İş dünyasına özel yeni bir Türk Lirası üretilmeli mi?
Durun… Başlığı okuyup hemen “Vay efendim, ülkemizin milli parasına hakaret ediyorsun, egemenlik hakkımızı ayaklar altına alıyorsun” diyerek kızmayın… İş dünyasının yaşadığı, hem de yıllardır çözüm b...
// 120 GÜN VADE İLE İŞ
Üretmek için hammadde alan ve işleyen sanayici, satışlarını en az 120 gün vade ile yapıyor. Hammadde alırken ödediği KDV’yi vadeli satışlardan taksitle topluyor. Turizm örneğinde olduğu gibi bazı sektörlere uygulanan KDV indirimi ile girdisi yüzde 18 olan firmalar yüzde 1 veya yüzde 8 ile mal satmak zorunda kalıyor. Bu durum firmaların üzerinde ciddi bir KDV yükü kalıyor.
Bu yükün hafiflemesi için firmaların stoklarındaki hammaddeyi ürün haline getirip satması ve faturasındaki KDV’yi tahsil etmesi gerekiyor.
Tabii ki o ürünün piyasasında alıcı varsa…
Bu durumda ödenecek KDV tutarından alacak hanesindeki KDV düşülerek mahsup ediliyor. Süreç asgari bir yılı buluyor.
Herkes rolünü benimsemiş görünüyor. İş dünyası KDV alacaklarını devletin ödemesinin mümkün olmadığını bal gibi biliyor. Devlet ise yaşattığı haksızlık herkesin önünde cereyan ederken bu ödemeyi yapamıyor. Çünkü vatandaşına “tasarruf et” ninnileri okurken, kendisi her türlü şatafatın içinde yüzmeye devam ediyor.
// ÖZDEBİR’İN ÖNERİSİ…
Açık sözlülüğü ve mantık dizgesi ile örülmüş açıklamaları ile hep kulak kesildiğimiz Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, bu konuda gayet yaratıcı bir öneriyi dile getiriyor.
“Maliye Parası” veya “Kaydi Para” olarak adlandırdıkları projelerinin bu soruna çözüm getireceğine dikkat çekiyor Nurettin Başkan ve şöyle devam ediyor:
“Maliye Bakanlığı, bu tarz borçlar için belli şartlara bağlanmış itibari para verecek. Aslında para diyoruz ama ortada fiziki olarak para olmayacak, Hazine’den para çıkmayacağı gibi, likidite dengesini de düzeltecek bir yöntem. Benim sadece bir üyemin 300 milyon liranın üzerinde birikmiş KDV alacağı var. Bu para ile 50 milyon liradan en az 6 tane yeni fabrika demek. Üstelik bu para yüzde 45 enflasyonun olduğu bir ortamda devletin elinde eriyor. Bu para benim elimde olsaydı mal alacaktım veya yatırım yapacaktım. Oysa sanayicinin parası yüzde 45 negatif faizle devletin elinde eriyor. Yanı sıra sermaye ihtiyacını karşılamak için yüzde 25’e kadar faizle bankadan kredi kullanıyoruz. Devletten alacağını tahsil edemeyen sanayici, yüksek faizle kredi kullanırken, bu yetmezmiş gibi bu krediyi masraf olarak bile gösteremeyeceği düzenleme yaptılar. Bu adaletsizlikten çıkıp zulüm, üretmeme vergisi haline geldi.”
// VERGİ VERGİYİ DOĞURUR
ASO Başkanı Özdebir’in önerisi ise pratikte şu şekilde işleyecek:
Devlet, kendisinden alacaklı olan firmaya ‘Çalıştığın bankaya gidip sadece bu iş için yeni bir hesap açtır. Bu hesaba senin adına limit göndereceğim, bu limit karşılığında bunu 12 ay, 36 ay kaç ayda kullanırsan, finansman kullanacaksın’ diyecek. Firma KDV’yi nakit olarak getirip yatıracak. Bunun karşılığında üç ay vadeli özel bir çek alacak. Bu çek reel sektörün kendi arasındaki borç alacak ilişkisinin kapatılmasında da kullanılacak, yani kendi aralarındaki borçların mahsuplaşmasını sağlamış olacak. Üçüncü ayın sonunda çek kimin elinde ise o da devlete yapacağı ödemeyi bu çek ile yapacak. Bu çek her el değiştirdiğinde, KDV, ÖTV, Muhtasar gibi vergiler doğacak. Yani aslında devlet o paranın daha fazlasını 3 ay içinde doğacak vergilerle tahsil etmiş olacak. Başka bir ifade ile çekler, nominal değerleri kadar vergiyi doğurmuş olacak. Bu paranın, ithalatta veya herhangi bir tasarruf aracında kullanımına yönelik de sınırlama olacak. Yani hamiline bir çek olmayacak, arkasındaki cirolardan takip edilebilecek. Bunun bankacılık sisteminin rasyolarının düzelmesine de katkısı olacak.
Nurettin Özdebir dünyada Türkiye dışında sadece Çin’de firmaların KDV alacağı yükü altında kaldığını; Türkiye kadar yüksek enflasyonu olmayan Çin’in farklı finansman modelleri ile firmalarını desteklediğini belirtiyor. Bütün ülkelerin ay sonunda, üç ayda bir ya da yıl sonunda mahsuplaşabildiklerine dikkat çekiyor.
Ne dersiniz?
İlk bakışta devleti zarar sokacağı endişesi yayabilecek bu öneri, doğru ve samimi şekilde uygulanırsa çarpan etkisi yaratabilir.
Ve sorunlu KDV alacağı, bu etki ile yeni vergi türlerini yaratan bir tulumba suyuna dönüşebilir.
Her şeye rağmen Nurettin Özdebir’e kuru bir teşekkürü esirgememek gerek.
En azından pek çok iş dünyası örgütü gibi sütre gerisine yatarak “ört ki ölem” demiyor.
Somut ve anlaşılır önerilerle kamu otoritelerinin ve basının karşısına çıkıyor.
Darısı diğer başkanların başına…