ÜRÜN KALEMLERİ ÇOĞALDIKÇA...
Bu yılbaşı sofrasının içerisinde meşrubattan alkollü içeceklere, yaş pastadan kuru yemişe, hindisinden beyaz peynirine kadar birçok kalem ürün yer alıyor. Ürünlerin ortalama fiyatları ise şöyle; yüksek alkollü içecek 1 LT 195 TL, düşük alkollü içecek 1 LT 55 TL, alkolsüz içecek 2.5 LT 10 TL, 5 kg hindi 190 TL, 500 gr beyaz peynir 20 TL. Aynı zamanda, 4 adet cips 16 TL, 1 kg karışık kuruyemiş 100 TL, 4 kişilik yaş pasta 45 TL, 1 kg yoğurt 10 TL olarak hesaplanıyor. Yeni yıla girerken 1’er kilogram ayva 15 TL ile kendini gösterirken, armut 8 TL, elma 10 TL, mandalina 7 TL ve portakal 8 TL gibi meyvelerin tüketilmesi durumunda ise en az 50 TL harcama yapmak gerektiği saptandı. Bütün bu harcamalar totalde 689 TL olarak karşımıza çıkıyor. Hindi yerine 1 kg kuzu pirzola tercih ederseniz eğer maliyet yaklaşık 600 liraya iniyor. Karışık kuruyemiş yerine ay çekirdeği, tuzlu fıstık ve leblebi karışımı içinse tutar 40 TL. Yani kuruyemiş tercihini değiştiren bir aileye bu sofranın maliyeti ise 629 oluyor. Olası yılbaşı menüsünden alkollü içecekleri çıkarıp yerine iki çeşit meşrubat tercih edildiğinde menü yaklaşık 439 liraya iniyor.' VATANDAŞIN ALIM GÜCÜ AZALDI'
Gıda fiyatlarındaki artışa ve enflasyonun gıda fiyatları üzerindeki etkisine yönelik konuşan Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Uğur Toprak, “Gıda enflasyonunun yüksek olması; gıda harcamalarının, toplam harcamanın büyük bir bölümünü oluşturması dar gelirli kesimleri çok daha fazla etkilemektedir. Bu da özellikle gıda ithalatçısı, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en temel sorunlarından biridir. Yılbaşı menüsünde de görüldüğü üzere, enflasyon sabit bir geliri olan ve emek gücüne dayanan kesimler için yıkıcıdır. Asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı ülkemizde gıda harcamaları, çok büyük bir kesim için en fazla harcama kalemidir ve hane bütçesinde önemli bir paya sahiptir. Yükselen döviz fiyatları ve artan işsizlikle birlikte gıda enflasyonundaki artış, vatandaşın alım gücünü büyük ölçüde azaltmakta, özellikle de dar gelirli kesimi daha fazla etkilemektedir. Fiyatı yükselen her gıda maddesi için çözüm olarak görülen ithalat da vatandaşın ucuz, yeterli ve güvenli gıdaya ulaşmasını sağlayamamakla birlikte, yerli üreticiyi de mağdur etmektedir. Bu durum da, ülkemizde gıda egemenliğini tehlikeye atmaktadır. Oysaki yaşamak nasıl bir insan hakkı ise, sağlıklı, güvenli ve yeterli gıdaya uygun fiyatlarla sürdürülebilir bir biçimde ulaşabilmek de bir insan hakkıdır ve bunu sağlamak da kamunun en önemli görevlerinden biridir” diye konuştu. Rana Beyza Öztürk / Özel Haber
Editör: TE Bilisim