Memduh GÜNEY/EGE TELGRAF- Maliyet artışlarının birçok şirketi vurması sonucu borçlarını ödemekte zorlanan şirketler konkordato yoluna başvuruyor. İflasa karşı olarak konkordato talebinde bulunan sektörlerin ilk üç sırasında inşaat ve tekstil şirketleriyle akaryakıt istasyonları var. Yeni yılın ilk gününden 17 Mayıs tarihine kadar 391 inşaat firması, 201 tekstil firması ve 72 akaryakıt istasyonu konkordato talep etti. Ekonomist Prof. Dr. İbrahim Attila Acar konkordato sayılarını yorumladı. İnşaat şirketlerinin konkordatoda liste başı olmasını açıklayan Acar, öz sermaye ile kendi kaynakları ve parasıyla çalışan şirket sayısının az olduğunun altını çizdi. Acar, “Büyük çoğunluk krediyle çalışıyor. Ancak yüksek faiz oranlarıyla kredi maliyetleri yükselince maliyetler arttı. Finansman bulmak pahalılaştı. Şirketler kendi yükümlülüklerini, borçlarını, üretim ve bekleme maliyetlerini yönetemez hale geldi. Bundan en çok etkilenen konut sektörü oldu. İnşaat şirketleri satış yapamaz hale geldi. Bugün 1 milyon liralık krediye yüzde 150 faiz teklifi geliyor. Rakamlar böyle yüksek olunca satış olmuyor. Şirketler varlıklarını döndürmekte zorluk çekmeye başladı. Bu açıdan inşaat sektörü bu listede birinci sıraya yerleşti” dedi.
‘KAYNAK SAĞLANMALI’
İkinci sıradaki tekstilin Türkiye’de emek yoğun çalışan sektörlerden biri olduğunu belirten Acar, “Emek yoğun olunca asgari ücret artışlarından şirketler etkilendi. Maliyetler karşılanamaz hale geldi. Firmalar fiyatları istediği seviyeye çekmekte zorlandı. Yerli üretimde bir nebze olsa da yönetilebilen bir durum var ancak ihracat için aynı şey geçerli değil. İhracatçı yüksek kur bekliyor ancak kur düşük gelince maliyet sıkıntısı yaşıyor. Yüksek maliyet, düşük kur sonucunda ihracattan elde edilen gelir düşük olmaya başladı. Bu noktada tekstil sektöründeki firmalara başka kaynaklardan destek sağlanabilir ya da faizlerin düşürülmesi gerek. Kısa vadede düşük faizin uygulanmayacağını düşünürsek borç erteleme, kaynak sağlama gibi imkanlar sunulması lazım” diye konuştu.
İKİNCİ YARIYA DİKKAT!
“Türkiye’de enflasyonun yüksek olması, alım gücünün düşmesi ve asgari ücretin yüksek gelmesi ülkenin emek yoğun bir sistem üzerinde olduğunu göstermiş oldu” diyen Acar, “Keşke enflasyon bu kadar artmasaydı da asgari ücret bu kadar yükselmeseydi. Başta enflasyon canavarıyla mücadele yöntemlerini geliştirmek lazım. Aksi halde yılın ikinci yarısında bu rakamlar artabilir” ifadelerini kullandı.
“NEREYE KADAR DAYANIRIZ!”
Ege Bölgesi’nde durumun daha olumlu olduğunu, pandemi döneminin artılarının sektöre can suyu olduğunu söyleyen Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, “Şu an yüzüyoruz. Çok kötü bir durumumuz yok ancak sektör ihracat temelli olduğu için konkordato başvuruları artıyor. Şu an hayatına devam eden her şirket karlılık gözetmeden sipariş alıyor. Maliyetlerdeki artış kur artışıyla eş değer olmadığı sürece sorunlar ortaya çıkıyor. Pasta, Avrupa tarafında daraldığı için ucuz mal iyi mal haline geldi. Çok dramatik bir tablo. Nereye kadar dayanırız bilmiyorum” ifadelerini kullandı.
‘2025 BÖYLE GEÇMEMELİ’
Tekstil ve hazırgiyim için Avrupa ekonomisinin toparlanmasını beklediklerini söyleyen Sertbaş, “Olumlu sinyaller alıyoruz. Son çeyrekte büyüme artacak duyumları var. Böyle olursa maliyetleri karşılayabilecek fiyatları verebiliriz. 2025 yılını böyle geçiremeyiz. Öyle bir şansımız yok. Pandemi dönemindeki karlılıklarımızı önümüzdeki yıllarda göremeyiz. Artık önümüzdeki yıllarda ihracatta maliyetlerimizi karşılayacak paralar kazanmalıyız. Böylece konkordato başvurusu yapan firma sayılarında azalmalar yaşayabiliriz” dedi.