Öyle ki; Savunmasız kadın, erkek, çoluk çocuğa kamalar ile saldırmaktan yorgun düşmüşlerdir. Osmanlı'nın Rusya ile girdiği savaşlar hep hezimet ile sonuçlanmıştır.
Bu da demek oluyor ki; Ayı ile dans etmek, efeler gibi tek başına zeybek oynamaya benzemez. 'Kendi ayağıma giyeceğim' diye ördüğün çorabı başına giydirip gönderirler.
Uluslararası sularda yüzmek, Anadolu'da cemaate seslenmeye benzemez. Diplomasinin kendisi teoride zerafet ile bezenmiştir de, pratikte seni neye uğradığını şaşırtır. Son ve öldürücü hamlesini yapıverir. Deve kuşu gibi bakakalırsın.
‘Irzımızdır çiğnenen, evladımızdır doğranan…
Hey sıkılmaz! Ağlamazsan bari, gülmekten utan’