Biz gazeteciler, köşe yazarları gelişen her olaya kuşkuyla bakarız. Olayları ve gelişmeleri incelediğimizde sonuçlar vahim görünüyor. İsrail 6 aydır Gazze’de 40 bine yakın kadın, çocuk ve masum sivili katledip şehri yerle bir etmişken tüm dünya kamuoyunda İsrail’e karşı tepkiler had safhaya gelmişken, Netenyahu kabinesi hakkında savaş suçu davaları açılmışken, İsrail’in kendi halkı dahi, Netanyahu hükümetine ve özellikle Netenyahu’ya karşı gösteriler yapmakta iken, İspanya ve İrlanda başta olmak üzere birçok ülke Filistin Devletini tanımaya hazırlanırken... Yahudi ve Anglo-sakson aklı güzel bir tiyatro kurguladı ve İran da seve seve bu oyunda başrolü oynamayı üstlenmiş olarak göründü!
     Neymiş, Şam konsolosluğu saldırısına misilleme olarak 100 dron ve seyir füzesi ile İsrail'e saldırmışmış ama bunların hemen hepsi henüz Suriye ve Ürdün hava sahasında iken İsrail, Amerika ve İngiltere tarafından düşürülmüşmüş. Düşürülen İHA’lardan birinden fırlayan şarapnel parçası da çöldeki bir Bedevi yerleşkesine düşmüş, bir çocuk hafif yaralanmış! Hepsi topu topu bu kadar mı?
Ama bu sayede ne olmuş?
- Batı ittifakı İsrail’i İran'a karşı korumak üzere kenetlenmiş ve bundan sonra istedikleri ülkenin hava sahasında operasyon yapmayı kendilerine hak saymış!
- Katil İsrail devleti bir anda başlarına bombalar yağdırılmaya çalışılan (!) mazlum ülke oluvermiş,
- Netenyahu ve kabinesini protesto edenler dâhil, tüm Yahudiler hükümete destek vermeye başlamış,
- İsrail'in bundan sonraki saldırılarına adeta meşruiyet atfedilmiş!
     Sanırım şimdi katil Netenyahu, "Nerede kalmıştık" diyerek Gazze’yi yerle bir etmeye, masumları katletmeye "gönül rahatlığı" ile devam edecek. Tarihi boyunca hep İslam ülkeleri ile savaşmış, kâfir hiçbir devletle çatışmaya dahi girmemiş olan İran da, vatandaşının "gazını almış" olarak üstlendiği misyonu ve Batının gelecekteki tiyatrolarında alacağı rolü düşünerek gayet mutlu, mesut işine devam edecek!
      Yaaa İran! İsrail’in büyük şehirlerine şu meşhur Şahap füzelerinden 1000 tane fırlataydın da göreydim seni ve ‘Helal olsun’ diyeydim! Hadi bu olmaz diyorsan sana en yakın İsrail konsolosluğunu (Ermenistan'da) misilleme olarak vursaydın ya! Yok o da olmaz, çünkü o zaman Ermenistan'da operasyon yapman gerekirdi, ama onu asla yapmazsın; çünkü sen Ermenistan’ın dostusun.. Azerbaycan ve Türkiye'ye karşı her zaman Ermenistan’ın yanında oldu! Dini liderlerin yönettiği Müslüman bir ülke olan İran’ın yaptığı bu harekete ne demelidir?
     İnsan hakları, teori gerçeği ve pratiği ile yaşamda yerini almalıdır. Bu örnekte İngilizler’in amaçları doğrultusunda verdikleri kararlar ve eylemler etik sorgulamayı da beraberinde getirmelidir. “Birine göre adaletli olan şey, diğerine göre haksızlıktır; birine göre güzel olan, diğerine göre çirkindir; birine göre bilgelik olan, diğerine göre çılgınlıktır.” Bu durumda insanın özdeşleştiği şey vicdanıdır. Kişilik ise olaylar karşısında tekrarlanan davranışların vücut bulmuş halidir. İnsanın değerli ve doğru eylemde bulunmasının temeli bilgidir. İnsan olmanın “bilgisine” sahip olan kişi etik değerlere de sahip olabilir…
Bilginin özü akıldır: Aklın amacı ise işin sonundadır ki özellikle netice ile ilişkilendirilir. Ahlaksız akıllar aldatır. Vicdanı diri olan akıl uyarıcıdır. Basireti açık olan akıl, meşru olan çözümü bularak davranışa hazırlar. Çözümü uygulamak ise ahlak, akıl, basiret ve vicdan sahibi iradenin işidir.