Nihat AK/EGE TELGRAF- Gazetecilik, bir kamu hizmeti; toplumu aydınlatan, hakikatin izini süren kutsal bir görev. Ancak bu kutsal hizmetin yükünü omuzlayan kadınların sesi hâlâ yeterince duyulmuyor. Kalemler kırılıyor, fikirler sansürün gölgesinde boğuluyor. Düşük ücretler ve ağır koşullar, mesleği köreltirken, gazetecilik hak ettiği özgürlükle buluşmayı bekliyor.
Kadınların sesi eksik, örgütlenme zayıf; eşitlik ve dayanışma olmadan basın özgürlüğü, yalnızca uzak bir hayalin yankısı gibi kalıyor. Yine de umut var: Dijitalleşme, gazeteciliğin geleceğine uzanan bir köprü. Artık kelimeler yalnızca kâğıda değil, ışığın hızında dünyaya yayılıyor; hakikat, sınırları aşarak yeni mecralarda yankılanıyor.
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü için Ege Telgraf’a değerlendirmelerde bulunan gazeteciler, gazetecilik sektöründeki yapısal sorunlara ve çarpıklıklara dikkat çekerken kırmızı çizgilerinden ödün vermeden umutlarını dijitalleşmeye bağlıyor.
‘KADIN GAZETECİ ARTMALI’
Ege Telgraf Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Yayın Yönetmeni Aylin Suphandağlı, “Gazetecilik, insanlık tarihinin en önemli bilgi aktarma araçlarından biri olarak asırlardır varlığını sürdürüyor. Toplumları bilgilendirmek, kamuoyu oluşturmak ve bireylerin hakikate erişimini sağlamak gerçekten çok kutsal bir görev. Tabii dünyanın sürekli değişip dönüştüğü gibi bizim mesleğimizde de yenilikler ve değişimler yaşanıyor. Çağımızın getirisi dijitalleşmenin mesleği kökten değiştirdiğini söylemek mümkün. Artık haberler anında hemen herkese ulaşıyor. Sosyal medya, vatandaş gazeteciliği kavramını ortaya çıkarırken haberlerin doğruluğu ve güvenilirliği konusunda da tartışmaları beraberinde getiriyor. Bu durumun gazetecilerin sadece haberi ulaştırmakla kalmayıp, aynı zamanda doğru ve tarafsız bilgi sunma sorumluluğunu da artırdığının tamamen bilincinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi.
“Tabii dünya değişip dönüşüyor diyoruz ama ne yazık ki bizde de bazı şeyler hiç değişmiyor” sözleriyle devam eden Suphandağlı, “Türkiye'deki basın kartı verilerine bakıldığında, erkeklerin sayısının kadınlara göre çok daha fazla olduğu açıkça görülüyor. 16 bin 430 erkek basın kartı sahibiyle karşılaştırıldığında, sadece 6 bin 729 kadın gazeteci bu kartı taşıyor. Bu da erkeklerin basın kartı sahiplerinin yüzde 70,9’unu, kadınların ise yalnızca yüzde 29,1’ini oluşturduğunu ortaya koyuyor. Kadın bir yönetici olarak hemcinslerimin sektörde daha fazla yer alması, önemli konumlara gelmesi ve seslerinin daha gür duyulması arzumu her dem taze tutuyorum. Ayrıca, sektörümüzün daha de gelişerek çok daha fazla kişiye istihdam sağlaması ve dimdik ayakta durması en büyük temennim. Bu düşüncelerle, tüm meslektaşlarımızın 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutluyor, kutsal mesleğimizi hakkıyla yerine getiren herkesi tebrik ediyorum” diye konuştu.
