Nihat AK/EGE TELGRAF- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre tüketici fiyat endeksi (TÜFE) kasım ayında aylık bazda yüzde 3,28 arttı. Yıllık enflasyon ise yüzde 61,36’dan yüzde 61,98’e yükseldi. SSK, Bağ-Kur emekli maaşı ile memur zammı büyük oranda netleşti. Ama farklı hesapların yapılacağı iddiaları merakları artırdı.

ZEYTİNİN TANESİ 1 TL

Ekonomi politikalarında ciddi adımlara ihtiyaç olduğuna dikkati çeken Türk-İş İzmir 3. Bölge Temsilcisi Hayrettin Çakmak, “Enflasyon rakamları açıklandı. Enflasyon rakamlarının açıklandığı gün herkesin gözü kulağı medyada oluyor. Kimi çarşıda pazardaki fiyat artışlarını merak ediyor. Kimi maaş artışlarının ne olacağının hesabını yapmak istiyor. Bu yüksek enflasyon sürecinde emekçi kesime yapılacak maaş zamları kesin çözüm olmayacaktır. Bugün maaşlara zam yapılıyor. Ertesi gün iğneden ipliğe her şeye zam geliyor. Emekçinin maaşı daha eline geçmeden erimeye başlıyor. Biz gerçek çözümü, enflasyonun önlenmesi olarak görüyoruz. Zeytinin tanesi 1 lira olmuş. Biz maaş zamlarının ne olacağını konuşuyoruz. Önce enflasyon nasıl düşürülür buna kafa yorsunlar. Önlesinler ki emekçimize verilen maaş zamları güneş görmüş kar misali eriyip gitmesin. Alım gücü yükselmiş olsun” diye konuştu. 

Hayrettin Çakmak-1

‘DOĞRU YAKLAŞIM DEĞİL’

Türk-İş Başkanı Ergün Atalay yaklaşımını doğru bulmadığını belirten DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, “Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, 11 Aralık'ta yapılacak ilk toplantıda bugünkü açlık sınırını baz alacaklarını belirtiyor. Ocak ayı sonunda Şubat ayının ise başında emekçinin eline geçecek maaş zammı için bugünkü açlık sınırını veya enflasyon rakamlarının baz alınmasını doğru bulmuyorum. Çünkü siz eğer bugünkü açlık sınırını baz alarak masaya oturursanız zaten Aralık ayındaki açlık sınırının ve Ocak ayındaki açlık sınırının rakamlarını ortadan kaldırmış oluyorsunuz. Biz insani ihtiyaçlar dikkate alınarak bir maaş zammı belirlenmesinden yanayız. Biz bir evdeki iki asgari ücretlinin aldığı toplam maaşın yoksulluk sınırın üzerinde olmasını istiyoruz. Türkiye'de asgari ücretin tespitinde uluslararası standartlara uyulmuyor. Birleşmiş Milletler, Uluslararası Çalışma Örgütü ve Avrupa Konseyi standartları dikkate alınmıyor; ailesi hesaba katılmadan tek bir işçi üzerinden asgari ücret hesaplanıyor. Asgari ücret tespitine ilişkin 131 sayılı ILO Sözleşmesi onaylanmalı, Avrupa Sosyal Şartı’na asgari ücretle ilgili konan çekince kaldırılmalı” dedi.

Merakla beklenen Durukan Şekerleme hisselerinde son durum Merakla beklenen Durukan Şekerleme hisselerinde son durum

ÇİFTE STANDART

Emekliler ve emekçiler için iki farklı asgari ücretin belirlenmesinin yanlış olduğunu vurgulayan Sarı, “En düşük emekli maaşı 7 bin 500 lira. Çalışanlar için asgari ücret 11 bin 400 lira. Bu uygulamadan derhal vazgeçmeleri gerekir. 2008 yılında çıkarılan 5510 sayılı Yasa’dan önce asgari ücretten düşük emekli aylığı söz konusu değildi. En düşük emekli aylığı en az asgari ücret düzeyine yükseltilmeli. Devletin özel sektördeki işçilerle kamu işçileri ve kamu görevlileri arasında ayrım yapması Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı. Asgari ücret en düşük kamu işçisi ücreti ve en düşük memur maaşı dikkate alınarak hesaplanmalı. Asgari ücret, uluslararası standartlara uygun şekilde, işçinin ailesi ile birlikte geçinebileceği bir ücret olmalıdır. Temel ihtiyaç maddelerinin belirtilen enflasyon rakamlarının üzerinde çıktığını görüyoruz. Enflasyon rakamlarının durdurulamadığı sürece, sahte açıklamış enfeksiyonlarla asgari ücretin belirlenmesine karşıyız. Asgari ücretle masada tüm sendikaların, tüm odaların, işverenlerin ortak vereceği bir mutabakat ortamı yaratılmadan sadece ve sadece bir kişinin iki dudağı arasında kalan bir asgari ücretin bu toplumu refah düzeyine ulaştırmayacağını düşünüyoruz. Emekçi kesimin hak ettiği rakamları masa değil sokak eylemleriyle alabileceğini ifade ediyoruz” diye konuştu. 

