Jeolog Andrés Ruzo, bu sıcak nehrin varlığını 2000’li yıllarda keşfetti ve yaptığı ölçümlerle sıcaklığın 100°C'ye kadar çıktığını belgelerle kanıtladı. Ruzo, nehrin sıcaklığı hakkında, “Bu kadar sıcak suyu fiziksel olarak hayal etmek zor. Elinizi soktuğunuzda saniyeler içinde yanıklar oluşuyor” dedi.
Yerel halk arasında efsanevi bir hikaye olarak anlatılan Shanay-Timpishka, bilim insanları tarafından da uzun süre yok sayılmıştı. Ancak, Ruzo'nun araştırmaları sayesinde nehrin gerçekliği kanıtlandı. Nehrin kaynama noktasına gelmesinin ardında yeraltı jeotermal faaliyetler yatıyor. Çevredeki yağmur suları, gözenekli kayaçlarda toplanarak yeraltı ısısıyla ısınırken, bir fay hattına ulaşıyor ve yüzeye çıkarak nehri kaynar hale getiriyor.
Ruzo, buharın yoğunluğunu şu şekilde tanımladı: "Bu kadar yoğun buhar, insanların akciğerlerini yakacak kadar güçlü." Nehrin sıcaklıkları, bölgedeki hayvan yaşamını da etkiliyor. Sürüngenler ve kuşlar gibi canlılar, nehre düştüklerinde hayatta kalamıyor.
Bilim insanları, Shanay-Timpishka'nın küresel ısınma ve Amazon'un geleceği için önemli bir gösterge olduğunu belirtiyor. Yapılan araştırmalar, sıcaklık artışlarının orman ekosistemine etkilerini gösteriyor, bazı bitki türlerinin yok olmasına ve orman yapısının değişmesine neden olacağı öngörülüyor.
(sözcü)