Nihat AK/EGETELGRAF-Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Bölgesel İhracat Buluşmaları etkinliklerinin ilkini İzmir’de Ege İhracatçı Birlikleri’nin (EİB) ev sahipliğinde gerçekleştirdi. Türkiye ihracatına yön veren isimlerin katıldığı toplantıda ihracattaki zorluklar ve çözüm önerileri gündeme getirildi.
Üretim ve ihracatın ülke ekonomisinin lokomotifi olduğunu vurgulayan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, “Ne kadar çok üretir, ürettiğimize ne kadar çok değer katar, ne kadar çok ihraç edersek ülke ekonomisine de o kadar katkı sunarız. Biz Türkiye’yi ihracatta dünyanın ilk 10 ülkesi arasına çıkarmak istiyoruz. Yeni dönemde bütün çalışmalarımızı bütün oyun planlarımızı, bütün stratejilerimizi bu hedef doğrultusunda yapıyoruz. 2024’te yüzde 2,5 artıdayız. Geçen yıl, 262 milyar dolarla tüm zamanların en yüksek yıllık ihracat değerine ulaştık. Küresel ihracattaki payımızı yüzde 1,08’e çıkardık. 2025’e 280 milyar dolarlık ihracat hedefiyle başladık. Yani bu yıl ihracatımızı yaklaşık yüzde 7 artırmayı hedefliyoruz. Başarabilir miyiz? Türkiye’nin potansiyeline, ihracatçımızın gücüne baktığımızda daha fazlasını da yapabiliriz” dedi.
Türkiye İhracatında Ege İhracatçı Birlikleri’nin önemli bir yeri olduğuna dikkati çeken TİM Başkanı Gültepe, “2024’te Ege İhracatçı Birlikleri’ne kayıtlı 7 bini aşkın firmamız ihracat gerçekleştirdi. Söz konusu firmalarımız ihracatımıza 18,4 milyar dolarlık katkı sundu. EİB çatısı altındaki birliklerimiz beş sektörde birinci oldu. Türkiye’den Japonya’ya en fazla ihracatı EİB gerçekleştirdi. Bunlar EİB adına, ihracatımız adına, son derece önemli, son derece anlamlı başarılar” ifadelerini kullandı.
‘5 PUAN ALTI’
İhracatçının düşünülenin tam aksine yüksek döviz kuru istemediğini belirten Başkan Gültepe, “2024’te özellikle bazı sektörlerde rekabetçiliğimiz zarar gördü. Bu yıl aynı şekilde devam etmemeli. Hiç değilse bu yıl enflasyonla kurun paralel hareket etmesi gerekiyor. Enflasyonla mücadele tamam ama sanayiyi de unutmamalıyız. Üretimi ve ihracatı destekleyecek politikaların hızla devreye alınması gerekiyor. Aksi takdirde üretim ve ihracatımız sürdürülebilir olma özelliğini kaybeder. Bu da ekonominin lokomotifi olan ihracatın yavaşlaması anlamına gelir. Elbette böyle bir ihtimali düşünmek bile istemiyoruz. Dolayısıyla 2025’te enflasyonla kurun paralel hareket etmesi gerekiyor. Bu bizim yüksek kur istediğimiz anlamına gelmiyor. Aksine hiçbir zaman böyle bir talebimiz olmadı. Biz, “Enflasyonla kur paralel hareket etmeli” diyoruz. Hatta yıllık enflasyonun beş puan altına bile razıyız” şeklinde konuştu.
‘BÖLGESEL ASGARİ ÜCRET’
Artan maliyetleri nedeniyle rakipleriyle rekabet edemediklerini bu nedenle bölgesel asgari ücret uygulamasına geçilmesi gerektiğini savunan Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “Maliyetlerinin yükselmesi nedeniyle personel giderleri 2024’te, finansmana erişim zorlukları, üretimdeki daralma ve rekabet gücünün kaybı gibi sorunlarla bütün sektörlerimize ağır bir yük getirdi. Bu durumun en belirgin sonucu ise konkordato başvurularında yaşanan tarihi artış oldu. Üretim düşüşü şirket kapanmaları, konkordatoları artırdı. İhracatımızın düşmesiyle kapasite kullanım oranımız yüzde 84’lerden yüzde 77 seviyelerine gerilemiş durumda. Hazırgiyim sektörü tekstil ile beraber bundan yaklaşık 2 yıl öncesinde 1,2 milyon kişiye istihdam sağlıyordu. Bizim tahminimize göre kayıp 300 binden fazla. Aynı dönemde sanayi istihdamındaki toplam kayıp 500 bin kişi. Yani, sanayide istihdam edilip ayrılan ya da işsiz kalan her 2 çalışandan 1’i tekstil ve konfeksiyon sektöründen ayrılmış. Bildiğiniz üzere asgari ücret 22 bin 104 TL olarak açıklandı. Bölgesel asgari ücreti tartışmamız gerektiğini düşünüyorum. Rakip ülkelerle kıyaslandığında son dönemde artan maliyetlerimiz nedeniyle rakiplerimize göre yüzde 40-50 daha pahalıyız” dedi.
‘KAYBETME KORKUSU’
İhracatçıların etkin oldukları pazarları kaybetme korkusu yaşadığına dikkati çeken Başkan Eskinazi, “İhracatçıların çok daha etkin bir destek mekanizmasına ihtiyacı var. Yürütülmekte olan ekonomik program; ekonomi yönetiminden uzak, sadece finansa yönelik yönetilmektedir. Bu sebeple; reel sektör ve sanayi zaman geçtikçe bir çıkmaza girmektedir. İhracatçılara acilen Merkez Bankası’nın döviz bozdurma mecburiyeti ve döviz alma zorunluluklarının kaldırılarak daha rahat hareket etmesinin sağlanması gerekiyor. Aşırı değerli olan TL’ye karşı ihracatçıların döviz bozdurmaları esnasında mahsup edilmek kaydıyla yüzde 10’a kadar bir teşvik verilmelidir. Bankaların bizlerden talep ettiği Döviz Dönüşüm Desteği Taahhütnameleri’nde bir ay süre ile döviz almayacağımıza dair taahhüt veriyoruz. Uygulama Talimatı’nın Madde 7 – 5. fıkrasında taahhüt tutarının yüzde 10’una kadar yapacakları döviz alımlarının taahhüdün ihlali kapsamında değerlendirilmeyeceği belirtiliyor: “Bizim gibi hemen hemen her gün ihracat bedeli tahsilatı yapan ve döviz dönüşüm desteğinden yararlanan firmaların yüzde 10 istisna hesaplamasının hangi tarihten başlayacağı konusunda bankalardan bir açıklama alamadık. İthalat ödemelerinin istisna kapsamında olduğunu düşünüyoruz ancak uygulama talimatında buna ilişkin bir madde göremiyoruz” diye konuştu.