İklim krizi, kuraklık, bölgesel ve kitlesel açlık felaketine dönüşmüştür. Afrika, Güney Amerika, Asya ve Orta Aysa’nın pek çok yerinde her geçen gün daha fazla kendini hissettiren kıtlık, toplu ölümlere ve toplu göçlere neden olmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Gıda Örgütü felaketin istatistiki verilerini sürekli Birleşmiş Milletler topluluğu ile paylaşmakta. Ne var ki; iklim krizi önü alınamaz biçimde şiddetleniyor. Bir kesim aydın insan, kişisel karbon ayak izine hassasiyet gösterse de, diğer büyük bir çoğunluk, dünyanın öbür ucunda yetiştirilmiş üretilmiş ürünleri almaya devam ederken, bu lüks tüketimin yarattığı karbon ayak izinin farkında bile olmuyor.
Güncel trentler, alışveriş toplumlarına dönmüş kitleler, sürekli alan ve tüketen zihniyet, moda ve popüler kültür, çevreci yaklaşımın halen çok uzağında. Moda şeklinde trend haline getirilen, vegan, vejeteryan beslenme gibi akımların tıbben karşılığı da olduğu söylenemez. İnsanoğlu binlerce yıldır dünya üzerinde yaşamına devam ederken, avcı toplayıcı kültürden yerleşik yaşama ve tarımsal üretime geçmesi çok eski değildir. Pek çok insan toplumunun halen birkaç yüzyıl öncesindeki atalarında var olmayan beslenme yöntemlerine karşı dahi kalıtsal tepkimesi bulunduğu saptanmaktadır.
Genetik olarak edinilmiş bazı alışkanların bir moda akımı sayesinde değişmesi de beklenemez. Ancak, diğer tarafta gıda üretiminin hem iklimsel gerekçelerle, hem hatalı tarım politikaları nedeniyle, hem de zahmete eş değer kazanımda iş gücü bulamaması gibi türlü nedenlerden düşmekte olduğu gözlenmektedir. Başkaca bir sorun, çok ve verimli ürün almak adına yapılmış hatalardır. Nadas tekniklerini uygulamamak, genetiği ile oynanmış ürünler, petisistler, hormonlu veya zehirli ilaçlama, hatalı sulama, gibi çok sayıda yanlış işlem insan sağlığını bozmaya, üretimi düşürmeye devam ediyor. Çalışan üreten ve kendi kendine yetebilen toplumlar giderek azalıyor. Çevreyi korumak şimdilerde, yüz yıl öncesine göre çok daha güçleşti. Daha fazla bilinç yaratmak gerekirken, tam tersine akımlar hakim popülasyonlar artmakta.
İnsan dışı türler açısından da durum farklı değil. Sanayi devrimi ardından, insanın yer yüzünde çok sayıda türün yok olmasına neden oldu. En büyük sorunlardan biri faydalı tür denilen birçok türün giderek yok olmasıdır. Arıların yaptığı polenleme işini kim üstlenecek, bilim insanları bunun derdine düşmüş durumda. Arı popülasyonları bazı kıtalarda toplu olarak yok olmaya başlamış durumda. Pandemi döneminde insanların 2 ay evlerine hapsolması bile çok önemli geri dönüş sağlanmasına yol açmıştı. Bazı bölgelerde uzun yıllardır tespit edilememiş türler yeniden görüldü.
İnsanın doğasına verdiği yıkıcı etki yanı sıra iklimsel dengelerin bozulmuş olması, ekvatordan kutuplara doğru sıcak enlemlerin hızla yayıldığının tespit edilmesi de büyük rol oynuyor. Daha önce görülmemiş bölgelerde siklonlar, fırtınalar, seller kaydediliyor. Güneydoğu Avrupa Eylül 2024 itibariyle böylesi siklonlarla yere bir oldu. Ağır can ve mal kayıpları yaşandı. Bununla birlikte ısı değerleri son yüzyılın en yüksek oranları şeklinde kaydedilen 4 yılı geride bıraktık. Avrupa ve Amerika kıtası aşırı sıcaklar nedeniyle ölüm vakalarının artışlarını kayda geçirdi. Japonya yollarda yürüyen insanların serinlemesi için güzergahlar oluşturdu, soğuk hava üfleyen tenteler imal edildi. İnsanlık hiç alışık olmadığı bir atmosferde yolunu bulmaya çabalarken, daha fazla duyarlı ve daha dengeli yaşam alanlarına nasıl erişebileceğini sorguluyor.