‘ÖRGÜTLENME VE DAYANIŞMA’
10 Ocak gününün çalışan gazeteciler için dayanışma ve emek mücadelesinin mihenk taşlarından biri olduğunu belirten İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, “10 Ocak 1961 tarihinde 212 sayılı yasa yürürlüğe girmiş ve bu yasaya karşı çıkan patronlara yönelik verilen üç günlük mücadele ülkemizde sektörün gelişimine önemli katkıda bulunmuştur. Ortaya konulan o günkü dayanışma nasıl başarıya ulaştıysa bugün de gazeteciler dayanışma ile haklarını alabilecek güçtedir. Gazeteciler olarak 10 Ocak ruhunu, her gün yaşıyor ve mücadelemizi sürdürüyoruz. Sendikasız, güvencesiz bir şekilde; yoksulluk hatta açlık sınırının da altında ücretlere ve çalışma saatleri belirsiz şekilde çalışan yüzlerce gazeteci için bugün yeni bir 10 Ocak olmalıdır.
“10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” nün de artık mücadele günü değil “bayram” olarak kutlanması için reçete bellidir. Basın meslek örgütleri olarak dayanışmayı artırarak basın ve ifade özgürlüğü için mücadelemizi her alanda büyütmenin zamanıdır. Gazeteciliğin siyaset ve sermaye tarafından kıskaca alındığı günümüzde ifade özgürlüğüne ve özlük haklarımıza dönük tehditleri dün olduğu gibi bugün de ancak örgütlenerek, dayanışmayla aşabiliriz. Artık 10 Ocak’ları "güvencesizlik", “engelleme”, “sansür, “otosansür”, “gözaltı”, “tutuklama”, “yoksulluk” gibi kavramlarla değil mücadelemizle elde edeceğimiz haklarımız ve özgürlüklerle kutlayacağımıza inancımız tamdır” dedi.
‘SANSÜR MEMURLARI’
Önceki dönem İzmir Gazeteciler Cemiyeti başkanlarından ve milletvekillerinden Atila Sertel, “Çalışan gazeteciler gününde en önemli sorunun başında ekonomik sıkıntılar gelmektedir. 1990’lı yıllara kadar grevli, toplu iş sözleşmeli sendikalı olarak çalışan ve o dönemde iki, üç memur maaşı alan gazeteciler bugün asgari ücrete mahkûm olarak çalışmaktadır. Türkiye çapında tekelleşen, yerelde ekonomik olarak güçsüzleşen medya kısır bir döngü içindedir. Sansür yasalarına gerek yoktur, içsel sansür yaygınlaşmış, yazı işleri müdürleri sansür memuruna dönüşmüştür. Yaygın medyada yolsuzluk haberleri, yerelde ise yerel yönetimler aleyhine haber, yorum, yazı yayınlanamaz. Buna karşı çıkan yayın organları ise acımasızca ekonomik olarak cezalandırılır. 10 Ocak sendikal hakların, toplu sözleşme ve grev hakkının kazanıldığı gün olarak yıllarca bayram olarak kutlandı. Bugün ise o günlerin özlemiyle yakınılan, dertlenilen bir gün olarak tarihimizde yerini korumaktadır” ifadelerini kullandı.
‘İNSANLIĞIN HİZMETİNDEKİ IŞIK’
Gazeteciliği insanlığın hizmetinde bir ışık olarak tutma sorumluluğunda olduklarını vurgulayan Yenigün Gazetesi İmtiyaz Sahibi Mesut Şimşek, “Basın alanında, tarihin her döneminde önemli dönüm noktaları olmuştur. Matbaanın icadı, gazetenin doğuşu, televizyon haberciliğinin yükselişi gibi birçok yenilik, gazetecilik mesleğinin evrimini şekillendirmiştir. Bugün ise şüphesiz en büyük dönüşüm dijitalleşmeyle yaşanmaktadır. Basında dijitalleşme, sadece bir teknolojik ilerleme değil, aynı zamanda köklü bir değişimi beraberinde getiren bir devrimdir. Dijital gazetecilik, dünyanın bir ucundan diğer ucuna, haberi ışık hızında ulaştırma imkânı sunmaktadır. Bu hız, gazetecilikte erişilebilirliği ve etkileşimi artırırken, haberin güvenilirliğine ve doğruluğuna duyulan ihtiyacı da katbekat artırmıştır. Çünkü insanlık, her