'yla yarışmış futbolcu. Salih abime, orta sahaya 15 metre geriden topu at, kendi yarı alanında fırlasın topla buluştuğu an en az 25 metre fark olurdu. Yardımcı hakemi, sondan ikinci oyuncuyu bile geçer kaleciyle karşı karşıya kalırdı. Herkes ofsayt derdi. Oysa değil. Bazı yardımcı hakemler dalardı bayrak kaldırırdı. Kendi topuna da koşardı, ok gibi. Bayrak havada, hakem oynatırdı nizami gol, hata değil. Ters düşmek değildir bu, adalettir, doğru olandır. Anlayana, düşünene. Yer, konum, ehil, liyakat meselesi,
KİNE GÖRE DEĞİL, KİME GÖRE ?
Herkes hata yapar, yapacaktır. İşinde, yolda, sokakta, evinde, metroda, hata yapmıyor mu ? Nerde nasıl durmasını, oturmasını beceremeyenler, öğretilmeyenler, öğrenemeyenler sahada, tribünde ahkam kesiyor. Hepsi birer şampiyon. Yeter ki yanlış, yamuk pamuk işler olmasın. Yıllar önce gazetelerde okudum sonradan duydum, kendinden de dinledim. İzmir'imin FİFA hakemi Orhan Cebe hocam mekânı cennet olsun, rahmetle şükranla çok şey öğrendim. Yan sahalarda amatör maçta son dakikada penaltı kararı verdi diye, darp edildi, kanlar içinde kaldı. Penaltı bu, 10.saniye de verilir, son salisede de. Oysa adalet bu işte. Ne yapsaydı ya, olay çıkar diye görmezlikten mi gelseydi. Asıl 'kara gömlekli' bu değil mi ? Kafasında kırk tilki dolaşmazdı, kuyruğu birbirine değmeyenlerden. Biz ona eyyamcılık diyoruz, kıvırmak, günü kurtarmak. Boş işler. Onu bunu hesaplamak olmaz. Türkiye genelinde çok sayıda genç hakemler veda etti, sırf bu olaylar darp, şiddet yüzünden. Ailesi istemeyenler çok sayıda. 'Ohh olsun canıma değsin' diyenler bile vardır, çıkar canım ülkemde. Artık o yumruklar, tekmeler, tokatlar havada kalmayacak. Bir damla hayati, yaşamsal kırmızı vücut sıvısı, sahaya akmayacak. Bir ay önce Sercan Özçevik saldırıya uğradı. Olmadı, ama bu kez yetti gari. Berkay Türkekul, Abdülkadir Acar ile Burak Mercan hakem üçlüsü saldırıya uğradı. Saha, takım, futbolcu, kulüp isimlerini yazmayacağım. Konu sportiflikten çıktı, adli oldu. Kötü reklam olmasını istemem. Orhan hocam, göremedi. İzmir'de ilk kez evet evet birinci, öncesi yok. Spor şiddetlisi üç şahıs için tutuklama kararı çıktı. Doğduğu günü bilirim top oynuyordu iyi de gidiyordu. Babası Bülent kardeşimden gördü, yaşadı. Altay'a transfer olacakken o gitti. Hakem kursuna yazıldı Berkay, 22 yaşında. Abdülkadir de öyle 5 yıla kalmaz, süper lige adını yazdırır. Önce ben yazdım bile. Genç hakemler, spor savcılarını, emniyet spor asayiş şubesinin yanlarında olduklarını görünce moral buldular. Hakem ordusuna yeni katılan il hakemliğine yükselen Uğurcan Filibe, Orhan Eren Kara ile Altay Tomey başta olmak üzere, hepsine, hepinize başarılar diliyorum. Üzülmeyin, korkmayın, yılmayın, vazgeçmeyin. Bir iş ya yapılır yapılmaz. Doğruyu yapın, vicdanen rahat olun yeter. Allah yar ve yardımcınız olsun. Anı yaşayın, doya doya. Gelecek haftalara bırakmayın. Sonraki maçı, haftayı, geleceği düşünmeyin. Hakemlik kutsaldır, ulvidir, yücedir, tıpkı öğretmenlik gibi. Hakkını verin, vermeye devam edin.