Hani kıyılar herkesindi

Yaz geldi, yine aynı haberler:

Abone Ol
Yaz geldi, yine aynı haberler: Giriş bin liraymış... Lahmacun 250 liraymış... Ayran mı? 50 lira. Şişe açtırmak 3 bin lira, patlatmak 4 bin... Fişler, mekanın ismi kapatılmadan paylaşılır -zaten paylaşımın amacı o ismi göstermektir- toplam rakam zoom’lanır, falan filan... Çok severiz bu haberleri. Bazı meslektaşlarım bana katılmasa da her zaman söylerim; magazin haberin kralıdır. Toplantının içeriğinden çok mikrofonun açık kalmasına bakar izleyici. Ne yapsın açılış konuşmasını. Kalabalıktaki kavgaya bakar o. Defilede düşen manken, mecliste yumruklaşmalar, konserde atılan sloganlar... Örnek çok, dönelim konuya... Bu yaz da şişirilmiş faturaları gözümüze sokacaklar. İyi, güzel, izleyelim de burada asıl sorgulanması gereken, beach clup’ların kıyılarımızı istilası değil mi? Kıyılar bizim’, ‘Sahiller herkesin kullanımına açık’, ‘anayasal hak’ dediğinizi duyar gibiyim. Öyle mi? Alın havlunuzu, beş yıldızlı bir otelin plajına ya da beach clup’a gidin. Havlunuzu serin. ‘Ben burada güneşlenip denize gireceğim, para da vermeyeceğim’ deyin bakalım, derisi köseleye dönmüş bir plaj görevlisine. En iyimser tahminle, kovalarlar bizi. E hani kıyılar bizimdi, herkesindi, anayasal haktı. N’oldu? Doğru, Anayasa’da yazmışlar: KıyıAnayasa'nın 43. maddesi uyarınca, herkesin eşit ve serbest kullanımına açık olan ve kamu yararına kullanılması zorunlu olan bir alandır. Ha’di o zaman, girelim. Giremeyiz. Neden giremeyiz? Çünkü hakkımızı aramak yerine, olayın magazinindeyiz. Lahmacununda, şezlong parasında... Hakkımızı aramaya çalışsak kim yanımızda duracak? Orası muamma... OLMAYACAK DUA İŞTE Çok değil, 100-150 yıl sonra evlilik kurumu bitecek, dinler ortadan kalkıp yerini mistik felsefeler ve astroloji alacak, devletler yıkılıp yerini konseyler ve teknoloji şirketleri alacak“ öngörüm, bir kenarda dursun, normal şartlarda seneye bu zamanlar yapılması beklenen seçim için şimdiden söyleyeceklerim var. 90’lı yılların ortalarından bu yana siyasete, seçime, sandığa kafa yoran bir kardeşiniz olarak yine tekrarlıyorum: Milletvekili olabilmek için yeterlilik sınavı yapılmalı. Adayların, başta tarih olmak üzere hukuk, ekonomi, kamu maliyesi, sosyal psikoloji, uluslararası ilişkilerde birikimi olmalı. Olur mu? Biz görmeyiz de belki yıllar sonra... Mevcut şartlar, yukarıda saydığım yeterliliklerin değil, güçlünün yanında. E madem önerinin kabul görmeyeceğini biliyorsun, niye söylüyorsun“ diyenlere cevabım, daha önce de soranlara söylediğim gibi “Biz on yıllardır söylüyoruz. Var mı şöyle ceketiyle gelip ceketiyle gidecek helal süt emmiş bir vatan evladı“ demek için. Söyledim, günah benden gitti.