zamankinden daha fazla doğru ve tarafsız bilgiye ihtiyaç duymaktadır. Bugün yapılan sığ tartışmaları bir tarafa bırakıp asıl odaklanmamız gereken nokta, gazetecilik mesleğinin dijitalleşme ile kazandığı yeni boyuttur. Dijitalleşmeyle birlikte sektörde çalışan gazeteci sayısının artmış olması, genç kuşakların dinamizmini ve teknolojik becerilerini sektöre kazandırması hepimiz için umut vericidir. Ancak bu süreçte, geleneksel gazeteciliğin etik değerlerinden ödün vermemek, mesleğin kalitesini korumak en temel sorumluluğumuzdur. Genç gazetecilerimizin teknolojiyi ustalıkla kullanma becerileri ile duayen gazetecilerin yıllardır savunduğu evrensel gazetecilik değerleri birleştiğinde, ortaya hem güçlü hem de geleceğe yön veren bir medya anlayışı çıkacaktır. Gazeteciliğin tartışmasız gerçeği, dijital gazeteciliktir. Ancak dijital gazetecilik yalnızca bir araçtır; onun gücünü ortaya çıkaracak olan, mesleğimizin özünü oluşturan emek, azim ve etik ilkelerdir. Bizler bu değerlerden vazgeçmeden, gazeteciliği insanlığın hizmetinde bir ışık olarak tutmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
‘BASIN KAMU HİZMETİDİR’
Gazeteciliğin işsizliğin en fazla yaşandığı meslek haline geldiğini belirten Ekonomi Muhabirleri Derneği İzmir Şubesi Başkanı Murat Demircan, “Gazetecileri fikir işçisi olarak tanımlayan 212 sayılı Fikir İşçileri Kanunu ve Basın İlan Kurumu Kanunu 10 Ocak 1961 yılında Resmî Gazete’de yayınlanınca, o dönem 9 gazete patronu (Akşam, Cumhuriyet, Dünya, Hürriyet, Milliyet, Tercüman, Yeni İstanbul ve Yeni Sabah) bu iki kanunun kendilerine getirdiği yükümlülükleri protesto ederek 3 gün süreyle gazetelerini yayınlamama kararı aldılar. Bunun üzerine “Basın bir kamu hizmetidir” diyen o dönemdeki meslektaşlarımız 3 gün süreyle Basın isimli bir gazete çıkararak toplumun haber alma hakkının kesintiye uğramamasını sağladılar. Gazeteciler Sendikası, toplumun haber alma hakkını savunan bu tutumu ortaya koyan gazetecileri onurlandırmak için 10 Ocak 1962 tarihinden itibaren 10 Ocak gününde; Çalışan Gazeteciler Bayramı kutlanması kararı aldı. 1971 yılına kadar 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Bayramı olarak kutlanan bu gün, askeri müdahale sonrasında gazetecilerin haklarındaki kayıplar nedeniyle 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü olarak isim değiştirildi. Günümüze geldiğimizde Türkiye’de işsizliğin en derin yaşandığı mesleklerden birisi gazetecilik. Her dört meslektaşımızdan birinin işsizlikle karşı karşıya olduğu bir süreçten geçiyoruz. Çalışabilen gazetecilerde açlık sınırında ücretlere ve çok ağır şartlarda mesleklerini yapma mücadelesi veriyorlar. O nedenle günümüzde 10 Ocak Çalışamayan Gazeteciler Günü şeklinde öne çıkıyor. Gazetecilik, dijitalleşmeyle birlikte kan kaybetmeye devam ederken, basın mensupları özgür bir çalışma ortamından çok uzaktalar. Türkiye, Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ne göre 180 ülke arasında 158. sırada yer alıyor. Dünyada baktığımızda basın özgürlüğünde üst sıralarda olan ülkelerin aynı zamanda gelişmişlik endeksinde de üst sıralarda olduğunu görüyoruz. Özetle; gelişmişlikle basın özgürlüğü arasında doğru bir orantı var. Toplumsal sorunların çözümü adına çaba gösteren gazeteciler özgür bir şekilde işlerini yaptıklarında toplumların gelişmişliklerine önemli katkılar sağlayacaklardır” dedi.
