Sizden gelen sorularla oluşturduğumuz köşemiz de sorunlara ve sorulara cevap bulmaya çalışacağız. İlk olarak artan bu şiddet olaylarından çocuklarımızın etkilenmemesi için neler yapabiliriz gibi güzel bir soru gelmişti bende bu hafta köşemizde bunu benim gözümle değerlendirmek ve alternatif etkinlik önerileri sunmak istedim. Her geçen gün felaket haberleri artarak çoğalıyor, evde, okulda hatta caddede herkes bunları konuşurken bu durumdan çocuklar nasıl etkileniyor? Çocuklarda soyut kavramlar net oturmadığı için çocuklar çoğunlukla herşeyi somut düşünüp, somut kavrar. Yani bu şu demek olur çocuklar duydukları haberleri ya da kötü olayları kendi dünyalarında ki kavramlarla anlar. Kahverengi saçlı biri sarı saçlı birini öldürdü dediklerinde çevresindeki kahverengi saçlı ve sarı saçlı kişileri o görüntüye alırlar. Bunun olumsuzluğu tüm duygu durumlarına yansır. Bizden farklı olarak da daha duygusal ve durumu daha çok içselleştirirler. “3-7 yaş arası çocuklar daha çok doğal afetler ve kazalarla ilgili haberlerden korkuyor. 8-12 yaş arasındakiler ise, daha çok suç ve şiddet haberlerinden korkuyor” (Kaiser Aile Vakfı).
ABD’Lİ ÇOCUK
Örneğin, 2005 yılında 11 yaşındaki bir çocuk ABD’nin Utah dağlarında kayboldu. Kaçırılma korkusu çocuğun içinde öyle yer etmişti ki, onu kurtarmaya gelenlerden dört gün boyunca gizlendi. Kurtarma ekibindekiler çocuğu bulduklarında çocuk açlıktan ve susuzluktan bitkin düşmüştü. Başkası tarafından kaçırılma ihtimali yaklaşık 350 binde 1 olsa da, çocuğun duyduğu korku onun yardım kabul etmek yerine açlıktan ölmeyi göze almasına neden oldu. O yüzden olumsuz uyaranlara biz ve çocuklarımızda çok maruz kalmadan yani her gün yanlarında şiddet ve korku içeriklerini konuşup, ya aman küçükler anlamazlar deyip o görüntülere maruz bırakırsanız çocuklarda ki tramvalara zemin hazırlarsınız. Peki bu durumda hiç bişey yaşanmamış gibi mi davranmalı yani kötü olaylar hiç mi anlatılmamalı? Anlatırken onların yaşları göz önüne alınarak oyunlaştırarak ve masallaştırarak bazı kavramlar verilebilir ama bunu devamlı dile getirerek o kaygıyı artırarak değil. Umarsızca çocukların eline tutuşturulan telefonlardan tutun da yanlarında izlenilen programlara ve ağzımızdan çıkan söylemlere kadar herşeye dikkat edelim.
Sevgiyle kalın
Bir sonraki köse yazimiz için sorularınızı @benim_gozumlegezelim Instagram adresimize gönderebilirsiniz.