Haftanın dibi
Irvin Yalom’un Divan’ını okuyorum bu hafta. Bir terapisti ve özellikle terapi hayatında yaşadıklarını anlatıyor. Bazen farklı terapistler o kadar güzel çekişiyor ki kitapta, hepimizin en dibimizde bir...
Gene internette gezerken çocuklarıyla ilgili paylaşım yapan bir sürü dostlara ve farklı insanlara rastlıyorum. Bu ‘bizi seçtiğin için teşekkür ederiz yavrum’ durumunu birileri bana açıklayabilir mi? Prenses ve prens ilan ettiğimiz çocuklarımız, dünyanın onların tacını alacak hareketleriyle, zorluklarla karşılaşınca yıkılmasınlar sonra, dikkat edelim..
***
Tam da prensleşmiş çocukları düşünürken aklıma evrimsel beslenmeyle ilgili harika detaylar veren bir hocam geliyor. Dinlerken aydınlatmıştı beni. Çocuğu vardı onun da. Yemek yemediğinde evin bazı yerlerine onun yiyebileceği-elma armut tarzında ürünleri- koyar ve acıktığında bulabileceğini söylerdi. Çok eski zamanda insanlar bulduklarını yerdi, öyle her zaman ulaşabilecekleri yemek yoktu, bu yüzden elinizde yemekle çocuğun peşinde koşmak mantıksızdır diyip konuyu sıyırırdı hemen. İnsanlığın özüne dönüş, insan gibi hisseden çocuklar ve bireyler, oh ne güzel!
Diğer hafta başka düşüncelerde görüşmek üzere!