“Güneşin seninle kucaklaşmasını istiyorsan gölgeden çık” demiş, gölgenin bazen ne kadar sıcak bir dost olmadığını bilmeyenler... Gölge... Aslında en kuvvetli ışığın yoldaşı değil midir? Kusurları örte...
“Güneşin seninle kucaklaşmasını istiyorsan gölgeden çık” demiş, gölgenin bazen ne kadar sıcak bir dost olmadığını bilmeyenler... Gölge... Aslında en kuvvetli ışığın yoldaşı değil midir? Kusurları örten, gizemleri saklayan, uçsuz bucaksız bir özgürlük alanı... Gördüğünü değerlendirmek kolaydır. Mesele, görmediğini algılayabilme kapasitende. Her insan ışıklarda yıkanmak ister. Peki sen, gölgelerde var olabilecek kadar güçlü müsün?
Haydi, bunu biraz konuşalım...
Bu yazım ile size ‘Merhaba’ derken ve bundan sonraki her yazımda size gölgede kalmış güzellikleri elimden geleni anlatmaya çalışacağım. Belki böylelikle sevgili okurum, senin de yalnızlığına kucak açabilir, kısa bir an bile olsa farklı bir pencereden bakmana yardımcı olabilirim. İşte, o zaman dünyanın en mutlu insanı ben olurum...
‘Gölge’ demiştik, durmayalım.
Düşün bir... Düşsen de kalksan da... Koşsan da koca bir ağacın arkasına sığınsan da arkana dönüp baktığında ne görüyorsun? Ya da kalbin pare pare olmuşken sen de benim gibi sıcacık bir yorganın gölgesine sığınmak istemiyor musun?
Işıl ışıl parlayanları herkes ister, sen şuna cevap ver, grilere de var mısın? Değişmeye ve birlikte gelişmeye var mısın?
Seni seçenleri ve her daim korumak isteyenleri sev bu sefer de... Zorluk havada buz gibi asılı kaldığında, sahip oldukların için savaşan; birlikte daha güçlü olduğunuzda ısrar eden, tüm ihtimalleri yenebilen, hayatın en karmaşık kısımlarını bile değiştirebilen birini... Ayrılmak ve bulunduğu durumu terk etmek için sebepler arayanların yerine, en karmaşık sorunları bile çözebilen birini... Kaotik bir ortamda sakin yerin olmayı başaran birini... Sessizce sevebilen, sessizliğin büyüsünü bilen ve kalemini silahı olarak değil en büyük yeteneği olarak kullanan birini... Sabah enerjilerinize katlanan, hüznünüzün derinliğine dalmak için çaba sarf eden, anlattığınız her abuk hikayeye dikkatini veren, kabuslarınızda size el uzatan ve gölgedekilerinizi gerçekten görebilecek insanları alın bu sefer hayatınıza...
İşte, ben bu huzurla devam etmek istiyorum hayatıma. Huzur dediysem, her şeyin mükemmel olduğu bir hayattan bahsetmiyorum. Gerçeklerin suistimal edilmediği, korkmadan sırtımı yaslayabileceğim, kim daha çok çabaladı yarışı olmadan sakin ve dingin bir hayat hayal ediyorum... O yüzden kendi rızam ile gölgeye sığınıyorum.
Ağlayarak geldiğimiz bu dünyaya gelmeyi hiçbirimiz kendimiz seçmedik. Ancak bize bahşedilen bu enfes süreyi şekillendirmek ve nasıl yaşamayı tercih etmek bizim elimizde. Ruhumuzdaki bütün yorgunluğu ve kırık kalbimizin hissettirdiği parçacıkları süpürmenin tam zamanı... İster kabul et, istersen kov ama ben her zaman burada olacağım. Bazen kırmızının tam odağında bazen ise zifiri gölgede... Aynı kalıplarla, farklı cümlelerle...
O zaman şimdi yeniden başlamanın tam vakti...
Haydi! Başlayalım...