Son dönemde yaşanan ekonomi çıkmazı adeta vatandaşın belini büküyor. Gıda ürünlerine gelen zamlar nedeniyle gıdaya erişim iyice zorlaştı. Ekmek, yağ, şeker, peynir ve kahvenin ise evdeki sofralara konukluğu vatandaşı yoruyor. Döviz kurlarında hareketlilik nedeniyle stokçuluk sorunuyla karşılaşılmasına yönelik geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın "Stok yapanlar bedelini ağır ödeyecek" açıklamasına rağmen marketlerde 4-5 litrelik yağ kalmadığı gözleniyor. Ekonomik kriz boyutunun son dönemde uygulanan politikalar nedeniyle büyüdüğünü öne süren Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Uğur Toprak, “Emeğiyle geçinen herkesin yaşamı olumsuz etkilenmiştir. Başlangıçta kur artışı ve yüksek borçluluk olarak kendini gösteren kriz, bir süredir hayat pahalılığı, işsizlik, güvencesizlik, geçim zorluğu, yoksulluk ve açlık gibi sosyal boyutlar kazanmış durumda. Gelinen noktada bu görüntü geniş halk kesimlerinin en önemli sorunu olarak karşımıza çıkmakta. Son zamanlarda etkisini gündelik yaşantımızda yoğun olarak hissettiğimiz yüksek enflasyon, özellikle gıda ürünlerinde yüzde 50`nin üzerinde fiyat artışlarına neden olmuştur. Halkımızın büyük çoğunluğunu oluşturan ücretli ve dar gelirli kesim mensuplarının kazançlarında herhangi bir artış olmamasına karşın, gıda fiyatlarındaki bu olağanüstü yükseliş, gıdaya erişimi her geçen gün zorlaştırmaktadır. Geniş halk kitleleri için gıda güvencesi ve gıda güvenliği tehlikeye girmektedir” dedi.'ET TÜKETİMİ AZALDI'Gıda fiyatlarındaki sürekli artış sonucunda bazı gıdaların lüks hale geldiğini ifade eden Toprak, “Et ve süt ürünleri, yumurta, yağ, bakliyat, şeker gibi temel gıdalar ulaşılması zor ve lüks tüketim malı haline gelmiştir. Şu an ülkemizde yeterli ve dengeli beslenemeyen yüzbinlerce insan, yoksulluğun en alt seviyesi olan temel ihtiyaç maddelerine ulaşamama ve açlık riski ile karşı karşıya kalmışlardır. Verilere göre pandemi döneminde et tüketimi yüzde 33 azalırken Makarna Sanayicileri Derneği'nin verilerine göre makarna tüketimi yüzde 25 oranında artış gösterdi. Tabii ki bunda en büyük etken de artan gıda enflasyonu. Bu durum vatandaşın gıda alışverişinde öncelikli olarak fiyat kriterini baz almasına ve hangi ürün, nerede ucuzsa oraya yönelmesine neden olmaktadır. Burada da karşımıza iki büyük sorun çıkmaktadır; birincisi neredeyse hammadde fiyatına satılan ve merdiven altı veya kayıt dışı şekilde uygun olmayan koşullarda üretilen gıda maddeleri, ikincisi ise taklit ve tağşiş. Her iki durum da halk sağlığı açısından risk teşkil etmektedir” şeklinde konuştu. ‘AKŞAM PAZARI’Toprak sözlerini şöyle tamamladı: “Pazarın kapanma saatlerine yakın alışverişe giden hatta ne yazık ki pazar toplandıktan sonra geride kalanları toplamak zorunda kalan yurttaşlarımızı da görüyoruz. Sonuç olarak enflasyon sabit bir geliri olan ve emek gücüne dayanan kesimler için yıkıcı. Güvenilir gıdaya yeterince, kolay ve sürekli ulaşmak tüm yurttaşların hakkıdır. Gıdaya erişim bir sorun ve endişe kaynağı olmaktan çıkarılmalıdır. En temel ve ertelenemez ihtiyaç olan gıdanın, herkes için kolayca, yeterince ve sürdürülebilir şekilde erişilebilecek duruma getirilmesi elzemdir. Fiyat artışı ve hayat pahalılığı anlamına gelen enflasyon acilen dizginlenmelidir. TL‘nin değer kaybının önüne geçilmeli ve her geçen gün halkın cebindeki paranın erimesine izin verilmemeli. Tüm gıda maddelerinde KDV oranı yüzde 1`e çekilmelidir.” Rana Beyza Öztürk/Özel Haber