‘EVRENSEL BOYUTTA GAZETECİLİK’
Gençlerin gazeteciliğe ilgisinin sevindirici boyutlarda olduğunu belirten Prof. Dr. Dilek Takımcı, “Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde, kalifiye öğrenciler yetiştiriliyor. Onların motivasyonlarının yüksek olduğunu görüyoruz. Ancak, Anadolu’nun birçok yerinde gazetecilikle ilgili puanlar hala düşük ve bu alanda daha fazla çaba sarf edilmesi gerekiyor. Ben gazeteciliği sadece yerel veya ulusal bir meslek olarak görmüyorum. Dijital teknolojilerle birlikte gazetecilik, global bir meslek haline geldi. Artık, yabancı dil bilmek ve dijital araçları kullanmak, gazeteciliğin vazgeçilmez bir parçası. Bu değişim, gazetecilikte ulusal sınırları aşan bir dönüşümü beraberinde getirdi. Ancak hala üniversitelerde bu dijitalleşmeye uygun uzmanlaşmalara yönelik müfredatlar oluşturulmuş değil. Örneğin, iklim gazeteciliği, sağlık gazeteciliği, tarım gazeteciliği gibi alanlarda eğitimler verilmesi büyük önem taşıyor. Dijitalleşme, klasik gazeteciliği sonlandırmak yerine gazetecilerin çalışma alanını genişletti. Artık gazetecilik, sadece haber yazmaktan ibaret değil; sosyal medyayı etkin kullanmak, dijital teknolojilere uygun içerikler üretmek de önemli bir beceri. Bu anlamda, gazeteciliğin artık evrensel bir boyuta taşındığını söyleyebiliriz. Eğitim düzgün verildiğinde, öğrenciler bu meslekle ilgili donanım kazandıklarında işsiz kalacaklarını düşünmüyorum. Evet, piyasanın şartları zorlayıcı olabilir, ancak bu imkansız değil. Ayrıca, sadece Türkiye’nin şartlarıyla kendimizi sınırlamamalıyız. Uluslararası basın organları da kalifiye gazeteciler arıyor ve bu da büyük bir fırsat. Gençlerimizin daha iyi yetişebilmesi için sektördeki deneyimli isimlerin onlara fırsatlar sunması çok önemli. Geleneksel gazetecilik yapan eski kuşaklar, genç kuşağa bilgi ve deneyimlerini aktarmalı. Dönem görsel bakış açısına sahip yeni kuşağın çağı. Geçmiş dönemdeki sağlam kalemli gazetecilerle, görsel hafızayı iyi kullanan genç gazetecilerin bilgileri sentezlenmelidir. Ancak bu şekilde olunabiliniz. Bizler, onlara rehberlik yaparak onların gelişimine katkı sağlamalıyız” şeklinde konuştu.
‘DAHA GERİYE GİDİŞ’
Gazetecilerin daha fazla örgütlenmesinin önemine dikkatleri çeken Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) İzmir Şubesi Başkanı Nil Kahramanoğlu, “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü basın emekçileri olarak yine sayısız sorunla karşılıyoruz. 2024 yılında “Geçinemiyoruz” sloganıyla İzmir’de ve örgütlü olduğumuz kentlerde sokağa inen sendikamız TGS, 2025 yılında da sesini yükseltmeye devam edecek. Geride bıraktığımız yıl maalesef İzmir’de onlarca arkadaşımızın sektörü terk ettiği bir yıl oldu. Düşük maaşlar, sosyal haklardaki gerileme ve düşünce özgürlüğü açısından artık cazibesi kalmayan bir ortamda olduğumuz yerden daha geriye gitmemiz şaşırtıcı olmayacaktır. Bu nedenle, daha fazla örgütlenmenin gerekliliği kendini dayatıyor. Bununla birlikte sektörün daha kaliteli yayınlarla topluma ulaşması, ekonomik kaynaklarını genişletmesi gerekliliği de önümüzde duruyor” diye konuştu.