Yeni başkanın ricası üzerine kendisini uyarmaya, önceki yazımızda çöp dosyamızdan başlamıştık. Çöplerimizin bir kısmı evsel atıktır ki bunlar, mahallelerdeki ilkel usul çöp konteynerlerinden belediyemizin çöp kamyonlarına aktarılır. Bu kısmın ilkelliği hususuna daha sonra tekrar değineceğiz. Ancak şimdiki konumuz olan Ovacık İllegal çöp depolama alanına geri dönersek.
Bu alan Ovacık tarımsal bölgesi sınırında, etrafı tarım arazileri ve zeytinliklerle çevrili, SİT dereceleri ile tanımlanmış doğal sit statüsündeki hazine parselleri içinde kalmakta. Buraya önceki zamanlarda, evsel çöplerin, mahallelerdeki çöp bidonlarından toplanan evsel atıkların da atıldığı doğrudur. Fakat yaklaşık 10 yıldır evsel atıklar İzmir Harmandalı çöp depolama alanına giderken, yol kenarlarına, mahalle aralarındaki kaldırımlara yığılan bahçe budama atıkları, inşaat molozları yine Ovacığa atılmaktadır.
Ve gelişigüzel depolanmış yerlerden toplandığı için yine içinde her nevi çöp bulunmaktadır. İllegal depolama alanının bulunduğu bölgenin özellikleri ile alakalı saymış olduğumuz nedenlerle, öncelikle SİT tanımından dolayı İzmir Valiliği, Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü, Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu yetkisinde, ayrıca, orman sahası olarak tanımlı olması nedeniyle Orman Bölge müdürlüğü sorumluluğundadır.
Milli Emlak’ta hazinemize kayıtlı taşınmaz olması nedeniyle İzmir Valiliği, İzmir Defterdarlığı, Mal Müdürlüğü ve Çeşme Kaymakamlığı’nın da doğrudan sorumluluğu içindedir. Ayrıca ilgili kurumların tabi oldukları bakanlıklar da işin içindedir. Sizlere bu kadar çok kamu kurumu ve yetkili makamı saymışken, 10 yıldır alanı korumaya gayret eden tek kurumun derneğimiz olduğu gerçeğini üzülerek bildiriyorum.
İllegal çöp moloz bahçe atığı depolanan alanda, her yıl çok sayıda yangın çıkmakta, bu yangınlar çevredeki zeytinliklere tarım arazilerine ve yetişme gayretinde olan orman alanın fidanlarına sıçramakta. Derneğimiz her ne kadar 4 kez konuyu savcılık bürosuna taşımışsa da, alanda çıkan yangınlardan maddi zarara uğrayan çiftçilerin de şikayetleri bulunuyor. Tüm dosyalar mükerrer tanımıyla açık dururken ne büyükşehrin ne de ilçenin şu ana kadar somut bir çabasıyla karşılaşmadığımız gibi, alanı korumakla mükellef diğer kurum ve makamlardan da herhangi bir çabaya rastlamıyoruz.
Yeni başkanımızın talebi, yani “o’nu uyarmamızı istemesi” üzerine bu yazıyı kaleme almışsak da, yine de bize göre diğer yerel yöneticilerin, seçilmişler kadar atanmışların da göreve davet edilmeleri gerekmektedir. Kaldı ki, alan bizim derneğimiz sorumluluğunda bir alan değil, yetkileri kapsamında pek çok kurumun denetim ve koruma yetki ve mesuliyeti altında bulunan alandadır.
Mahallelerde yer alan evsel atık konteynerlerine gelecek olursak, bunların her biri ayrı içerikteki çöplerin ayrı ayrı atılacağı konteynerler olması gerekirdi. 2000 li yıllarda dönemin belediye başkanı her nasılsa bu uygulamayı gündeme getirmiş, plastikler, organik çöpler, kağıtlar için tüm mahallelerde ayrı konteynırlar koymuştu.
Halkımız bu uygulamaya hemen adapte olamadı ve atıklar konteynırlara karışık olarak atılmaya bir süre daha devam etti. Ancak bir süre sonra, başta gençlerin ve çocukların bu uygulamaya sahip çıktığı, ebeveynlerini uyardıkları ve halkın büyük ölçüde atık ayırmaya riayet ettiği görüldü. Bu yıllarda ne medeni, ne modern bir kent olduğumuz, ülkeye örnek uygulamayı hayata geçirdiğimiz konuşuluyordu.