‘KİME VE NEYE GÖRE?’

Maaş zamlarının kime ve neye göre yapılacağının büyük anlam ifade ettiğini belirten ekonomist Murat Kartalkaya, “Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre tüketici fiyat endeksi (TÜFE) kasım ayında aylık bazda yüzde 3,28 arttı. Yıllık enflasyon ise yüzde 61,36’dan yüzde 61,98’e yükseldi. Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAG) verilerine göre ise kasım ayında TÜFE aylık bazda yüzde 5,58, yıllık bazda yüzde 129,27 arttı. Kasım ayında en yüksek artış doğalgaz, su, elektrik gibi faturaları da içeren konut kategorisinde yaşandı. İzmir’de havalar sıcak gittiği için bunu tam idrak edemedik. Havalar soğumaya başladığında ısınma giderleri ciğerlerimizi yakacak. Şimdi farklı enflasyon hesaplamalarından hangisi baz alınacak. Tabii ki TÜİK rakamları. Asgari ücret artışında resmi enflasyona göre mi yoksa hedeflenen enflasyona göre mi yapılacak? İktidar sözcülerinin sıkça dile getirdiği “hedeflenen enflasyon doğrultusunda ücret artışı”nı emekçi kesimi kabul etme eğiliminde değil. Böylesi çok bilinmeyenli denkleme dönüşen ortamda kişi başına GSYH artışı esas alınmalı. Asgari ücret baskılanmış ve güdümlü resmi enflasyona göre değil geçim şartlarına ve ekonomik büyümeye göre saptanmalıdır” şeklinde konuştu. 

‘BEŞ YIL GEÇER’

Günümüz şartlarında emekçilerin 5 kadar sıkıntı yaşayacağını öngören ekonomist Murat Kartalkaya, “Gönül güzel şeyler söylemek istiyor. Ama eldeki verilere baktığımızda iç açıcı şeyler söyleyemiyoruz. Maaş artışları gerçekleştirildikten sonra enflasyon yükselişlerinde bir azalma olacağını düşünüyorum. Alım gücünün düşmesi talebi azalttı. Talebin azalması nedeniyle üreticiler satış fiyatlarını yükseltemez hale geldi. Daha da geleceklerdir. Girdi maliyetleri yükselse bile üreticiler kar marjlarını daha da düşürerek ayakta kalmaya çalışacaklardır. Gerek işletmeler gerekse şahıslar girdi maliyetlerinin daha üzerinde harcama yapıyor. Bu da kredilerle oluyor. Kredi kullanımlarının ödemeleri bitene kadar talep daralması devam edecektir. Ben bu şartlar altında 2024’ün daha zor geçeceğini düşünüyorum. Normalleşme sürecinin beş yıl kadar süreceğini tahmin ediyorum” diye konuştu. 

‘BU KADAR OLMAZ Kİ!’

Emeklilerin haklarını alması için yaptıkları çalışmada duyduklarına inanamadıkları belirten emekli İbrahim Yılmaz, “Biz günlerdir İzmir’in işlek caddelerinde emeklilerimizin hak ettiği yere ulaşması için faaliyetler yürütüyoruz. Üç bin liranın biraz üzerinde, dört bin lira, beş bin lira ile geçinmeye çalışan dul ve yetimlerin olduğunu gördük. En düşük emekli maaşı bir evin kirasına dahi yetmiyor. Çarşıdaki pazardaki enflasyona bakılmadan hesaplanacak uydurma enflasyon rakamlarıyla maaş zamları yapılamaz. Torunlarımıza harçlık mı vereceğiz, harçlık mı bekleyeceğiz? 25-30 yıl prim ödeyerek hak ettiğimiz maaşla insanca yaşamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Kaynak: EGE TELGRAF