Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, 29 Kasım 2024 tarihinde İstanbul’da düzenlenen TRT World Forum 2024’te konuşma yaptı. Forumda, "Yarını Dönüştürmek: Eko-Rejenerasyonun Gücü" başlıklı oturumda yer alan Kurum, Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelede attığı adımları, küresel sorumlulukları ve geleceğe yönelik hedeflerini paylaştı.
TÜRKİYE'NİN İKLİM KRİZİNE OLAN TARİHSEL SORUMLULUĞU ÇOK AZ
Bakan Kurum, insanlık için hayati öneme sahip olan doğanın kendini yenileyebilme kapasitesinin tartışıldığı bu forumda, Türkiye'nin iklim değişikliği konusunda tarihsel sorumluluğunun oldukça düşük olduğunu belirtti. Kurum, “Dünyanın kirletilmesinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin suçu neredeyse yoktur,” dedi. Türkiye'nin, sanayi devrimi ile başlayan küresel kirlenmeye katkısının minimal olduğunu ifade etti. Ancak, Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadelede üzerine düşeni yerine getirmek için büyük çaba gösterdiğini belirtti.
YENİLENEBİLİR ENERJİ KAPASİTESİNİ ARTIRMA HEDEFİ
Bakan Kurum, Türkiye’nin enerji dönüşümü konusunda attığı adımları anlattı. Son 10 yılda yenilenebilir enerji kapasitesinin iki katına çıkarıldığını vurgulayan Kurum, önümüzdeki 10 yıl içinde güneş ve rüzgar enerjisi kapasitesinin dört kat artırılmasının hedeflendiğini ifade etti. Bu dönüşümün, iklim değişikliği ile mücadeledeki en önemli adımlardan biri olduğunu söyledi.
KENTSEL DÖNÜŞÜM VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE UYUM
Bakan Kurum, Türkiye’deki kentsel dönüşüm projelerine de değindi. 6 Şubat 2023’teki büyük depremler sonrası başlatılan konut inşaatları hakkında bilgi verdi. Türkiye genelinde 453 bin konutun sıfır atık uyumlu ve enerji verimli yöntemlerle inşa edilmeye devam ettiğini söyledi. Bu projelerin, aynı zamanda iklim değişikliğine uyum sağlayacak şekilde tasarlandığını belirtti.
SIFIR ATIK PROJESİ VE KÜRESEL İSRAFA KARŞI MÜCADELE
Kurum, Türkiye’nin Sıfır Atık hareketinin önemine de dikkat çekti. Sıfır Atık Projesi kapsamında, Türkiye’de 193 bin binada sıfır atık yönetim sistemi kurulduğunu ve bu projeyle 60 milyon ton atığın geri kazandırıldığını söyledi. Ayrıca, bu projeyle 498 milyon ağacın kesilmesinin önüne geçildiğini belirtti. Bakan Kurum, bu hareketin tüm ülke genelinde yaygınlaştırılacağını ve 2025 yılı sonuna kadar depozito yönetim sisteminin kurulumunun tamamlanacağına da değindi.
İKLİM KANUNU VE GLOBAL İKLİM YÜKÜ
Bakan Kurum, Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadele konusunda bir diğer önemli adım olarak İklim Kanunu’nun bu yıl yasalaşıp yürürlüğe girmesinin planlandığını belirtti. Bu yasal düzenleme ile, iklim değişikliğiyle ilgili atılacak adımların daha sistematik hale geleceğini söyledi. Ayrıca, iki hafta önce Azerbaycan’da düzenlenen COP29 toplantısında, Türkiye'nin 2053 yılına yönelik iklim hedeflerini tüm dünya ile paylaştığını ifade etti.
Kurum, iklim krizinin maliyetini en az katkıyı sağlayan ülkelere yüklemenin adaletsizlik olduğunu vurguladı. Türkiye’nin, bu konuda küresel eşitsizliklerin önüne geçilmesi için sesini yükseltmeye devam edeceğini söyledi.
TÜRKİYE’NİN FİLİSTİN KONUSUNDAKİ DURUŞU
Bakan Kurum, Filistin meselesine de değindi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye’nin Filistin’in özgürlüğü için kararlı bir duruş sergilediğini ve bu konuda tüm dünyaya örnek olduğunu ifade etti. Türkiye'nin, Filistin'e en fazla yardım yapan ülke olduğunu belirten Kurum, bu kararlılığın devam edeceğini söyledi.
PANELDE KONUŞAN DİĞER İSİMLER
Forumda, Bakan Kurum'un yanı sıra, Absolute Foods Kurucusu ve CEO’su Agam Khare, EKI Enerji Hizmetleri Kıdemli Genel Müdürü Bhuwan Shukla, Çevre Savunma Fonu Küresel İklim İşbirliği Müdürü Christopher Dekki, E+ Enerji Geçiş Enstitüsü İcra Direktörü Dr. Rosana Rodrigues dos Santos ve Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı Türkiye Ülke Ofisi Temsilcisi Stephen John Cahill de konuşmalar yaptı.
Bhuwan Shukla, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için biyoçeşitliliğin korunması gerektiğini vurguladı. Christopher Dekki, metan gazının sera etkisinin büyük olduğunu ve bu gazın salınımını izlemek için yeni bir uydu geliştirdiklerini söyledi. Stephen John Cahill, küresel gıda fiyatlarındaki artışın, dünya çapında yoksul ülkelerdeki gıda güvenliği sorunlarını derinleştirdiğine dikkat çekti.