Memduh GÜNEY/EGE TELGRAF- İzmir’de Körfez’deki toplu balık ölümleri ve toprakta yaşanan kirlilikten sonra hava kalitesi de normların altında kaldı. Temiz Hava Hakkı Platformu Türkiye’nin 2024 yılındaki hava kalitesine dair araştırmasını yayınladı. Yapılan araştırma sonucunda ‘nüfusun en az yüzde 92’si hala kirli hava soluyor’ başlığı altında yayınlanan raporda İzmir için dikkat çekici bir sonuca varıldı. Araştırmada ‘İzmir’de hava kalitesi alarm veriyor’ ifadesine yer verilirken hava kirliliğine yol açan partiküller açısından kent sakinlerinin yıl boyu ulusal mevzuatın koyduğu sınır değerin üstünde kirli hava soluduğu ifade edildi.
“HASTALIKLARA SEBEP”
Türk Toraks Derneği Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nilüfer Aykaç, raporun hava kirliliği konusunun ülkedeki önemli bir sorun olduğunu tekrar gösterdiğini söyledi. Aykaç, “Oysaki sağlık için büyük tehdit olan hava kirliliğinin önlenmesi için Paris anlaşmasına imza atan devletimiz bugüne kadar bu konuda etkili adımlar atmalıydı” dedi. Hava kirliliğinin sebep olabileceği hastalıkları da sıralayan Aykaç, “Anne karnında gelişme geriliği, erken doğumlar, bebeklerde solunum sistemi sorunlu acil vakalar, astım, kronik bronşit gibi hastalıklar, akciğer kanseri, öğrenmede güçlük gibi hastalıklara sebep olabiliyor” dedi.
“YANGINLAR ETKİLİYOR”
Hava kalitesinin kötü olmasının sebebinin enerji üretiminde ve sanayide fosil yakıtların kullanılması olduğunu söyleyen Aykaç, “Özellikle büyükşehirlerde çok katlı binalar şehrin hava kirliliğini artırmaktadır. Termik santraller, sanayi bölgeleri, yeşil alanların azaltılması ve orman yangınları hava kirliliğine katkıda bulunmaktadır” diye konuştu.
“ÖNCÜ OLUNMALI”
Hava kalitesinin iyileştirilmesi için enerji üretiminde ve sanayide fosil yakıt kullanımından vazgeçilmesinin şart olduğunu söyleyen Aykaç, “Belediyelere özellikle toplu taşıma ve bisiklet yolları ile aşırı trafiği azaltma konusunda önemli görevler düşmekte. Kent planlamasının doğru şekilde yapılması, yeşil alanların korunması ve artırılması önemlidir. Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımladığı “Sağlıklı şehir” kavramına uygun şehirler yaratmak için çalışmaları gereklidir. Ayrıca yenilenebilir kaynaklardan enerji üretiminde belediyeler öncü olabilir” dedi.
“EN TEMEL HAK”
“Temiz hava solumak en temel insan hakkıdır” diyen Aykaç, “İnsanlara sağlıklı bir çevrede yaşama olanağı yaratmak kamusal otoritenin temel görevi ve sorumluluğudur. Merkezi idarenin enerji, ulaşım, kalkınma, çevre ve sağlık başta olmak üzere tüm politikalarında insan, çevre ve doğayı önceleyen bir anlayışta olması ve bu konuda yerel yönetimlerle birlikte çalışması bir zorunluluktur. Merkezi yönetim özellikle kömürlü termik santrallerin kapatılması konusunda hızla adım atmalıdır. Yanlış enerji ve sanayi politikalarından vazgeçmelidir. Karbon yutak alanları olan ormanları korumalı; madenlerle, otellerle yok edilmelerine izin vermemelidir. Uluslararası anlaşmalara uymalı ve gereklerini yerine getirmelidir” ifadelerini kullandı.
“KALİTESİZ KÖMÜR”
Halk Sağlığı Uzmanı ve İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Gül Ergör de, İzmir’in merkezinde olmasa da çevredeki sanayi merkezlerinden kaynaklı kirlilik oluştuğuna dikkati çekti. Ergör, “Özellikle Aliağa bölgesinden kuzey rüzgarlarla partiküller Karşıyaka tarafına geliyor. Yine yoğun trafik, egzoz gazları hava kirliliğine sebep oluyor. İzmir’de hala her bölgede doğalgazla ısınma yok. Kömür kalitesi de denetlenmiş değil. Kalitesiz kömür konusunda da önlemler alınmalı. Mümkün olduğunca hızlı bir şekilde her bölgeye doğalgaz sağlanması şart. Pahalı bir hizmet ancak kirli hava solumamak adına fiyatlandırma konusunda da yardımcı olunmalı. Sanayiler mutlaka denetlenmeli. Belediyelerin ve bakanlıkların yaptırımları olsa da bu noktada daha caydırıcı yasaklar olmalı. Kapalı ortam hava kirliliğinde sigaranın etkisi çok fazla. Kapalı ortamda sigara kullanımına da dikkat edilmeli. Çünkü astım ve koah ataklarını tetikleyebiliyor” ifadelerini kullandı.